28.

17.6K 1.1K 201
                                    

Keyifli okumalar...
____________

Maral'dan

Nefeslerim ciğerlerime ulaşsa bile zor nefes alıyordum. Bir insanın mesajla da kalbinin paramparça olabilmesi mümkündü. Bunu bugün çok iyi anlamıştım. Bu ilk defa okuldan kaçışımdı ve nedeni eğlenmek için falan değildi, can yakıcıydı.

Kalbimin üzerine çöken ağırlık bir türlü gitmezken kelimeleri zor birleştirebiliyordum. "S-seninle..." Kaşları çatılırken yüzüme öylece baktı. "Benimle mi? Güzelim, doğru bulduğuna emin misin sen? Hem niye ağlıyorsun ki? Sorunu diyelim buldun. Bunu ben öğrendiğime göre hallederiz. Aral ile konuşuruz. Tamam mı? Ağlama." Dedi gözyaşlarımı silerken. Ona sıkıca sarıldım. Konuyu net öğrendikten sonra vereceği tepkiden korkuyordum. Mesajın doğru olmaması için her şeyimi verirdim. Yeter ki abim... tacize uğramış olmasındı. Bunu korkusuna gizlemiş olmasaydı, Damla o kişileri tutmuş olmasındı. Bu kadar ileri gitmiş olmamalıydı.

"Abi."

"Söyle abim." Söyleyemiyordum. Bu ihtimali söylesem gerçek olacak gibi geliyordu. "Herkesten sakladığın bir sırrın var mı?" Diye sordum zar zor. Yanağımdan süzülen yaşlar dudaklarımın arasına girdiğinde sesli bir şekilde nefesimi verdim.

Yüzü değişirken bakışlarını kaçırdı. Lütfen başka bir şey olsundu, lütfen. "L-lise de olan bir şey." Diye mırıldandım hıçkırdığımı bastırmaya çalışırken. Alt çenem gözlerinin sulandığını görmemle titremeye başlarken kasılan yüzünü bana çevirdi. "Konuyla ilgisi ne Maral?"

Bakışlarımı indirdim. Kelimeler düğüm oluyordu, ağzımdan bir türlü çıkmıyordu. "Biliyorsun..." Diye mırıldandı kolları benden düşerken. Ağzımdan bir hıçkırık kaçtı. "A-abi ben..." Başını iki yana salladı. Tüm bedenin titrediğini söylesem yalan söylüyor olmazdım sanırım. "A-aral'da biliyor."

"Abi." Dedim ona dokunmak için hareketlenirken. Beni engelledi. Karşımdaki görüntüsü çok kötüydü. Titreyen ellerini boynuna götürdü. "Dokunma." Dedi zor nefes alırken. Elimle yanağımdaki yaşları sildim. Kelimeler işlevini yitirmişti. Bu ihtimalin gerçek olması acıydı. Arkasını dönüp hızla merdivenlerden çıkmaya başladığında dengesini sağlayamadığı için merdiven kolluklarını tutmak zorunda kalmıştı. Ona doğru yöneldim. Elini havaya kaldırdı. "Sakın gelme." Dedi sert bir dille. Boğazıma bir yumru otururken olduğum yerde durdum.

Titreyen elini indirdi ve merdivenlerden çıktı. O kattaki bir odaya girdiğinde kapıyı çarpmıştı. Odanın kapısının önüne ilerlediğimde bir şeylerin kırılma ve yere düşme sesi gelirken yavaşça olduğum yere çöktüm. Kapıyı kilitlemişti. "A-abi korkuyorum..." diye mırıldandım. Kendine zarar vermezdi değil mi?

Odadan ağlama sesi gelirken başımı kapıya yasladım. Onun ağlamalarını dinlemek...bundan daha kötü çok az şey vardı. Yaşlarım yanaklarımdan süzülürken hiç yanmadığı kadar canım yanıyordu.

Görüş açıma Ares girdi. "Ne oluyor?" Dedi panikle. Bakışlarımı ondan çektim. Sırf getirdiği kız yüzünden her şey olmuştu. "Uraz, abim. Kapıyı açar mısın?" Dedi benden cevap alamayacağını anlayınca. "Y-yalnız kalmak istiyorum." Diyen abimin sesini duyduğumda kollarımı kendime doladım. Onunla olmak istiyordum. Onu yalnız bırakmak istemiyordum.

Ares bana bir bakış atıp merdivenlerden çıkmaya başladığında burnumu çektim. Yine köşesine mi çekiliyordu? Üç yıl önce çekip gittiği gibi... Ama ben ön yargımda ezilip kalmıştım. Ares birkaç dakika sonra elinde beyaz bir kutuyla aşağı indi. "İğneni getirdim Uraz. Kapıyı aç hadi abiciğim." Dedi yatıştırıcı bir sesle. Ses tonu ondan hiç duymadığım kadar yumuşaktı.

Kaybedilen ZamanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin