35. Bölüm - İntikam Arzusu

32 2 0
                                    

Selam!

Siz okumaya geçmeden önce ufak bir isteğim olacak sizden. Sizden ricam okurken oy vermeniz ve satır arası yorum yapmanız. MN için şu an büyük adımlar atıyoruz ve finale kadar serinin ilk kitabını elimizde tutabiliriz, bu yüzden sizden ricam lütfen oy vermeyi unutmayın ve satır arası yorumlarınızı eksik etmeyin. 😚

Sizleri seviyorum, sevgiyle kalın, diğer bölümde görüşmek üzereee 💖

...............

Boynumda hissettiğim dudaklar ile gülümseyerek gözlerimi araladığımda yanımda yatan Akalp'e döndüm. ''Günaydın.'' Uyku mahmuru sesim ile ona bakarken o benden daha dinç gözüküyordu. ''Aydı bile, kalk haydi.''

''Saat kaç?''

''Sabah yediye geliyor.'' Güldüm. ''Çok geç kalmışız yaa,'' alaycı ses tonum ile, ''öyle mi hanımefendi? Kafeyi kim açacak o zaman? Tamay'ı arayayım da o açsın bari.'' diyerek yataktan kalktığında duyduğum şey ile hızla yatakta oturur hale gelerek kolundan tuttum. ''Bir dakika bir dakika! Lafı öyle ortaya atarak kaçamazsın. Ne dedin sen?''

Dişlerini gözler önüne sunarak gülerken, ''bilmem,'' dedi. ''Ne demişim?'' Dizlerimin üzerinde yükseldiğimde kafam göğsüne denk geliyordu. Kafamı biraz daha yukarıya kaldırdığımda onunla göz teması kurmuştum. ''Kafe dedin. Tamay açar dedin? Ben gittikten sonra dağılmadı mı onlar? Kafe satıldı diye biliyorum.''

Elleri belimi bulurken altmış beş kilo olan ben değilmişim, o da seyit onbaşıymış gibi beni kucağına aldı. Bacaklarımı beline dolarken soruma cevap arıyordum. ''Satılmıştı evet, ama dün gece sen uyurken ben satın alan kişiyle birkaç görüşme yaparak kafeyi geri aldım. Eski kadro da bir kişi eksik olarak geri dönüyor.''

Kaşlarım çatılırken, ''kimmiş o eksik olan?'' dedim onca güzel şeyin arasında buna takılırken. ''Akın.'' Küfür edercesine söylediği isim ile ofladım. Kimse eksik olsun istemiyordum. ''Ne kadar üzdü seni bu Akın denilen herifi çağırmayışım ya!''

Homurdanışı ile yatağa oturduğunda hâlâ kucağındaydım. Temas bağımlısıyız galiba? ''Beni onun gelmeyişi üzmedi Akalp, saçmalama. Sadece herkes olsun istedim, eski günlerdeki gibi.''

Belimdeki elini çekerek avuçlarını yanaklarıma yerleştirdi. ''Yavrum,'' dedi içten bir ses tonu ile. ''O herifi çağırsaydım, sürekli dövmek zorunda kalırdım. Yazık değil mi ona da? Sürekli boks torbası olarak kullanılmış olacaktı.'' İlk başta ciddiyetle onu dinlerken sonradan söyledikleri ile gözlerimi devirdim. ''Of Akalp!''

Elleri tekrar belimde yerini bulurken, ''sevgiliye oflanmaz.'' dedi keyifle. Gözlerimi devirdim. ''He he,'' Ayağa kalktığında kucağından yere atladım. Dolabın önüne geçerek siyah tayt ile beyaz boğazlı kazak çıkartarak üzerime geçirdim. Makyaj masasının önüne geçerek saçlarımı tarayıp at kuyruğu yaparken, Akalp de yatağı topluyordu.

Saçlarımı at kuyruğu yaparak vücuduma nemlendirici sürmüş, dudaklarıma ten rengime uygun bir kalem ruj sürmüştüm. Gözlerimi de rimelle ön plana çıkarttıktan sonra kalktım. Akalp de benim gibi beyaz boğazlı kazak ve siyah pantolon giymişti.

Dün gece verdiğim kararın ardından tüm gece hasret gidermiş ve uyumuştuk. Bu sabah uyandığımızda her şeyi geride bırakmak güzeldi. İkimiz de aylar sonra böyle içten gülüyorduk. Yanıma geldiğinde, ''bundan sonra birbirimizden hiçbir şey saklamak yok.'' dediğinde yutkunamadım.

Vardı.

O daha fazla üzülmesin diye ondan sakladığım bir şey vardı ve ben bu gerçekliğin altında eziliyordum.

Mazinin Numarası Where stories live. Discover now