28.

4.2K 338 223
                                    

"Bu kadar güzel olman dünyaya aykırı."

Deniz'in beni görmesiyle beraber söylediği ilk şeyde bu olmuştu. Utançla gülümsedim ve kafamı camdan dışarı çevirdim. Kalbim depara koşuyordu sanki.

Radyoda ki müzikle beraber gülümsedim. Aynı müzikleri sevmemiz gerçekten benim için önemliydi. Şarkılarım ruhumun her bir parçasıydı. Ruhumun gıdası değil.

En sonunda durduğumuzda arabadan inmek için hamle yaptım ama Deniz çoktan inip kapımı açmıştı. Buna şaşırmayı bırakıp kafamı iki yana salladım ve dudaklarımda memnun bir ifade ile arabadan indim.

Kolunu girmem için uzattığında koluna girdim ve nazik adımlarla onu takip ettim. Güzel bir restorana benziyordu. Cam kenarında bir yere oturduk ve Deniz sipariş verdi.

Etrafa kısaca bir göz attığımda gerçekten zenginlerin kullandığı bir yer olduğunu anladım çünkü dekorasyon öyle güzel ve insanlar çok ciddi pahalı giyinmişti. Bu beni rahatsız etti biraz.

Yemek menüsüne göz attığımda az daha küçük dilimi yutacaktım. O kadar pahalılardı ki.. Orta halli bir ailenin ev kirası kadardı sanırım bir yemek.

Menüyü yerine bırakıp kafamı kaldırdığımda Deniz'in dikkatli bir şekilde beni izlediğini gördüm. Bir yandan da gülümsüyor gibiydi.

"Ben bir lavaboya gideyim."

Kaçarcasına ayağa kalktığımda sesli bir şekilde güldü arkamdan. Hafifçe bende güldüm ve görevli birine lavaboyu sordum. Çok büyüktü ve kendim ararsam zaman kaybederdim çok.

Kabinin birine girdim ve işimi hallettim. Tam çıkacakken içeri birilerinin girmesiyle durakladım. Daha doğrusu Deniz'in adının geçmesi beni durdurmuştu. Kızları dikkatlice dinlemeye başladım.

"Deniz Derinoğlu buraya gelmiş gördün mü?" Kız heyecanla bunu söylerken diğeri kıkırdadı. "Evet. Üstelik tek görünüyor. Şansıma bak be." Sinirle yumruğumu sıktım ve kabinin kapısını çarparcasına çıktım ordan.

Kızlar yerlerinden sıçrayıp bana baktılar. Kaşlarını çatmışlardı. Bende aynı şekilde onlara baktım ve ellerimi yıkayıp onlara arkamı döndüm. Saçlarımı savurarak lavabodan çıkarken kızlardan birinin "Bunun havası kime?" dediğini duyar gibi olmuştum.

Deniz Derinoğlu ile gelme havası kızım bu.

Sinsiliğimi içimde tuttum ve gülümseyen suratımla Deniz'e yaklaştım. Tam o sırada garsonda geldi. Yemekleri servis ederken bakışları bana değdi ve bir süre üzerimde gezdi.

" İşine bakmazsan, bir daha işini bulamayacaksın. Onun yerine kırık bir kemik bulabilirsin."

Deniz sert sesiyle garsonu uyarmasıyla garson hemen gözlerini benden çekti ve çabucak uzaklaştı masadan. "Çok güzel kıskanıyorsun." Ağzımdan bir an kaçan şeyle gözlerimi büyütüp elimi ağzıma kapattım.

O ise çok geçmeden yine sırıtmaya başladı. Utançla başımı eğdim. Bunu sesli söylemek gerçekten utanç verici bir şeydi.

Kızların kıkırdama sesimi duyduğumda kafamı kaldırdım ve sesin geldiği yere çevirdim çatık kaşlarımı. Lavaboda ki kızlar benimle göz göze gelince şaşkınlıkla bakarken yüzümde ki tatmin olmuş ifadeyle önüme döndüm ve sessizce yemeğimi yemeye başladım.

Yemeği bitirdiğimde Deniz ayağa kalkıp elimi tuttu ve beni merdivenlere yönlendirdi. Afallamış bir ifade ile onu takip ettim. Balkon gibi bir yere çıkmıştık.

Bıktım şu balkonlardan cidden.

Ama gökyüzü o kadar büyüleyici görünüyordu ki bunu söylemek istemedim. Hakaret olurdu o zaman. Balkonun tam ortasında durduk ve Deniz elini belime yerleştirdi.

Sakin ol kalbim. Sakin.

Yalın'ın Her şey Sensin müziği kulaklarıma dolarken midem ters takla attı ve kollarımı Deniz'in boynuna dolamamla dans etmeye başladık.

Kulağıma eğilip kendiside şarkıya eşlik etti.

"Koydum sevinçlerimi önüme, baktım hepsi sensin.

Yazdığım şiirlerin her hecesi, üzüldüğüm tüm filmler.

Yıpranmamış hayatlar büyük hüzünler bekler.

Her işte bir hayır, bu işte hepsi sensin."

Kulağımda başlayan titreme bütün vücuduma yayılırken kokusu ciğerlerimi bayram ettirdi. Üzerimde acayip bir etkisi vardı.

"Şimdi senden vaz mı geçmeli?

Masal olup yola devam mı etmeli?

Ben kalpten sorunlu, aşka sorunluydum.

Anladım her şey sensin."

Kulağımdan uzaklaşıp yüzüme çevirdi bakışlarını. Anlını anlıma dayarken bakışları dudaklarıma kayınca bacaklarımda ki gücümü kaybettim.

Kafasını geri çekip kafamı göğsüne yasladı ve gözlerimi kapattım. Sanırım heyecandan ölecektim.

4 yıl gibi gelen 4 dakikadan sonra geri çekildi. Bakışlarını yüzümde hissettim ama açmadım gözlerimi bir süre. Anlımda hissettiğim dudaklarla yerime mıhlanırken geri çekilmesiyle bir boşluk hissettim.

"Kapının önünde bekliyorum. Heyecanını yendikten sonra gel."

Aşağı indi ve bir süre orda dikildim. Ama kalbimin atışının yavaşlaması uzun sürecek gibiydi derin bir nefes alıp aşağı indim ve montumu alıp çıkışa ilerledim.

Ama sonra yine bir duraklama yaşadım. Tuvaletteki kızları Deniz'in yanında görünce sinirlerim tepeme çıktı. Ve ben sinirlenince yapmamam gereken şeyler yapardım.

Kararlı adımlarla ilerlerken yanlarına iyice yaklaştığımda Deniz beni fark edip bakışlarını bana çevirdi. Yüzümdeki ifadeyi anlamamış olacak ki kaşlarını kaldırıp beni inceledi.

Kızların biri bana bakıp ardından Deniz'in dikkatini çekmek için koluna dokundu ve Deniz dikkati dağılmışçasına kafasını ona çevirdi.

Yanlarına geldiğimde Deniz'in ensesinden tutup kendime çektim ve hiç beklemediği bir şey yaptım.

Dudaklarımızı birleştirdim.

-

Anlık kalp krizi!

Arkadaşlar dün atmadığım için özür dilerim. İki gündür girmiyordum bile wattye baş ağrısından. Kafamı kaldıracak halim yoktu.

Eğer yapabilirsem bugün akşamda bölüm atarım belki.

Hoş kalın. ♡

gördüm, beğendim | texting Where stories live. Discover now