35.

3.4K 305 353
                                    

Arabadan indim ve adımlarımı büyüdüğüm eve doğru yönlendirdim. Çocukluğum burda geçmişti, geçmişim, her anım, kırgınlığım buradaydı.. Erez Konağında.

Bavulumu yanımda sürükleyerek hızlı adımlarla evin kapısına ulaştım ve kapıyı çaldım. Evde hizmetli olarak bir ablamız Sema teyze vardı. 50lerinde biriydi ve abimle beni annemle babamdan sonra o büyütmüş diyebilirdim.

Kapıyı Sema teyze açtığında suratı asıktı ama beni gördüğünde gözlerini kocaman açmış ve şaşkınlıkla bana bakmıştı. "Ben geldim Sema teyzem." Boynuna sarıldım ve kapı önünde küçük bir sohbet ettik.

"Ah be deli kız.. Nasıl bu kadar özlettin kendini.." Yanağından öptükten sonra bavulumu aldım ve odama koşarak çıktım. Babam şirkette, abim dersteydi. Üniversite 3.sınıf öğrencisiydi ve mimarlık okuyordu.

Bavulumu kenara bırakarak kendimi yatağa attım. Her şeyi özlemiştim buradaki. Gerçekten burnumda tütmüşlerdi. Bir daha bu kadar ayrı kalmayacak en az ayda 2 kere haftasonları gelecektim.

Ayağa kalktıktan sonra bavuldan birkaç parça kıyafet aldım. Burdan çıktıktan sonra ki durağımı çok iyi biliyordum. "Sema Teyze ben ilk önce kuoföre ardından abimin okuluna gideceğim, öptüm." Hızla ayakkabılarımı giyip eskiden gittiğim kuoförün yolunu tuttum.

Saçlarımı kesecektim. Her sene bu zamanlar saçlarımı keserdim çünkü annem kısa saçlarımı çok severdi. Gözlerim dolduğunda başımı iki yana sallayıp göz yaşlarımı sildim.

İçeri girdim ve Gizem abla ile de hasret giderdikten sonra saçlarımı kestirdim. Teşekkür edip kuoförden de çıktım. Abimin gittiği üniversite buraya çok da uzak değildi. Ders programını da bildiğim için sorun yoktu.

Kısa saçlarımı savurarak Üniversite kapısından içeri girdim. Dersliğinin olduğu tarafa giderken birkaç kişi dönüp bana bakmıştı. Eh burda da zamanında az popüler değildik. Ki instagramda hala öyleyiz.

Blok dersi bitene kadar büfede oturdum ardından kalkıp dersliğin kapısına ilerledim. Yalnızca 5 dakika sonra profesör bana yandan bir bakış atarak çıkmıştı. Kısaca içeriye ardından bir göz attığımda herkesin toplanıyor olduğunu gördüm.

Aralarından abimi de görünce sırıttım. Özlemiştim keratayı. Ne kadar anlaşamasakta oluyordu öyle şeyler napalım.

Sırtımı duvara verdim ve abim beni görmeden geçip gitti. Hemde yanında iki kızla! Vay şerefsiz vay, benim gibi kardeşe bu yapılır mı lan?

Gözlerimi kısarak arkasından baktım ve sonra çenemi gururla kaldırıp koşarak sırtına atladım. Ne olduğunu şaşıran abim son anda düşmekten kurtulurken ağzından birkaç küfür mırıldanmıştı. Yanında ki kızlarda ağzı açık bize bakıyorlardı.

"Merhaba Atakan Bey. Nasılsınız? İyi misiniz? Atım olmayı özlemişsinizdir diye demiştim." Ona böyle dememe aşırı gıcık olurdu. Hele yanımızda başka birileri de varsa..

"Kızım sırtımda napıyorsun? Düzgünce çıkamadın mı karşıma?" Dişlerinin arasından konuşurken bir yandanda beni sırtından atmaya çalışıyordu. Bu durum herkesin dikkatini çekmiş olmalı ki gülerek bizi izliyorlardı.

"Atakan Bey neden öyle diyorsunuz? Çok utandım şu an.." Birden beni hırsla sırtından ittiğinde küçük bir çığlık atarak geriye, iki ayağımın üzerine, düştüm. Dengemi ayakta sağlayamazken birine çarptım ve durdum.

Arkamı dönüp çarptığım çocuğa baktım. "Kusura bakma kardeş." Çocuk çapkınca göz kırparak "Kardeş deme lazım olur." deyince gözlerimi büyüttüm ve abime baktım. Abim sinirle çocuğun üzerine atıldı.

"Ben seni bir sikerim, o zaman hiçbir şey lazım falan olmadan götüne pamuk tıkayıp gömerler." Kral naptın be?

Suratına bir yumruk attı ve çocuğu geriye savurduktan sonra bana döndü. "Hoş geldin güzelim," gülümseyerek kollarının arasına girdim. Abimi gerçekten çok özlemiştim. Benden ayrıldıktan sonra saçlarımı karıştırdı.

"Saçlar gene kısalmış." Burukça gülümseyip başımı salladım. "Yakışmış mı?" Gülümsedi. "Benim güzelime ne yakışmaz ki?" Gülümsemem yüzümde büyürken abime daha sıkı sarıldım. Çok özlemiştim gerçekten.

Sarılmamız bir cam kırılma sesiyle yarım kaldığında yerimde sıçradım ve sesin geldiği yere doğru çevirdim bakışlarımı. O an kalbimi hızlandıran maviler karşımdaydı.

Deniz kaşlarını çatmış, elinde kırık bir cam şişeyle direk olarak bana bakıyordu.

-

Selam, nasılsınız?

Bugün doğum günümdü, kutlayan veya kutlamayan bütün okuyucularıma teşekkür ederim. iyi ki varsınız, seviyorum sizi♡

Neyse görüşürüzz

gördüm, beğendim | texting Where stories live. Discover now