21. Bölüm - Annelik

63 6 0
                                    

''Alp!'' 

Bir yandan yatağı düzeltmeye çalışırken diğer yandan uyandığımda yanımda olmayan sevgilime sesleniyordum.

 Odanın kapısı açıldığında bir buket gül ile içeriye giren Alp'e gülümsedim. O da gülümseyerek bana yaklaşırken yatağı toplamaya çalıştığımı görerek kınarcasına bana baktı. ''Ameliyat olalı iki gün oldu biliyorsun değil mi?'' 

Beni kendine doğru çekip elini belime yerleştirdi. ''Ayrıca, bu güller size hanımefendi. Sizi çok seven ve evlenmek isteyen yakışıklı mı yakışıklı bir adam göndermiş.'' Şen kahkaham odada yankılanırken gözlerimi kapatarak güllerin kokusunu içime çektim. 

Gözlerimi açarak Alp'e döndüğümde ikimizin de yüzünde eşsiz bir gülümseme vardı. ''Seni çok seviyorum, biliyorsun değil mi?'' Gülümseyerek eğildi ve dudaklarını boynuma bastırdı. ''Bunu düşünen tek sen değilsin güzel bayan, duygularımız karşılıklı.''

 ''Hmm, öyle mi?'' Dişlerini gözler önüne sererek parıldayan gözlerle bana baktı. ''Öyleymiş ve bu bey sizin için eşsiz bir kahvaltı hazırlamış.'' Ondan ayrılarak çiçeklerimi aldım. ''O zaman, eşsiz kahvaltıyı yemeye gidelim.''

''Gidelim. Önden buyurun.'' Gülüşlerimiz evin içini doldururken yatak odasından çıkarak oturma odasına geldik. Hava güzel olduğu için pencere açılmış, mutfak masam gerçekten eşsiz bir şekilde süslenmişti. 

Fakat dikkatimi çeken tek şey bu değildi elbette. 

Penceremde saksılara dikilmiş dizi dizi çiçekler vardı. ''Alp!'' dedim içim erircesine. Koşarcasına pencereye ilerleyip mermerine dizilmiş çiçeklere baktım. O kadar güzellerdi ki evime renk katmışlardı. 

Gözlerimi kapatarak kokularını içime çektim. Gülümseyerek gözlerimi açtım. Arkama dönüp Alp'e baktım. Duvar'a omzunu yaslamış kollarını göğsünde birleştirmişti, gülümseyerek bana bakıyordu. 

Ona doğru ilerleyerek, ''sana gerçekten çok aşığım...'' dedim. Gülerek bir elini belime yerleştirip dudaklarını dudaklarıma bastırdı. ''Yine ve yine söylüyorum, duygularımız karşılıklı sevgilim.'' 

''Bende tekrar söylüyorum, o zaman kahvaltıya geçelim sevgilim.'' Gülüşlerimiz dudaklarımızdan bir an olsun eksilmezken elimi tutarak masaya ilerledi. İlk önce benim sandalyemi çekerek oturmamı sağladıktan sonra karşımdaki sandalyeyi çekerek kendisi oturdu. 

Çayımdan bir yudum aldım. ''Mmm... Enfes. Ne kattın içine?'' 

Gülerek, ''anneanne tarifi bir şeyler denedik işte.'' Dediğinde çatalımı alarak ona doğru salladım. ''Çabuk söyle, bu enfes tadı kaçıramam.''

 Gülerek iki elini de teslim oluyormuşçasına kaldırdı. ''Ah, hemen söylüyorum.'' Bende gülerek, ''hemen.'' Dedim. 

Çatalı yerine koymadan kızarmış patatesten birkaç tane alıp dudaklarıma götürürken, ''anneannem birkaç çay markasını karıştırıp tomurcuk eklerdi çayın içine, senin dediğin gibi enfes tadı olurdu. Eh, bende bu çaydan başka çay içince tadını alamıyorum. Bu güzelliği sende tatmalısın diye düşündüm.'' Dedi. 

Çaydan tekrardan bir yudum alarak, ''kesinlikle doğru düşünmüşsün sevgilim, gerçekten mükemmel bir tadı var.'' Dedikten sonra hemen çaprazında duran elma ve gül reçelini göstererek, ''bence sende onların tadına bakmalısın, kendim yaptım diye demiyorum mükemmeller!'' dedim gülerek. 

Bir dilim ekmeğin üzerine sürdüğü reçele bakarak gözlerimi irileştirdim. ''İçin yanar! Hepsini yeme sakın.'' Bana göz kırparak ısırdığı dilimi çiğnemeye başladı. ''Benim kalbimi sen yakmışsın zaten, bu reçel sinek ısırığı gelir.''

Mazinin Numarası Where stories live. Discover now