Merdivenlerden inerken Silay ile karşılaştı. Son basamağa inerek yanına gitti.
"Günaydın."
"Günaydın."
"Ne konuşuyorsunuz siz?"
Beyaj aniden yanlarında bitince ikisi de sıçradı.
"Hiçbir şey."
Asay'ın cevabı onu tatmin etmemişti.
"Karşılaşınca ona merhaba dedim, o da bana merhaba dedi. Bu kadar."
"Bu kadar?"
"Bu kadar."
Beyaj hâlâ tatmin olmamıştı ama fazla uzatmadan yanlarından ayrıldı.
"Senin oda cezan ne zaman başlayacak?"
"Kahvaltıdan sonra."
"Öyle mi?"
"Senin cezan yok tabii. Antremana gideceksin."
"Benim de gelince başlıyor, ne var?"
"O kadar uzun değil ama..."
"Günaydın."
"Günaydın."
Yanlarına Eze de gelmişti ve beklemeye hiç niyeti yoktu.
"Ne yapıyorsunuz burada dikilmişsiniz? Ben acıktım, hadi gelin."
Onların sözünü bile beklemeden yemek salonuna gitti.
"Günaydın."
En son Çınar merdivenlerden inerek geldi.
"Günaydın."
"Uykunu alamadın mı? Gözlerini açamıyorsun."
"Evet ya. Tabi o kadar azarın üstüne düzgün uyunmuyor. Dün yediğim azarlar bana yıllarca yeter."
Asay ve Silay gülümseyerek aynı anda konuştular.
"Bu daha başlangıç!"
"Hayır ya!"
Çınar o an büyük bir hayal kırıklığıyla bakıyordu.
YOU ARE READING
DUVARLARIN ARDINDA: ESKİYE DÖNÜŞ
Fantasy"Ben senin kadar güçlü değilim Silay." "Jemone'ye haber vereceğim..." "Hayır! Bu bir tuzak. Ona haber verme. Ne yaparsan yap ama onu çağırma. Savaştaki hıncını almaya çalışacak. Beni sarayına götürüp ona tuzak kuracak. Silay...Git buradan..." "Hayı...