38. Bölüm - Yeni Hayat

25 4 0
                                    

Aşkın hızla arabasına koşarken ellerim havada onun arabasına binmesini bekliyordum. Aşkın arabasına binerek hızla giderken bana doğru yaklaşan adama döndüm.

''Telefonunu ver.'' Kafamı sallayarak elimi pantolonumun arka cebine götürerek telefonumun yanındaki çakıyı alarak açtım. Hızla karşımdaki adamın göğsünü çizdiğimde acıyla inleyerek yere çöktü. Yüzüne tekme atarak tamamen düşmesini sağlarken silahlarla buraya inen adamlara bakarak arkama bakmadan koşmaya başladım.

Mezarlığın arka çıkışına ilerledim. Hızla mezarlıktan çıkarken bu tarafa gelen arabanın farlarını görerek önüne atladım. Adamlar yetişmişti. Duran arabaya hızla bindiğimde derin bir soluk verdim. ''Acil uzaklaşmamız gerekiyor sürün lütfen.''

Araba hareket etmeye başladığında kapıları da kilitlemişti. Kafamı koltuğa yaslarken elimi kalbimin üzerine koydum. ''Sakin ol güzellik.'' Duyduğum ses ile hızla kafamı kaldırırken Volkan gülümseyerek yola bakıyordu. ''Durdur arabayı!'' Hızla kapıyı açmaya çalıştım. Siktir. Ne yapmıştım ben.

Ellerimi saçlarımdan geçirerek ona döndüm. ''Sen yoğun bakımdaydın Allah'ın belası!'' Bağırdığımda güldü. ''Sence yoğun bakımda gibi mi görünüyorum? Hastanedeki arkadaşlar sağ olsun size ufak bir oyun oynadık, gördüğün gibi turp gibiyim.''

''Geber Allah'ın belası, geber artık!''

Gülmeye devam ederek, ''ben Agâh Poseidon değilim, Hare.'' dedi. ''Onu öldürmen kolaydı, ama beni öldürmen o kadar kolay değil.''

Ellerimi saçlarıma geçirerek öfkeyle çekiştirdim. Camı açmaya çalıştım. Onu da kilitlemişti. Öfkeyle avuçlarımı cama vurdum. ''Yardım edin!''

''Seni benden başka kimse duyamaz Hare, boşuna çabalıyorsun.''

''Kes çeneni!''

''Sakin ol sevgilim, hemen arkandayım ve seni duyuyorum. O orospu çocuğunu öldüreceğim, sabret sevgilim.''

Duyduğum ses ile elim kulağıma gitti. Kulaklık yoktu. Fakat Akalp'in sesini duymuştum, emindim. Kulağımın hemen yanında ben gibi duran küçücük cihaz ile derin bir soluk vererek saçlarımla kapattım orayı.

Ona döndüğümde arabayı durdurdu hızla. Bedenim öne doğru savrulurken eli sertçe çenemi kavradı. ''Bırak!'' Ellerim çenemi tutan eline kenetlendiğinde üzerime doğru eğilmişti. Sırtım cama yaslanırken, ''canımı sıkma,'' dedi öfkeyle.

Öfkeyle ona bakarken göğüs kafesim hızla kalkıp iniyordu. Çenemdeki eli gevşerken elinin tersiyle yanağımı okşayarak boynuma indirirken, ''dokunma bana!'' diyerek bağırdım.

Ellerini ittirmeye çalışırken güldü. Diz kapağımı kasıklarına geçirdiğimde inleyerek geri çekildi. Hızla ona doğru eğilerek kapısının oradan kilidi açmaya çalışırken beni tutmaya çalışıyordu. Dirseğimi de geçirmemle, ''sürtük!'' diye bağırarak acıyla haykırdı.

Açılan kapıyla hızla geri çekilirken kollarını bedenime sarmasıyla çığlık atarak çırpındım. Onun tarafındaki kapıyı açtığımda bir koluyla beni durdurmaya çalışırken cebinden çıkarttığı şırıngayı gösterdi. ''Ya adam akıllı dur ya da Agâh Poseidon'u öldürdüğün gibi öldüreyim seni.''

Soluk soluğa çırpınmayı bıraktığımda elindeki iğneyi bırakmadan kapıyı kapattı. ''Öldür!'' Haykırışım ile dudağının bir kenarı yukarıya doğru kıvrılırken, cihazdan Akalp'in sesini duydum.

''HARE, HAYIR!''

Şırıngayı boynuma yaklaştırdığında iğnenin ucu tam şah damarımın üzerindeydi. ''Kimin hayalini görerek öleceksin biliyor musun Hare?''

Mazinin Numarası Место, где живут истории. Откройте их для себя