🌙Su Dolu Şişe🌙

324 40 46
                                    

Bugün Ramazan'ın altıncı günü. Canım Ramazan Ayı'mın altıncı günü. Vakit ne çabuk geçiyor. Güzel şeyler çabuk geçmese olmaz mı?

"Kadeeer! Sürahiyi al da suları doldur hadi. Ezan okunacak."

Biri su mu dedi?

Dedemin yanından alel acele kalkıp mutfağa koşar adım gittim. Doldurmaz mıyım hiç?

Mutfağa geldiğimde sürahiyi kapıp salona doğru ilerledim. Mis gibi yer sofrası bana göz kırparken zıplayarak masaya yaklaştım.

Azcık sabredin. Orucumu açtıktan sonra midemde uyursunuz.

Bardaklara su doldurup sürahiyi sehpanın üzerine bıraktım. Gözlerim dedeme iliştiğinde televizyona bakıyordu.

"Dede kaç dakika var?"

Gözlüğünü düzeltip öne doğru eğildi. Dikkatle televizyona bakıyordu. Ben yine unuttum gözlüğümü takmayı...

"Yandı Ankara... Televizyonu kapat kara gözlüm. Ben güvenmiyorum buna. Ezanı dinleyelim."

Televizyonu kapattım. Dedemin yanına oturup ezanın huzurlu sesini duymak için dikkat kesildim.

"Allahuekber Allahuekber..."

Yerimde kıpırdanıp heyecanla konuştum.

"Aziz Allah Celle Celaluhu... Dede okunuyor ezan!"

Dedem başını salladığında gözlerim yer sofrasındaki yemeklere gitti. Sininin ortasına salata geldiğinde iştahla yutkundum.

İlk hangisinden başlasam acaba?

Rabbim yemekler bu kadar tatlıysa kim bilir sen nasıl tatlısındır.

İftardan sonra midem mis gibi yemeklerle bayram ederken oturduğum yerden kalkacak hâlim kalmamıştı. O son kaşığı yemiyecektim. Dedemi dinlemezsem böyle olur.

Bu da mide canım!

İftardan sonra sahurda çok yemek yemedim. Sahurdan sonra namazımı kılıp kaldığım cüzden devam ettim okumaya. Huzur İslam'da...

Ve şu an okuldayım. Okulda Ramazan'ın olmasını sevmiyorum. Evde daha bereketli geçiyor gün. Okulda sürünüyoruz sanki...

Gözlerimi sınıfta gezdirdiğimde sınıf kendi hâlindeydi. Öğle arasında olduğumuz için kimisi yemek yiyor kimisi muhabbete dalmış kendi aralarında konuşuyordu. Gözlerimi yemek yiyenlerde oyalamayıp kapı tarafına döndüm. Bir masanın üzerinde su dolu şişe vardı.

Ben neden bu aralar çok susuyorum anlamıyorum.

Bir el şişeyi tuttu. Başka bir el kapağı hızlı harekette çevirip şişeyi yukarı kaldırdığında ister istemez nefesimi tutmuştum. Su tanecikleri şişenin içinde halay çekerken 'kana kana su içmek deyimi bu olsa gerek' dedim içten içe. Gözlerim su içen kişiye kaydığında yeşil oğlanı gördüm. Hâlâ su içiyor...

Karnın şişmez mi ya?

Şişedeki su bittiğinde kapağını kapatıp oturduğu yerden çöpe fırlattı. Basket!

Heyecanla yerimde kıpırdandım. Üzerimde hissettiğim yoğunlukla başımı çevirdiğimde yeşil oğlanın bana baktığını gördüm. Yerinde yayılıp hızla ayağa kalktı. Huzursuzca yerimde kıpırdanıp önüme döndüm.

Kader iyi misin sen?

Ne diye etrafına bön bön bakıyorsun?

Can sıkıntısı...

Burnuma dolan yoğun parfüm kokusuyla yüzümü buruşturdum. İğrenç!

"Adın neydi senin?"

Başımı usulca kaldırdım. Ciddiyetle bana bakıyordu. Ayy iyice yaklaşmış bana. Bi git ya!

"Biraz uzaklaşsana." dedim elimi hareket ettirerek. Birkaç adım geriledi. Anlamaz hâlde bana bakıyordu.

"Allah aşkına söyler misin kaç kere sıktın şu parfümü? Zehirlenicem resmen."

Bir adım yaklaştı bana. Kaşlarını çatmış hâlde bana bakıyordu. Ne oldu şimdi?

"Senin dinin söylemiyor mu gözlerinle de insan yememen gerektiğini?"

Kaşlarımı çattım.

"Biz oruçken hiçbir şey yemeyiz."

Acıyla güldü. Allah aşkına bu hâle seni kim getirdi?

"Siz müslümanlar böylesiniz zaten. İşinize geldiği gibi. Kim bilir sıra altından yemek de yiyorsundur sen-"

Bir hışım ayağa kalktım.

"S-sen kendini ne sanıyorsun be! Kim canını yaktıysa ona sataş. Ramazan dedik bağrımıza bastık!"

Sinirle soluyordum. Bu iki oldu ya!

"Sana bağrına bas diyen mi oldu!" dedi tepeden tepeden bana bakarken.

Boyum küçük diye aklımın da küçük olduğunu mu sandın oğlum!

"Benim dinim sevgi ve saygıyı öğütler. Söyle bakalım... Benim dinimden nefret ediyorsan, sevgi ve saygıdan da mı nefret ediyorsun!"

Sinirle gözlerine bakarken gözlerine oturan kanla duraksadım. Sinirden kızarmıştır değil mi?

"Ne oluyor orda! Sesiniz koridora kadar geliyor!"

Ve müdür yardımcısı geldi. Ben ne diyeceğimi bilemezken müdür yardımcısının kesinkes konuşması ile başımı ona çevirdim. Başını yukarı kaldırmış sık sık nefes alıp veriyordu. Ben bunu hak etmedim.

"Odama gelin! Karın ağrınız ne öğrenelim bakalım!"





Canım Ramazan AyıWhere stories live. Discover now