23.

19K 1.2K 152
                                    

Medya: Damla'nın kıyafeti
Bölüm Yarın gelecekti ama bir günden bir şey olmaz diye düşündüm. Diğer bölümü de cuma akşamı ya da gecesi atmayı düşünüyorum. İyi okumalar.
_______

Ne demek istediğimi anlamıştı. "Damla'yı sevmediklerini farkındayım ama onun bir aileye ihtiyacı var. Onu yok mu sayayım?" Dedi sakin bir tonda. Vazgeçtim anlamamıştı. "Ailene zarar veriyor. Yine de korumaya devam mı edeceksin? 24 yaşında bir kız sonuçta. Sana bağlı olmasa da olur. Arada bir görürsün ama buraya getirmen..."

Ares'in dudaklarının arasından sinirli bir nefes çıkarken elini saçına daldırdı. Başımı omzuma yaslayıp onun bu halini izledim. Geldikleri için ev gerilmişti, biraz da kendisi gerilsindi.

"Anlamıyorsun." Dedi zorlukla. Gülümsedim. "Anlayacak olan ben değilim." Başımı omzumdan kaldırdım. Oturduğum koltuktan ayağa kalktığımda o da koltuktan kalkmıştı. "Peki benim anlaşılmam? Ne yaşadığımı hiç mi umursamıyorsun? Neden ona değer verdiğimi hiç mi düşünmüyorsun?"

Saçımı arkaya atıp ona yandan bir bakış attım. "Ben o gün seni dinledim Ares. Anlamaya çalıştım. Yaptıkların beni düşündürüyor. 'Acaba.' diyorum. 'O gün her şeyi planlayıp mı karşıma çıkmıştı?'"

Başını hızla hayır anlamında salladı. "Seni gerçekten tanımıyordum." dediğinde sesli bir şekilde nefesimi verdim. "Maral ben seni çok bekledim..."

"Ölü birini neden bekledin?! Sen de, siz de! Neden beklediniz, anlamıyorum tamam mı? Ölmüş birinin geri gelmesini nasıl umutla bekliyorsunuz? Kafayı yiyeceğim artık." Dedim kendime hakim olmayarak. Sakin olmak istemiyordum. Her şeyden bıkmıştım. Olmuyordu, çabalıyordum ama olmuyordu. Kimseye yetişemiyordum. Herkes benden umut beklerken ben buna karşılık veremiyordum.

"Olmasan bile içimde büyümüştün!"

Sinirden gözlerim dolarken ellerim yumruk halini aldı. "Yerime başkasını koyarken mi büyüdüm orada ben?" Yanağımdan bir damla yaş süzülürken neden ağladığıma anlam veremiyordum. Kesinlikle reglim yaklaşıyordu. Ona kızmaya hakkım var mıydı?

"Benim de abilerim var. S-sorun değil yerime başkasını koymuş olman. Ares, sorun diğerleri. Neden onları görmedin? Senden onlarca adım beklerlerken neden onları elinle ittin ki? Damla'yı neden araya kattın?" Boğazımda oluşan yumru bir türlü gitmiyordu. Ares'te ben de kimseye yetişemiyorduk ama tek bir fark vardı. Ben yetişmek isterken o isteyerek yetişmiyordu. "İçimdeki boşluğu doldurmak istedim! Çünkü gelsin diye gün saydığım sen yoktun! Her gün Uraz'ın ağlamalarını duyarken de sen yoktun! Babamın gizlizce geceleri ağladığı vakitlerde de..."

Dolu gözleriyle bana bakarken titrek bir nefes verdik ikimizde. Yanağımdan süzülen yaş dudaklarımın arasına geldiğinde dudaklarımı birbirine bastırdım. Başımı belli belirsiz salladım. "Ben yoksam onlar var. Neden gidip başka bir insanla o boşluğu doldurmaya çalıştın ki?" Dedim sesim titrerken. Seçimi yanlıştı.

"Çocuktum. Şimdi nasıl derim ona gerçek kız kardeşim gelmiş artık sana ihtiyacım yok diye? Onun kimsesi yok. Üzülmez mi?" Diye mırıldandı acıyla. Kimden vazgeçeceğini bilmiyordu. Damla'nın Aral'ı tehdit ettiğini öğrense ne tepki verirdi acaba?

"Peki senin diğer kardeşlerin. Onların da en büyük abileri yoktu hayatlarında. Üzülmediler mi?" Dedim kalbim kasılırken. Anlamak istemediği nokta buydu. Belki de Uraz onlarla ilgileniyor diye düşünüp kendini daha çok Damla'ya adamıştı. Bu yanlıştı. Uraz ve onun gösterdiği sevgi farklı olurdu. Onlar bu sevgiden mahrum kalmıştı.

"Abla..." Başımı Arın'a çevirdiğimde dolu gözleriyle bana bakıyordu. Başımı çevirip akan gözyaşımı sildim. Boğazımı temizledim. "Sinirlerim bozuldu, afedersiniz. Makyajımı tazelesem iyi olur." Diyerek odadan sıyrıldığımda Aren bir anda bana sarıldı. Sulanan gözlerimi tavana diktim. Bu ev beni altüst ediyordu. Ben hiç böyle aksiyonlar yaşamamıştım, hayatım oldukça sıradandı. Ta ki onlarla karşılaşana kadar...

Kaybedilen ZamanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin