27. Bölüm - Bekarlığa Veda

43 4 0
                                    

Öyle ya da böyle, bir ramazanın daha sonuna gelmiştik. Alp, Tarkan, ve Barın az önce bayram namazına gitmişti. Bende annemlerle konuştuktan sonra mutfağa girişmiştim.

 Kahvaltı hazırdı fakat dün yaptığım baklavanın şerbeti hazır değildi. İlk önce kızlarla zar zor sardığım sarma tenceresini ocağa koyduktan sonra hazırladığım şerbeti iki tepsiye de döktüm. Evet, iki tepsi yapmıştık çünkü Aşkın'ın iştahı o kadar açılmıştı ki dün baklavayı pişirirken bile fırının önünden ayrılmamış hep ona bakmıştı. Bende herkes uyuyunca bir tepsi daha yapmıştım.

 ''Ya kokulara bak!'' Ahu'nun sesiyle güldüm. ''Günaydın.'' Ona döndüğümde yanaklarımı sıkarak öptü. ''Oh, iyi bayramlar bebeğim.'' Gülerek sarıldım. ''Sana da hayırlı bayramlar canım.'' 

''Yaa, bensiz sarılma olmaz!'' Aşkın hızla yanımıza geldiğinde gülümseyerek kollarımı açtım. Hızla kollarımın arasına girerek sarıldı. ''Hayırlı bayramlar bebişimin yengesi.'' Kıkırdayarak, ''sana da hayırlı bayramlar canım benim.'' Dedim. Sarılmayı bırakarak tezgâha ve ocağa baktı. Dudaklarını yalayarak, ''ya, sen bir tanesin biliyor musun?'' dedikten sonra, ''ama sana küsüm.'' Diye ekledi. 

Yüzümdeki gülüş silinirken, ''niye?'' dedim. Bakışlarını baklavalardan ayırmadan elleriyle karnını sararak, ''iki hafta sonra kına gecen, bir ay sonra da düğününüz varmış.'' Dediği anda masada yemek atıştıran Ahu hızla öksürmeye başladı. ''Ne ne ne?! Ne demek evleniyorlar? Ciddi miydiniz siz?'' 

''Yok şakacıktan. Kızım bunlar sözlüler, sen iyi misin ya?'' Ağzındaki lokmayı yutup iri gözlerle bize döndü Ahu. ''Ya ben ayrılırlar diyordum, ne bileyim hemen evleneceklerini!'' Yanaklarımı şişirerek derin bir soluk verdim. 

Ah Alp, ah! Düğün konusunda bu kadar acele etmeseydi, bende şu an bu durumda olmayacaktım.

 ''Bir sakin olur musunuz? Alp, yapalım ortadan çıksın dedi. Bizde o yüzden kına için düğün salonu tuttuk.'' Ahu kuşkuyla, ''nikah tarihi,'' dedi fısıldarcasına. ''Nikah tarihi aldınız mı?''

 ''Yo, Alp kınadan sonra gider alırız dedi.'' Ahu öfkeyle gülüp masaya vurdu. Aşkın uyarırcasına, ''ahu,'' dediğinde Ahu, ''ne var ne?'' diyerek bağırdı. ''Biliyor abi, adam her şeyi kafasında kurmuş! Lanet olsun!'' Öfkeyle terasa ilerlediğinde peşinden gidecektim ki kapı çaldı. 

Ahu derin bir soluk vererek, ''oh,'' dediğinde tek kaşımı kaldırarak ona döndüğümde telaşla, ''eğer gitseydin seni kırardı diye.'' dedi.

 Koridora ilerleyerek kapıyı açtığımda evin erkekleri gelmişti. Ama Tarkan'ın ayakkabısı yoktu. Alp ile Barın kıs kıs gülerken Tarkan onlara öfkeli bakışlar atıyordu. ''Tarkan,'' dedim şoke içinde. ''Ayakkabıların nerede?''

 ''Çaldılar.'' Dediğinde gözlerim irileşti. ''Ne demek çaldılar? Bayram günü bir de.''

 ''Yakaladım veledi de, hurdacıya satmış şerefsiz.'' Elini cebine atıp yirmi lira çıkarttı. ''Bir de hurdacıdan aldığı parayı verdi. Ben o ayakkabıyı 200 liraya aldım abi, şu yirminin yanına bir sıfır daha ekleyin.'' Diyerek somurttu ve içeriye geçti. Dudaklarımı bükerek peşinden baktığımda yanağımda hissettiğim dudaklar ile irkildiğimde kafamı çevirdim.

 Alp gülümseyerek, ''hayırlı bayramlar sevgilim.'' Dediğinde gülümseyerek, ''sana da hayırlı bayramlar aşkım.'' Dedim. Elini belime yerleştirerek, ''bu kadın bir aya benim eşim oluyor! Duymayan kalmasın!'' dediğinde gülümsedim.

 O kadar değişik bir duyguydu ki onu sevmek... Onun her zerresine aşıktım. Yanımda olduğu her an kalbimin ritmi artıyor, gözleri diğer gözlere göre daha güzel geliyordu. Yanımda olmadığı zamanlarda ise radyoda rastgele çalan bir şarkı bile onu hatırlatıyordu.

Mazinin Numarası Where stories live. Discover now