Cidden şansıma tüküreyim
Gecenin bir körü eve vardığımda bavullarımı bir kenara koyup kendimi direk yatağa atmıştım çünkü sanki 20 yıllık yoldan gelmiş gibi hissediyordum.
Gecenin körü dediğim de saat 2ydi ve birkaç saat sonra okulum vardı, ekmeyi de istemediğim için hemen uyudum.
Sabah başımda tepinen armut kafalılarla günüm çok harika başlamıştı gerçekten. "Mine saçıma basıyorsun seni aptal! En sevmediğim şey!" O sırada karnımın üstüne oturan Sude'yi ittirmeye çalışıyordum.
"Bela mısınız kardeşim salın beni!" Debelenerek onlardan kurtulmaya çalıştım ama bu pek mümkün olmadı. En son pes edip kendimi saldığımda ikisi de yanıma uzandı ve beraber tekrar uykuya dalmaya çalıştık.
Biri böğrümde diğeri kolumda yatarken bir anda canım alarm sesinin tiz bağırtısı hepimizi yerinden sıçratmış ve ödümüz patlayarak dirlendik.
"Haydin askerler sancağa!" Mine uyku sersemine bağırırken kafasına şaplak indirdim. "Hadi boş yapma senin git elini yüzünü yıka." Dediğimi yapıp odamdan çıkarken bende banyoya girmiştim ve uykum açılsın diye kısa bir duş aldıktan sonra hazırlanmaya başlamıştım.
"Aşırı uykum var, bayılacağım şuraya yeminle." Sude'nin omzuna yaslanıp yürümeye devam ederken gözlerimi kapattım. "Umarım hoca falan yoktur, biraz uyurum." Tam bunu söylerken ayağım takıldığında içimden söylendim. Beni bulmasındı aksilikler.
Sınıfa çıktığımız da gözlerimi zorlukla açık tutarken ders programına baktım. "Ay bu ne? İlk ders matematik mi olur? Nereye bayılayım ben?" Ağlama moduna az kalmışken içeri benimki girdiğinde onu süzdüm.
Benim aksime oldukça iyi ve uykusunu almış görünüyordu, ya da o hep iyi görünüyordu karar verememiştim ama ikinci seçenekte çok olasıydı.
" Günaydın güzelim. " Deniz beni kendine çekip kulağımın altına öpücük kondurunca huylanıp güldüm ve geri kaçtım. O yaklaşınca uykum açılmıştı biraz.
Zil çaldıktan beş dakika sonra matematik hocamız geldi ve derse başladık. Dersin sonlarına doğru kapı çalındı ve içeri müdürle beraber bir erkek bir kız girdi. İkiz olduklarını belliydi birbirlerine aşırı benziyorlardı.
"Dersinizi böldüğüm için kusura bakmayın hocam size yeni öğrencileri tanıtayım. Esin ve Enes. Bu sene ki uluslararası değişim programından gelen arkadaşlarımız."
Esin etrafın neşe kaynağı gibi gülümseyip selam verirken, Enes sadece başını sallamakla yetinmişti. Onlar Denizlerin önüne otururken bakışlarım bir an olsun Esin'den ayrılmamıştı.
Neden bilmiyorum ama o kızdan hoşlanmamıştım, umarım sadece kuruntu yapıyorumdur diye düşünmeden edemedim.
Yaklaşık 5 dakika sonra zil çalınca ayağı kalktım. " Sizi bilmem ama ben aşırı acıktım ve kantine iniyorum bayılmadan önce. " Kızlar benimle beraber kalkarken Deniz bana göz kırptı, gülümseyerek kapıya doğru ilerledim ama bir şey beni durdurdu.
" Ee Deniz, derste pek konuşamadık. Sevgilin falan var mı?"
Gözlerimi yerinden çıkacak kadar devirirken bir kere olsun dünyanın beni şaşırtmasını istedim, içimden sövmeye devam ederek Deniz'in yanında buldum kendimi.
"Haydi sevgilim kantine beraber gidelim." Deniz sırıtarak gözlerime bakarken onu kolundan çimdikleyince gülümsemesi soldu. "Ben ne yaptım ya?" Ona yeme beni gibisinden bir bakış attım.
Kantine indiğimizde kendime çikolatayla tost almıştım. Tostu yerken bir anda Sude ve Barış geldi yanımıza. "Yenge koş arka bahçede Mine ve Ulaş-" cümleyi tamamlamasına izin vermeden koştum.
Bu ikili beni korkutacak cinstendi ve onlardan her an her şeyi bekliyordum. Arkaya gittiğimde tartıştıklarını gördüm ama yanlarına gitmedim. Arkadan beni takip eden Sude, Barış ve Deniz'i de durdurdum.
" Şş durum değerlendirmesi yaparız, ilk önce dinleyelim."
Hepimiz duvarın arkasından ikisini izlemeye başladık. Mine ellerini saçlarından gergin bir şekilde geçirirken Ulaş ellerini bağdaş yapmış alaylı bir ifadeyle ona bakıyordu.
"Ee Mine? Sonuç olarak?" Mine parmağını ona tehtid edercesine ona doğru salladı. "Bak gerizekalı seni son kez uyarıyorum. Benimle uğraşma." Kaşlarını kaldıran Ulaş'ın cevabı gecikmedi.
"Pardon? Sen kendini çok önemli sandın galiba. Seninle uğraştığım falan yok, kendi kafandan uydurma."
"O yüzden gözüme baka baka kızla gülüşüp eğleniyorsun?"
"Ee bu seni be ilgilendirir?" Mine sabır dilercesine havaya baktı. "La havle Allahım sen keçilerime mukayyet ol. İşte benim dediğim de bu! Başkalarıyla konuş umurumda bile değil ama konuştuğun kişi de olsun gözün elin kızında değil."
Ulaş başını eğdi ve Mine'ye adım adım yaklaşırken konuştu. "Sen elin kızı mısın?" Mine geri geri yürürken dudaklarını araladı ama bir şey söylemedi.
"Doğru pardon elin kızı bile beni o gece o halde terk etmezdi, acırdı. Senin umurunda bile değildi."
Mine başını iki yana salladı. "Hiçbir şey bilmiyorsun." Alayla güldü. "Öyle mi? Peki umurumda mı sence? Benim bildiğim bana yeter." Mine duvara yaslandığında Ulaş üzerine eğildi. O zaman fısıltıyla söylemiş olmalı ki hiçbir şey duymamıştık.
Geri çekildiğinde Mine gözleri dolu bir şekilde nefret edercesine ona bakıyordu. Dayanamayıp yanlarına ilerlerken kendi ayağıma takılıp düşmem saniyelerimi aldı sadece.
Aferin bana, ciddi ortamlarda benim gibi olun.
Barış ve Sude hunharca gülmeye başladığında Mine ve Ulaş bakışlarını bizden tarafa çevirdiler. Deniz gülmemek için kendini sıkarken elini uzattı.
Elini tutup ayağı kalktığımda diğer ikisine tekme attım ve onlara bakmadan Mine'nin yanına gittim.
Kolunu tutup onu uzaklaştırdım diğerlerinden, Sude peşimizden gelmişti.
"Ne oldu güzelim?"
Mine kaşlarını çatarken öfkeyle konuştu. "İt başka kızlarla flörtleşirken gözüme gözüme bakıyor. Sonra da sanane diyor. Bakma kardeşim!" Ayağı titrerken yanına oturdum.
"Ne dedi en son sana?"
Bakışlarını kaçırdı birden. Bende zorlamadım ve sıkıntıyla iç geçirdim. "Mine, bak böyle olmaz güzelim. Ya gerçekleri söylemen lazım, ya da bu aranızda ki her neyse çözmeniz gerek."
Başını sallıyordu ama pek kendinde değil gibiydi. Sude elini omzuma koyarken bakışlarımız kesişti ve umutsuzluk içinde birbirimize baktık.
Bu iş zor olacağa benziyordu.
-
Ben saçmaladım iyice sanki ya bilemedim
ama böyle kalsın da istemiyorum
bakalım bakalım
