Bu kitabıma neden bu kadar yb isteği geliyor ya xşnxşxmdm
yanlış anlamayın seviyorum sizi, hoşuma gidiyor bile dlmxşsmd
-
@iamsaraa: Hey!
@iamsaraa: Deniz neredesin?
@iamsaraa: Adınla ilk defa hitap ettim garip oldu biraz
@iamsaraa: Neyse nereye kaçtın bir anda?
@iamsaraa: Anlaşılan telefonuna bakmamakta ısrarcısın.
Telefonu en sonunda bir kenara bırakıp ellerimi sıranın üzerinde birleştirdim v incelemeye başladım.
"Haklısın tırnakların bugün olmamış," Sude beni gördüğünde kıkırdayarak söylemişti.
Omzumu silktim ve ellerimi incelemeye devam ettim. Kendimi kötü hissediyordum.
"Hey senin cidden moralin bozulmuş. Ne oldu anlatsana."
Bir süre tereddütte kaldım ama sonra düşüncemi ona söylemeye karar verdim.
"Ya beni beğenmediyse? Yani gerçekte o kadar güzel görünmediysem, ya da umduğu gibi biri değilsem?"
Sude garip garip suratıma baktı ve biçimli kaşlarını kavisli bir şekilde kaldırarak sordu.
"Bunu sana düşündüren şey ne?"
"Kendim," durakladım ve kafamı çevirdim ters yöne doğru. "Özgüvenim," en son mırıldandım. "Ve onun kaçması."
Sude'nin kahkahası beklediğim son tepki bile değildi. O gülerken bu sefer gözümde bariz bir merakla ona bakıyor ve cevap vermesini bekliyordum.
"Farkında değil misin? Çocuk seni gördüğünde dondu kaldı. Sonra kaçtı. Neden mi? Çünkü utandı salak."
Gözlerimi şaşı yaparak ona baktım. "Hadi ordan be." Buna kendisi de inanıyor muydu gerçekten? Şaka gibi bir şey.
"Çatı da." Kafamı kaldırıp anlamazcasına ona baktım. "Şu an çatıda, şoku atlatmaya çalışıyor." Nerden biliyordu?
"Nerden biliyorsun?" Omuz silkti ve telefonumu işaret etti. "Sen ellerini incelerken şu Barış denen çocuktan mesaj geldi sana, bende baktım. O söylüyor."
Söylediği şeyle direk ayağa fırladım yine. "Benimle gelmek ister misin?" Gelseydi iyi olurdu. Başını iki yana salladı. "Ben yemek yiyeceğim. Büyük ihtimalle onlarda seni yalnız bırakacaklardır geldiğini görünce."
Başımı salladım ve koridora çıktım. Saatime göre öğle arasının bitmesine 15 dakika vardı. Sakin sakin en üst kata çıktım. İlerde bir camdan kapı, onun arkasında da büyük bir teras gördüm. Terasta da aradığım kişi.
Hızlı adımlarla kapıya vardım ve terasa çıktım. Burası normalde kilitli olmalı değil miydi ya..
"Deniz."
Barış ve Ulaş gülümsemişlerdi. Ulaş uzaklaşırken Barış hala orada dikilip bizi izliyordu. Ulaş bunu fark edince "Salak herif." diye mırıldandı ve dönüp Barış'ı da aldı ve beraber çıktılar.
Deniz'in yanına ilerledim ama çok yaklaşmadım. Yükseklik korkum vardı.
"Deniz buraya gelir misin? Ben gelemiyorum."
Deniz beni yeni fark etmiş gibi sıçrayıp bana baktığında dediğim şeyi birkaç saniye içinde algılamış ve geri çekilmişti. Bende yanına oturmuştum bu sefer.
"Benden neden kaçıyorsun? O kadar mı çirkinim?" Son şeyi söylediğimde kendim de gülmüştüm.
Başını iki yana sallamıştı ama gülmüştü. Gerçekten güzel gülüyordu. Her zaman gülsündü.
"Hayır, aksine sen çok güzelsin."
Utanıp başımı gökyüzüne çevirdim. Bütün mavi gök üstümüzdeydi ve bu çok güzel bir histi.
"Neden o zaman?"
Tepkisini göremedim ama yerinde kıpırdanmıştı. Cevaptan kendi bile emin değil gibiydi.
"Sandığımdan daha çok benziyorsun."
Kaşlarımı çatıp bakışlarımı ona çevirdim.
"Kime?"
Gökyüzünü andıran gözleri buğulandı.
"Ölen kız kardeşime."
-
seni yerim Deniz bu kadar tatlı olma
arkadaşlar panoma şarkı sözü yazar mısınız lütfen
yazarsanız valla cuma gününe de bölüm atarım, yetişirse perşembe bile olur yanii
neyse görüşürüz lxlznzşzmsşc
-
Mal mısın Şeyma slk
