22. Bölüm - Koşun!

36 4 0
                                    

''Abim, kızar bana... Bağırır...'' 

İç çekerek söyledikleriyle hemen sırtını sıvazlayarak, ''hayır hayır,'' dedim. ''Tabi ki kızmaz. Aksine sevinir, size kol kanat gerer. Hem ona çok güzel şeyler alır, babası gibi bakar ona.'' Gözümden süzülen yaşlarla gözlerimi kapattım.

 Aşkın sarılmayı bıraktığı anda hızla gözlerimi silerek ayağa kalktım. ''Ben lavaboya gideyim.'' Hızla yanlarından uzaklaşırken gözlerimden akan yaşlarla mücadele ediyordum. Tuvalete girdiğim anda elimi yüzümü yıkayarak aynada kendime baktım. 

Telefonumun titreşimi ile elbisemin cebinden çıkarttığım telefonuma baktım. Alp arıyordu. Telefonu sessize aldım ve ters çevirerek fayansa koydum. Daha bu sabah bana en büyük hayalinin artık gerçekleşmesini istemediğini söylemişti... 

Kapıya tıklatılmasıyla gözyaşlarımı silip, ''müsait değilim!'' diye seslendim. ''Hare, abim geldi. Seni soruyor bir görün istersen.''

 ''Müsait değilim dedim Aşkın!'' Ses kesildikten sonra derin bir soluk vererek ayağa kalktım. Musluğu açarak elimi yüzümü yıkamaya başladığım sırada hızla açılan kapıya dönmeden aynadan kimin geldiğine baktım. 

Şaşırmamıştım. Alp gelmişti.

 Hızla kapıyı kapatıp kilitledi. Musluğu kapatıp peçeteyle ellerimi sildikten sonra ona döndüm. ''Ağlamışsın,'' dedi öfkeli yüz ifadesine tezat bir şekilde sakinlikle. Kafamı salladım. ''Ağladım.''

 ''Niye?''

 ''Doldum öyle, yok bir şey. Kapıyı aç, çıkacağım.'' 

Güldü. ''Dejavu.'' Zihnim geçmiş zamana dalarken bende onun gibi güldüm. Henüz hislerimi belli etmediğim ve yine küstüğümüz bir gündü.

 ''Hiç iyi şeylerin dejavusu olmaz zaten, hep kötüleri tekrar eder. Alp, lütfen... Gitmek istiyorum.'' 

Kafasını iki yana sallayarak üzerime doğru yürüdü. ''Herkesten, her şeyden kaç, ama benden kaçma. Tek başına kalacağına gel benim yanımda ol. Tek başına ağlayacağına gel omzumda ağla.'' Yanağımın içini ısırıyordum ağlamamak için. ''Ya senden kaçmak istiyorsam?'' Durdu. Yürümeyi bıraktı, yüzü kireç gibi bembeyaz kesildi.

 ''Beni istemiyor musun?''

 ''Alp, ben ne yapmak istediğimi bilmiyorum ki. Kalbim senin için can atıyorken, aklım bazı konular da takılıp kalıyor.'' Yavaşça yutkundu. ''Gidiyor musun? Beni terk mi ediyorsun?'' O kadar sessiz sormuştu ki kendimi çok kötü hissetmiştim. ''Alp,'' dedim inkar etmek için. Gözümden süzülen yaş ile, ''seninle sevgili olduğumuz andan beri mutlu olduğumuz an sayısı çok az Alp, bunu fark edemiyor musun? Hep bir sorun çıkıyor önümüze. Hep bir felaketle burun burunayız. Monoton bir şekilde ilerleyen hayatımın bir anda böyle bir hızla devam etmesi yoruyor beni. Kaldıramıyorum.'' Dediğimde gitmemden korkarcasına baktı gözlerime. 

Konuşamıyordu. Konuşamıyordum. Çünkü ikimiz de biliyorduk bunların normal olmadığını.

 ''İstemiyor işte def ol git artık!'' 

Dışarıdan gelen sesler ile Alp hızla kapıya ilerleyip kilidi açtı. Ondan önce dışarıya çıktığımda Barın'ın geldiğini gördüm. Aşkın bağırıyor çağırıyor ve Barın sakinleşmesi için bileklerini tutuyordu, ama Aşkın asla sakinleşmiyor daha da bağırıyordu. 

Koşarcasına yanlarına gidip aralarına girdim. Benim bir anda ortama girişimle Barın afallamıştı ve bundan faydalanarak Aşkın'ı arkama almıştım. ''Seni görmek istemiyorum, def ol git!'' 

Mazinin Numarası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin