17

20 3 26
                                    

Y.N: Evet... Final'e yaklaşıyoruz :') Bir iki rakam oynayabilir belki ama belki de oynamaz: Hesaplamalarıma göre yedi bölüm sonra final geliyor. Çok şok olmayın diye önden bir haber verme bu jshaşdhajhdşha. Merak etmeyin üzerinde çalışıyorum açık kapı olmayacak, tam yerinde bitirmeyi planlıyorum. Neyse lafı fazla uzatmayayım... İyi okumalar!


*


ART


Bu yaşıma kadar şiddetten hep nefret ettim. Kafamı uzattığımda dışarıda gördüğüm her manzarada vardı bu. Çokça şahit olmuştum. Zorbalıklar, psikolojik zorlamalar, duygusal çöküntüler. İçten içe hep nefret ettim. Yüzümde sıfır mimik, tepkisiz bir şekilde izlesem bile içerde hissettiğim duygu buydu.

O yüzden kendime çok kızıyordum. Kendimi nasıl böyle pervasızca kaybettim? Manzarayı izle Art, asla elleşme. Mottomu niye yıktım? O adama öyle delice saldırırken aklımdan ne geçiyordu benim? Herif ölmüş olabilir miydi? Kemiklerini kırdığımı biliyordum. Ellerim sızım sızım sızlıyordu, parmak boğumlarım patlamıştı. Bendeki etkisi bile oldukça büyüktü. Parmaklarımı kıpırdatırken bile canım yanıyordu resmen.

Ama bu... Siktir ya.

Kafasını omzuma gömen Deniz'e baktım. Kapı eşiğinde bize kapının açılmasını beklerken kafamda milyonlarca düşünce vardı. Çokça da korkuyordum: Deniz hiç iyi değildi. Tişörtümü sımsıkı tutan parmakları bile gevşemişti. Artık ağlamıyordu bile. Öylece duruyordu sadece.

Kapı açıldığında Ahmet'le karşı karşıya geldim. Halimizi gördüğü an kendi kafasında kırmızı alarmları açmış olmalıydı. İçeri girdim. Deniz'in odasına doğru yürümeye başladım. Başımı indirdiğimde kadının yüzünü görmeye çalıştım ama benden saklanıyordu. Kendinden geçmiş olabilir miydi? Endişeyle yatağa çöktüm ve Deniz'in ensesini kavradım, yüzünü görmeye çalışıyordum.

En sonunda pes etti ve göz göze geldik.

Dudakları patlamıştı, yanağı hafifçe morarmaya başlamıştı. Piç. Piç herif, umarım gebermiştir.

Beni asıl endişelendiren karnına yediği darbeydi. Tişörtünü kaldırdım ve çoktan sarıya dönmüş koca çürüğü gördüm. Kapı eğişinden hızla giren Ahmet dikkatimi dağıttı.

"Deniz!"

Ahmet yere çöküp Deniz'in yanaklarını avuçlarına aldı. "Hangi şerefsiz yaptı sana bunu?!"

Deniz cevap veremeyecek durumdaydı. Of... Niye sessiz ki? Keşke konuşsa. Kafamı kırsa. Böyle durmasın da ne yaparsa yapsındı!

"Hemen hastaneye gidelim!"

Deniz soğukkanlılığını korumaya çalışan Ahmet'e döndü. "Hayır." Dedi çatallaşmış sesiyle.

"Neden?!"

"Murat'tı." Diye söylendi.

Ahmet geri çekildi. Yüzü kıpkırmızıydı. Öfkeden patlayacak gibi görünüyordu. Genelde insanların duygularına empatiyle yaklaşmakta zorlanırdım ama bu sefer bu insanı çok iyi anlayabiliyordum.

"O... O pezevenk herif! Onu öldüreceğim!"

Ahmet'e şöyle bir baktım. Sanırım o işi ben halletmiştim. Ölmese bile... Adamın şu an mutlulukla yaşadığını da hiç sanmıyordum. Acıdan geberiyor olmalıydı. Tam bunu düşündüğüm an neredeyse tüm stresim uçup gidecekti. Onun acıdan kıvrandığı halini hayal etmek beni biraz kendime getirmişti.

TANRI MİSAFİRİحيث تعيش القصص. اكتشف الآن