🌙Niyet Ettim🌙

657 59 70
                                    

Son bardak suyu besmele çekip ara vererek üçer yudum içtikten sonra yutkundum. Kısa bir ağız kontrolü...

Tamam... Dişler, ağız gıcır...

"Kader, kaç dakika kaldı? Dişlerimi fırçalıcam! Bak imam yine bu Ramazan'da da sahuru erken okur, iftarı geç."

Telefonumdan saati kontrol ederken dedemin homurdanması ile başımı kaldırdım. Evet 4 dakika...

"Son dakika işleriniz bitmiyor. Vakitlicene işinizi görsenize... Ne bulduysanız midenize tepiyorsunuz. Gırtlağınıza kadar su doldurun şimdi!"

Dedem bize sert bakış fırlatıp elini ovuşturarak önüne döndü. Dede haklı, dağılın.

"Uf dede... Sona kaldım işte. Hem... Kader sen dişlerini fırçaladın mı?"

Kaşları alacağı cevaptan keyif alacağından emin kalkarken içten içe güldüm. Pardon Lale abla da, az önce son bardak suyumu içtim...

Gururla omuzlarımı kaldırıp Lale ablamı taklit ettim.

Bir dakika...

Niyet ettim Allah rızası için bugünkü Ramazan orucuma...

Allahım kabul et. İftarı görmemizi nasip eyle. Amin.

"Niyetlendim bile kızım."

Ve anons sesi...

"Ya ezan okunacak! Bu imam da sahuru erken okuyor, iftarı geç!"

Ablam banyoya fırlarken nefesimi tutmuştum bile. Hadi abla çabuk gel ve niyetlen artık...

Ablam paldır küldür mutfağa geldiğinde imamın nefes alışını duydum. Gözlerim hızla ablama gitti. Elinde kafasına diktiği bardağı yarılamıştı bile. Ve yutkundu.

Allahuekber Allahuekber...

"Niyet ettim Allah rızası için bugünkü orucuma... Çok şükür."

Rahat bir nefes verdiğinde ben de oturduğum yerden rahatlamıştım. Çok şükür...

Gözlerimi dalgınca çevirdiğimde dedem dikkatle bana bakıyordu. Anlamak için gözlerimi kıstım. Beyaz sakalının bitip geldiği yanağını kaşıdı. Düşünceli hâli beni meraklandırıyor, Allah var.

Eliyle usulca gel işareti yaptı. Gözlerim Lale ablama gittiğinde kendi telefonuyla ilgileniyordu. Usulca yerimden kalktım. Dedemin yamacına iliştiğimde kulağımın dibine fısıldadı. Huylandım ama olsun.

"Sana zikirmatik vercem kara gözlüm. Çekersin de mi?"

İçime ateş gibi düşen mahcupluğun yanında dudaklarımda gülümseme belirdi. Tarifini bilmediğim bir huzur kaplamıştı ruhumu. Başımı salladım usulca. Sırtımı sıvazladı.

"Pempe mi olsun yeşil mi?"

Dedemin tatlı konuşmasına elimle ağzımı kapatıp kıkırdadım.

Dedem pembeye 'pempe' diyor...

Başımı usulca kaldırıp dedeme baktım. Takma dişleriyle sımsıcak gülümsüyordu bana. Canım dedem...

"Yeşil, fıstık yeşili mi?"

Gülümsemesi büyüdüğünde gözlerim neredeyse kapanacak hâlde kocaman gülümsedim.

"Fıstık yeşili olsun, o zaman."

"Tamam, kara gözlüm."

Dedem gözümden öpüp ağır hareketlerle ayağa kalktı. İçimden geçeni söyleyiverdim. Heyecanım sesime yansımıştı, ayy...

"Dede... Bize imam olursun de mi?"

Ve dedem bize imam olmuştu. Sabah namazlarımızı kıldıktan sonra herkes kendi hâline çekilmişti. Kimisi uyumuş, kimisi kerahat vakti geçinceye kadar uyumamış ve kendine meşgale bulmuştu ve kimisi de hiç uyumamış...

Dedem bize kerahat vakitleri uyumamamızı öğütler. Rabbimiz hoşnut olurmuş bu hâlimize. Bereketli vakitlerimizi uyku ile geçirmeyelim öyle değil mi?

Kerahat vakti geçtiğine göre uyumadan önce unutmadan söyleyeyim, uyku bastırıyor da...

Yüksek tansiyon ve kalp rahatsızlığına davetiye çıkarmış oluyoruz o vakitler uyuduğumuzda...

Haberiniz olsun, canım arkadaşlarım.

Başımı yastığıma koyup sağıma döndüm. Gözlerimi kapatmıştım. Çok şükür...

Ramazan ayı huzuruyla geldi bile...

🌙

Sahur bölümü ile geldim :)

Bugün yetişirse iftar bölümü de yayınlamak istiyorum.

Rabbim oruçlarımızı kabul eylesin :)

Sizi seviyorum 💚

Canım Ramazan AyıTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon