🌙Sarılmak🌙

208 29 43
                                    

"Daha iyisin değil mi?"

Bir dizini karnına çekmiş, diğer ayağını serbest bırakıp sırtını duvara yaslamıştı. Dizinin üzerinden salınan kolunu karnına doğru çekti. Usulca başını kaldırıp kızarmış gözlerini gözlerime çevirdi. Gülümsediğinde kısılan gözleri beni izliyordu. Gülümsedim.

"İyiyim... Sen... İyi misin?"

Başımı salladım usulca. Birkaç adım ötede karşısındaydım. Bağdaş kurduğum ayaklarımı içimde gezinen heyecanla sıklaştırıp kucağımdaki ellerimi sardım birbirine. Caminin içinden çıkmamıştık.

"Evet kabul ediyorum." dedi gülümsemesi gitgide büyürken. Yanaklarımın yanışını hissediyor, sinek ısırığını andıran bir kaşıntı oluşmuştu yanağımda. Elim yanağıma gittiğinde beyaz yazmamın dışına çıkan saç tellerimi hissettim. Ciddi bakışlarından gözlerimi kaçırıp saç tellerimi yazmamın içine saklamaya çabaladım.

"Oldu..."

Alel acele başımı kaldırdım. Gülümseyerek bana bakıyordu. Heyecanla atıldım.

"Çok yaramazlar... Bazen o kadar çok uğraşıyorum ki. Bazen kendimi akşam vakti çocuklarını eve sokmaya çalışan anne gibi hissediyorum."

Kısaca güldü. Bu hâline gülümserken gözlerini bir yere sabitleyip konuşmaya başladı.

"Ben çocukken çok yaramazmışım..."

Gözlerini bana çevirip devam etti konuşmaya. Gözlerinin içi gülüyordu.

"Bir gün abim namaz kılarken başından takkesini alıp kaçmıştım. O ânı unutamıyorum. Hafız olacağım diye tutturduğum zamanlar... Beş yaşındaydım."

Durgunlaştı. Bu hâline tedirgin olurken dudaklarımı ısırıp yutkundum. Aklıma gelenle dudaklarımı araladım aceleyle.

"Ben! Imm... Ben küçükken imam olmak istiyorum diye tutturmuştum dedeme. Ablalarım ve abim bana her ne kadar dil dökseler de oldum işte!"

Başını kaldırıp dikkatle bana bakmaya başladı. Dizini indirdiğinde sözlerimin dikkatini çektiğini anladım.

"Nasıl oldu?" diye sordu merak uyandıran sesiyle. Kendime engel olamayıp kıkırdadım.

"Ne olacak! Allahuekber deyip durdum!"

Gülmeye başladı. Kıkırdadım.

"Kollarımı birleştirdim, eğildim, başımı yere koydum. Her hareketimde ona kadar sayıyordum. On çok büyük sayıydı benim için. Ne bileyim... Namaz kılıyormuşum gibi oluyordu. Yalancıktan kılıyormuş gibi olmuyordum."

Başını sallayıp heyecanla öne doğru eğildi.

"İtiraf et, her Allahuekber deyişinde yerinden yükseliyormuş gibi hissediyordun değil mi?"

Şaşkın şaşkın ona bakarken gülmesiyle gözlerimi kırpıştırdım.

"S-sen nerden biliyorsun?"

Gülüşü arttığında sahte kızgınlıkla kaşlarımı çatıp biraz ilerideki yastığa uzanıp aldım. Yastığı ona fırlattığımda yüzüne gelmiş, hızla tutmuştu. Hâlâ gülüyor...

"Allahuekber!" dedi sesini yükselterek. "Aynen böyle... En yüksek sesle!"

Kıkırdadım. Devam ediyordu.

"Kısık sesle değil. Yüksek sesle, Allahuekber!"

Gözlerimi etrafta gezdirdim. Rahlenin önünde gözüme çarpan yastıkla sevinirken yüzüme gelen yumuşak şeyle duraksadım. Bana yastık atmak ha?

Yastığı ona doğru fırlattığımda tutmuştu. Yastığı gösterip sırıttı. Gözlerimi kıstım. Elim usulca rahlenin önündeki yastığa uzanırken sesini duydum.

"Aklından ne geçiyor?"

Yastığı parmak uçlarımla kavrayıp usulca kendime doğru çektim.

"Şey..."

Gözlerini kıstı. Dizlerimi karnıma çekip kendimi korumak için pozisyonumu ayarlamaya çalıştım. Elimle sıkı sıkıya tuttuğum yastığı ona doğru birden fırlattım.

"Allahuekber!"

Gülerek yerimden doğrulurken ayağıma takılan eteğimle yeri boyladım.

Aslında uyusam fena olmaz.

Allahım...

"Gözlerini aç, yaramaz kız."

Sımsıkı kapattığım gözlerimi araladım. Başımda dikiliyordu. Ne kadar uzun...

"Yaramazlık yapmaya devam mı edeceksin yoksa camiden mi çıkalım?"

Ciddi olmaya çalıştığı yüz ifadesine dayanamayıp kıkırdadım. Yüzünde beliren gülümseme ile başını benden çevirdi. Yerimde yuvarlanıp ayağa kalktım. Havalanan kaşlarıyla bana bakıyordu.

Ellerimi arkamda birleştirip yastıkların olduğu kısımlara doğru ilerledim. Gözleriyle beni takip ediyordu. Bir yastık arkamda kaldığında yanımda kalacak şekilde bağdaş kurup oturuverdim.

"Ben çok sevdim burayı." dedim gülümseyerek. Bir eliyle saçını karıştırıp gülümsedi. Başını erkeklerin bulunduğu alt kısma çevirdiğinde yastığı elime aldım. Bakışlarını ordan çekmemişti. Yerden tutunarak yerimden kalktım. Ona doğru ilerlerken elimdeki yastığı bırakmıştım. Onun baktığı yere döndüğümde caminin içinde çocukların koşturduğunu gördüm. Başındaki takkeleriyle çok tatlı duruyorlardı. Gülümsüyorum.

"Küçükken annemle babama zorluk çıkarmazdım uyuyacağım zaman..."

Başımı ona doğru çevirdiğimde acıyla gülümsedi. Gözlerini baktığı alandan çekmiyordu. Baktığı yönü takip ettiğimde tesbih çeken bir amca gördüm.

"Rabbime sarılıp uyuyorum, derdim onlara. Gülerlerdi. Abarttığımı düşünürlerdi. Ama ben sarılırdım. Yalan söylemezdim, neden söyleyim ki..."

Alel acele başımı ona çevirdim. Dolan gözleriyle bakışlarını başka yere sabitledi. Çocuklara bakıyordu. Burnumu hafifçe çekip dudaklarımı bastırdım.

"Özgürdüm... Rabbim yanımda, ayrılmıyor yanımdan, derdim annemle babama. Siz olmasanız da o var yanımda, ben korkmuyorum, derdim. Abi olmama gerek yok, derdim. Güçlü olmam için abi olmama gerek yok..."

Gözyaşları hızla yanaklarından süzülürken dudaklarında beliren gülümseme ile bana döndü. İçime dolan huzurla gülümsüyorum.

"Bekir abi çok gülümsüyor. Bize ilk kez iftara geldiğinde hep gülümsüyordu. Senin gibi gülümsemeyi çok seviyor olmalı. Sen... Sen gülümseyince çocuk gibi oluyorsun. Şimdi daha iyi anlıyorum. Gülüşündeki tatlılığı..."

İçimdeki heyecanla kısa nefes alıp verdim. Gözlerini kırpmadan bana bakıyordu. Hissettiğim kalp atışlarımla yutkunup başımı eğdim.

"Şey..."

Başımı usulca kaldırıp ona baktığımda alel acele yüzünü siliyordu. Ellerini yüzünden çektiğinde yüzünde bir gülümseme yakaladım. Ellerimi nereye koyacağımı bilemezken ellerimi arkamda saklayıp bağladım. Gülümsüyor.

"Rabbime sarılıp uyumayı çok isterim."







Canım Ramazan AyıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin