🌙Korumak🌙

247 29 41
                                    

Ramazan🌙

"Fotosentez yapan bitkileri hatırlayalım..."

Başımı ona çevirdiğimde dikkatle hocayı dinlediğini gördüm. O günün üzerinden dört gün geçmişti. Benimle konuşmuyordu. Abim de tek kelime etmemişti bana. Neyseki kasımpatı var. Onunla konuşuyorum.

Yerinde kıpırdandı. Başını bana çevirdiğinde göz göze gelmiştik. Uzun uzun baktım gözlerine. O da bana bakıyordu. Belki de mutluluk onun ellerinde gizlidir.

"Ramazan..."

Kulağıma gelen erkek sesiyle duraksadım. Anlamaz hâlde kaşlarım çatılırken devam eden sözleriyle sıkıntılı nefes verdim.

"Fotosentezi hatırlatır mısın bize?"

Başımı çevirdiğimde sinir olduğum hocayla karşılaştım. Teker teker mi geliyorsunuz siz be!

"Karbondioksit alınımı, oksijen salınımı."

Başını hafifçe sallayıp Kader'e döndü.

"Ekleme yapabilir misin, Kader?"

Bu hoca neden sürekli Kader'e pas atıyor?

"Hocam sizden dinlemek isterim." dedi düz sesle. Keyifle dudaklarım kıvrılırken arkalardan gelen gülme sesiyle duraksadım. Hoca gözlerini arkaya dikip çatılı kaşlarıyla bakmaya başladı. Arkamı döndüm.

"Hocam siz de hep Kader'e soruyorsunuz. Ramazan kıskanıyor."

Bir oğlan ağzını yaya yaya konuşurken çatılı kaşlarımla Kader'e döndüm. Şaşkınca bana döndü. Yüzü kızarmıştı. Hızla arkasını döndü.

"Ağzından çıkanı kulağın duysun! Aklınız başka şeye çalışmaz mı sizin!"

O sırada arkadaşı hızla ayağa kalktı.

"Yetheeer be! Arkadaşımın onunla ne işi olur? Bir de konuşup duruyorsunuz!"

Onunla ne işi olur mu?

Gözlerimi Kader'e çevirdiğimde gözlerini kırpmadan bana bakıyordu. Bakmayı sürdürdüğümde ifadesi değişmedi.

Sen de mi öyle düşünüyorsun?

...

Hırkamın şapkasını çekiştirip banka biraz daha sindim. Kendimi çok kötü hissediyorum. Sanki her şeyimi elimden aldılar. Ben neden yaşıyorum ki...

Yanağımın kaşınmasıyla elim yüzüme gitti. Sıcak ve ıslak...

En son ne zaman ağladığımı hatırlamıyorum. Belki bugün son olur.

Gök gürültüsüyle başımı gökyüzüne çevirdim. Yağmur çiselemeye başlamıştı. Önüme döndüm. Bahçedeki öğrenciler okula doğru koşarken gözlerimi kapatıp başımı eğdim. Sessizlik istiyorum.

Gök gürültüsü şiddetini arttırırken üşümeye başladım. Islanıyorum. Vücudum titrerken yumruklarımı sıktım. Belki ölürüm...

"Hey sana diyorum!"

Kulağıma dolan sesle yavaşça başımı kaldırıp gözlerimi araladım. Başının üzerinde tuttuğu şemsiye ile sinirli bakışlarını bana doğrultmuştu. Üzerine baktığımda biraz ıslandığını fark ettim. Birkaç adım yaklaşıp şemsiyeyi başımın üzerine tuttu.

"Hadi okula geçelim. Hasta olacaksın."

Önüme döndüm.

"G-git başımdan!"

"Ölmek mi istiyorsun! Hadi gel ya!"

Çenem titrerken dişlerimi sıktım. Yanımda dikiliyordu. Sonra bir anda... Kolumu tuttu. Alel acele başımı ona çevirdiğimde yüzüme bakmıyordu.

"H-hadi kalk hasta olacaksın. S-senin yüzünden ben de hasta olacağım."

"Git o zaman."

Kolumu kendime çektiğimde eli yanına düşmüştü. Pembeşen parmak uçlarına takılı kaldı gözlerim. Kaşlarımı çatıp bağırdım.

"Git yanımdan!"

"Gitmiyorum! Beynine oksijen gitmiyor senin! Hasta olacaksın diyorum!"

Gözlerimi sıkıca kapatıp açtım.

"Ya sanane kızım! Defol git! Rahat rahat ölmeme de izin vermiyorsun!"

Ayağını yere vurup bağırdı.

"Malsın oğlum sen!"

Başımı ona doğru çevirip sinirle güldüm.

"Aynen malım. Sen de malsın!"

Afallamış hâlde bana bakarken gözlerimi devirip önüme döndüm. Parmaklarımı hissetmiyorum.

"Seni korumaya çalışıyorum, farkında değil misin?"

Usulca ona döndüm. Telaşlı hali afallamama neden olmuştu. Devam etti.

"Lütfen kendini bırakma. Lütfen ya."

"Neden bunu yapıyorsun?"

Gözlerini kaçırıp kısa nefes verdi dışarı. Gözlerini bana diktiğinde sesini duydum.

"Ne duymak istiyorsun?"

İçimden geçeni söyledim.

"Beni sevdiğini söyleyebilirsin, mesela."

Ortamda oluşan sessizlikle sıkılıp atıldım.

"Git başımdan artık."

Başını kaldırıp bana baktı. Dokunsam ağlayacak gibiydi. Bu hâline tedirgin olurken birden yanıma oturdu ve bana sarıldı.

Canım Ramazan AyıWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu