"Ben senin kadar güçlü değilim Silay."
"Jemone'ye haber vereceğim..."
"Hayır! Bu bir tuzak. Ona haber verme. Ne yaparsan yap ama onu çağırma. Savaştaki hıncını almaya çalışacak. Beni sarayına götürüp ona tuzak kuracak. Silay...Git buradan..."
"Hayı...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Kapı açılarak içeriye silay girdi.
"Silay, biz de senden bahsediyorduk. Ve Meyra'ya hikayeyi anlatmakla çok iyi yapmışsın. Teşekkür ederim. "
Jemone masasında, Meyra ve Berk de masanın önündeki koltuklarda oturuyorlardı.
"Rica ederim. Ama şu an ilgilenmeniz gereken daha önemli şeyler var.
Üçü birden ona bakarken bileğini gösterdi.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Koca bir ordu duvarın önünde sıralanmıştı. Silay, Asay, Çınar ve Eze dörtlüsü orduların kenarındalardı. Bu sefer halktan hiç kimse yoktu. Savaşa gelmek isteyenler de geri çevrilmişti. Üç ülkeden askerler duvarın önünde hazırolda bekliyorlardı, yönetenler de savaşa katılacağından ülkelerin başına kısa süreliğine yönetecek kişiler geçmiş, her yanda güvenlik arttırılmıştı. Buraya sonradan gelen ve kalmayan bütün insanlar dünyaya gönderilmiş, geçit kapatılmıştı.
Jemone ellerini havaya kaldırdı. Sözleri söyleyerek duvarı kırmaya başladı. Bütün savaşlarda avantajları karşı tarafın savaşın ne zaman başlayacağını bilmemesiydi. Şatoda ve ülkede casuslar olsa da Silay veya kehanet taşı yanlarında olmadığı sürece hiçbiri savaşın ne zaman başlayacağını bilemezdi.
Duvarın yarısı kırıldığında Lebriz'in askerleri savaş için hazırladıkları düzene çoktan geçtikleri görünüyordu. Askerlerin geçebileceği büyüklükte bir delik açıldığında askerler çoktan harekete geçmişti. Dörtlüyü içine alan çember kenara doğru ilerleyerek savaşın ortasından çekildi.
Fola bitkilerini almaya gittikleri yere doğru ilerlediler. İzleme kulesindeki askerle diğer askerler ilgilenirken dörtlüyle çember dağa doğru ilerledi. Dağda tahmin ettikleri gibi askerler vardı. Dağın altından ilerleyerek savaş bölgesinden olabildiğince uzaklaştılar. Gölün yanına geldiklerinde iksirleri yenileyerek gölün içinden devam ettiler. Dağın olduğu yere geldiklerinde savaş dağa kadar ilerlemişti.
Dağa doğru ilerlerlerken Lebriz'in askerlerinden birinin saldırısına uğrayınca askerlerden üçü orada kaldı. Her ne kadar dağa hızlı gitmeye çalışsalar da askerlerin görünmez olduğu ortaya çıktığı için Lebriz'in askerleri o bölgeye doğru gelmişlerdi. Askerler bir bir açığa çıkıyordu, bu da dağa gitmelerini o kadar zorlaştırıyordu. Dağa vardıklarında onbeş askerden sadece dört tanesi kalsa da dörtlü burnu bile kanamadan gelebilmişlerdi.
