16

45 7 58
                                    



ART


Deniz'in bir avuç parayla bu kadar mutlu olabilmesine hala alışamamıştı bünyem. Sürekli kendimle onu kıyaslıyordum ve yaptığı her hareket, olaylara verdiği her tepki beni şaşırtıyordu. Bu kadında bende olan şeyler yoktu.

Yolun ortasında bir anda durduğunda anlam veremedim. Sımsıkı tuttuğu para çantası mı ağır gelmişti acaba?

Yanına geçip yüzüne baktım.

Kireç gibi olmuş suratını gördüğümde bir sorun olduğunu anladım.

Gözlerini ileri dikmişti. Surat ifadesinden anladığım kadarıyla korkuyordu. Kaşlarım çatıldı. Daha önce Deniz'in bir şeyden korktuğuna şahit olmamıştım hiç.

"Art," diye soludu telaşla. Sonra hızla bana döndü ve bileğimi kavradı. Beni geldiğimiz yere dönüp sürüklemeye başladı. Neden eve gitmiyorduk ki? Hiçbir şey anlamamıştım.

Hızlı hızlı geldiğimiz yolu yürümeye başladıktan kısa bir süre sonra önümüzü bir adam kesti ve Deniz yerinde çakılı kaldı.

"Oooo... Bakın burada kimler varmış?"

Deniz sessizce bir küfür savurdu. "Ne yapıyorsunuz burada Yaşar?" diye sordu sonra daha sakin bir sesle.

"Sence? Öğrenelim hadi, yürü bakalım."

Adam üstümüze doğru adım attığında Deniz ikiletmedi ve beni çekiştirip bu sefer de eve doğru yürümeye başladık.

Deniz'in bu tavrına karşı şaşkındım. Pekala... Başımız büyük bir belada olmalıydı.

Evin önünde bir kalabalık vardı. Onlara yaklaştığımızda durduk. "Benim arkamda kal, tamam mı? Sorun yok. Gerekirse kaç." Dedi Deniz.

Senin arkanda, tehlikeden uzak duracağıma karşı hiç şüphen olmasın Deniz. Çünkü planım buydu. Tehlikeye bulaşma niyetinde değildim, başım yeterince beladaydı. Ama kaçma konusu... Deniz kurtuluş yolumdu ve onu asla bırakamazdım.

Deniz bileğimi bırakıp öne doğru yürüdü. Yaşar denen herif yanımda kalmıştı. Görünüşe bakılırsa benimle ilgilenmiyordu bu iyiydi, tüm odağı Deniz'deydi işte bu kötüydü.

Durumu çözmeye çalışıyordum. "Deniz görüşmeyeli nasılsın?" diye sordu orta yaşlarda bir adam. Kalabalığın merkezinde duruyordu. Herifin duruşu bile sinir bozucuydu.

"Neden geldin Murat?"

Murat... Taşlar yavaş yavaş oturmaya başlamıştı. Deniz'in başının Murat denen herifle belada olduğunu az çok biliyordum. Bu adam olmalıydı.

"Neden geleceğim? Paramı almaya geldim pek tabi!"

"Hiç zahmet etmeseydin daha zamanı vardı."

"Zaman yok Deniz. Günü kaçırdın."

"Her zaman birkaç gün gecikirim, bunu niye sorun ettin ki şimdi?"

Murat denen herifin yüzü kasıldı. "Misafirin var bakıyorum?" adamla göz göze geldik. Vay be, adam beni çiğ çiğ yiyecek gibi bakıyordu. Pekala, senin benimle bir derdin yok. Bu kabalık da neydi böyle lan?

Deniz elini şıklatıp Murat'ın dikkatini tekrar kendisine çekti. "Seni ilgilendirmez. Parayı da birkaç güne getireceğim zaten. Hadi, tatsızlık çıkmasın. İki gün sonra kapındayım."

Murat kafasını iki yana salladı. "Şimdi istiyorum."

"Sana verecek param yok şu anlık. Aramızda sorun çıkmasın."

TANRI MİSAFİRİWhere stories live. Discover now