SUGARMAN | Yoonmin

| SUGARMAN | 19+ EĞLENMEK İÇİN

Bir bin yıl sonra merhabaaaaa. Gece 1-2 gibi yazmaya başladım ve uyku düzenimi feda ettim 😌 ama olsun. Keyiflii okumalarrrr seviliyorsunuzzz.

Bok gibi bir akşama bölüm gelsin.

Bir varmış bir yokmuş, masum mu masum Jimin bir gün buz prensi Yoongi'nin eline düşüvermiş. Jimin, Yoongi'nin kölesi olmaktan çok mutluymuş ve mutlu mesut yaşamışlar gibi hayallere kapılmadan duramıyordum. Bu masalsı anlatımda Jimin'den beynimin içine kadar bulaşmıştı herhalde. Öğk. Bir sirkelendim. Hepsi salonda disney prensesleri izlediğinden oluyordu. Ona göz devirdim. Gene izliyordu ve odadan prenses şarkısını duyabiliyordum. Bodrumdan kurtulduktan sonra direkt eve geçmiştik ve ben açtım.

Bilin bakalım kim canına susayıp benimle iddiaya girip kaybetmişti?

"Jimin!" Diye bağırmıştım. Bilerek cevap vermemişti çünkü dediklerimi yapmak zorunda olduğundan eve geldiğimizden beri çoraplarımı bile ona çıkartıyordum. Tekrar bağırdım. "Jimin!" Birkaç saniye sonra "Efendim?" Diye seslenmişti.

"Bana sandviç yap." Diye emir verdim. "Ama film izliyorum." Dediğinde "Sandviç istiyorum!" Diye çocukça karşılık vermiştim ama o da uyuyan güzel izliyordu. Sesler kesilince filmi durduğunu anladım. Odaya girip "Salamlı mı istersin yoksa sadece peynirli mi?" Diye soru sordu. Düşünmeden "Salamlı." Dedim. Kafa sallayıp oflaya puflaya mutfağa gitti. Jungkook Taehyung'la buluşmak için akşam dışarı çıkmıştı bu yüzden ev boştu. Bende mutfağa gittim ve duvara yaslanıp onu biraz daha gıcık edebilmek için ne yapsam diye düşünmeye başladım.

"Jimin." Dedim aniden. Bana döndü. "Pantalonsuz bir şekilde yap." Dediğimde gözlerini kısıp ciddi miyim diye ölçmeye çalıştı ama gülmediğimi görünce pantolonunun düğmesini açıp bacaklarından sıyırdı. Şimdi daha iyiydi. Elinde bıçakla peyniri keserken kalçasına hafif hafif vurmaya başladım. Jimin kaçmaya çalışsada kaçamıyordu. En son orta parmağımı baksırının üstünden deliğine doğru bastırdığımda parmaklarının üstüne yükselmişti. Tek kalçasını avuçlayıp onu tezgaha dayadım. Ani hareketim karşısında "Yoongi napıyorsun?" Diye çemkirmişti dayanamayıp  ama deliğine tekrar parmağımı ittirdiğimde sesi kesilmişti.

Bacaklarını kendisi bile farketmeden aralandığında pis pis güldüm. Salak ya hoşuna gidiyordu hemen. Uzanıp sırtına ufak ufak öpücükler kondurmaya başladığımda aynı zamanda kalçalarını yoğurup son olarak sert bir şaplak atmıştım. Sonra durdum. Jimin sertleşmişti. Geri çekildim. "Odada bekliyorum seni." Dedim ve gittim.

Arkamdan ağzı açık kalakaldı. "Bekle." Diye mırıldandı. Arkamı döndüm "Niye?" Diye aşalarcasına baktım. Bana öfkelendi. "Böyle mi bırakacaksın beni?" Diye sordu dudaklarını birbirine bastırarak. "Evet bir problemin mi var?" Diye sordum umursamazca. "Evet!" Diye sesi aniden yükseldi ama bu Jimin'in arada bir duygularına hakim olamayıp yükselmesindendi. Omuz silktim. Ona yapmacık bir gülümsemeyle. "Senin sorunun." Dedim ve arkamı döndüm. "Ben seni uyarmıştım bebeğim kiminle oynadığına dikkat etmeliydin."

Odaya gidip kendimi yatağa sırt üstü attım. Sonra aklıma gelenle bağırdım içeri. "Sakın bensiz boşalma."

Ses gelmedi ama sözümü dinliceğini biliyordum.

Beş dakkanın ardından elinde tabak siki havada yüzünde dünyanın en mutsuz ifadesiyle girip, tabağı bırakıp içeri filmini izlemeye geri gitti. Çok mu ileri gitmiştim ya? Ağlıcak hali yoktu. Gidip iddalaşmasaydı benle ama bende biraz sertleşmiştim. Belkide böyle saçma salak işkenceler yerine sadece Jimin'i sikmeliydim. İyi fikirdi. Ev de boştu.

Sandviçi orda bırakıp salona geçtim. Koltuğun bi ucuna oturduğumda Jimin yüzüme bile bakmadan sinirle diğer köşeye daha da yaklaştı. "Jimin?" Diye soru sorarcasına adını seslendim. Yüzüme bakmadan "Ne var?" Diye soru sordu. "Jimincik?" Dedim daha tatlı bir sesle ama yüzüme gene bakmamıştı. Eh bu kadar kibarlık yeterdi. Aniden ayak bileklerinden tutup kendime doğru çektim onu. Küçük bir çığlıkla dengesini korumaya çalıştı. "Ne-ne yapıyorsun?" Diye soru sordu kaşları çatık bana koltukta sırt üstü uzanırken.