| SUGARMAN | 16+ HAVADAKİ SEKS KOKUSU

2.2K 171 189
                                    


Şaka maka ben geldim. Cidden şu bölümü yazabilmek aylar sürdü derdim tasam, stresim, sorunlarım anca azaldı da nefes alabildim. Sorry bebişler...

Yani öyle bir nefes aldım ki kurgu zihnimde biraz daha oturdu. Cidden yazmak istediğim çok şey var ama çokta üşeniyom. Ama bu kurguyu bitirmek amaçlarımdan biri.🤝

Beni yorumlarıyla yazmaya heveslendiren herkese ve aylarca bekleyip okuyacaklara teşekkürlerrr seviliyorsunuxzz. Siz nasıl bekliyorsanız inanın bende bekliyorum hazır olmayı. Neyse keyifli okumalarrr.

Hızlı hızlı hareketlerim devam ederken en son pantolonumun düğmesini kapatıp fermuarımı çektim. Beynim ikiye bölünmüştü. Biri Jimin'den kaçtığım için mal olduğumu düşünüyordu diğeri ise sadece öpüşmekten sıkılıp daha ileri gitmek istiyeceğimi bildiğinden ve Jimin'in götünü delmem için dünden razı olmadığını bildiğinden hiç uğraşmak istemiyordu. Öç almakta eğlenceliydi. Hatta iki seste öç almaktan memnundu. Ayrıca sakso sayesinde alt taraflarım da mutluydu.

Kafamı gökyüzüne çevirdim. Ay'ı bulamadıktan sonra yürümeye başladım. Cüzdanımı arka cebime yerleştirirken telefonumu çıkarıp bildirimleri kontrol ettim. Durağa geldiğimde otobüsü çok beklememiştim. Kulaklığımı takıp arkama yaslandım. Namjoon'dan biraz daha mal alsam fena olmazdı. Parayı biriktirmek için daha fazla çalışmalıydım. O an aklıma bir şey dank etti. Namjoon ot sattığımı kimseye söylemememi istemişti. Hatta uzun uzun çeneni kapalı tutman için sana para ödüyorum falan bir şeylerde demişti. Of ,demek oluyor ki; susmam için daha fazla paraya ihtiyacım varmış.

Eh götüm sıkışmasa bilmeyeceklerdi. Neyse streslenmek yerine Jimin'e nasıl sakso çektirdiğimi düşünecektim. Bütün o 'istemiyorum, yapmıcam.' laflarını çürütmüştüm. Keyfim yerindeydi.

İnmem gereken yere yaklaştığımda ayağa kalktım. Otobüs durduğunda indim. Temiz havayı içime çekip en sevmediğim aktivitelerden biri olan yürüyüşü yapmaya başladım. İlki uyanık kalmaktı. İçime dolan ani bir sıkıntıyla etrafıma baktım. Acaba Jackson beni takip ettiriyor muydu?

Etrafta dikkat çekici bir şey bulamayınca daha hızlı yürümeye başladım. Biraz daha ellerim cebimde yürüyüp o tanıdık eve ulaştım. Ben yaklaştıkça evden gelen boğuk sesleri duyabiliyordum. Camdan hızlı hareketler eden iki silüeti seçebilmiştim. Tanrım. Kavga ediyorlardı. Merakla dinlemeye çalışırken zile bastım. Kısa bir sessizliğin ardından Jin'in "Hangi ayyaş arkadaşın geldi acaba?" Diye bağırmıştı. O sırada Namjoon'un adım sesleriyle kapı kilitleri açıldı ve Joon'un yüzünü görebilmek için kafamı geriye verdim. "Naber?" Dedim sevimli sevimli sırıtıp. "Ne işin var burda?" Diye soruma soruyla karşılık verdi. Geçmiyim diye kapıya yasladığı elinin altından eğilerek içeri girdim. "Nasılsın prenses gergin görünüyorsun?" Dedim imayla. Jin çatık kaşlarını salıp göz devirdi. "Evet gerginim." Dedi. "Arkandaki 2 metre varlık yüzünden, söyle ona evimde alkolik bağımlı pislikler istemiyorum." Sesi sonlara doğru yükselmişti.

Arkamı dönüp Joon'a "Evde senden başka alkolik bağımlı pislik istemiyormuş." Dedim ve mutfağa doğru ilerledim. Jin hemen "Sen- Ne.. Ben böyle demedim." Diye anca konuşabilmişti. Buz dolabından süt çıkarırken fırından da hemen ağzıma bir kurabiye attım. Ağzım dolu bir şekilde "Bu kurabiyeler harika!" Diye bağırdım. Jin aldığı iltifatla minnacık yumuşamıştı ama Joon'u tekrar görmesiyle eski gergin ortam devam ediyordu.

Sütü içip salondaki koltuğa yayıldım. Namjoon cebinden sigarasını alıp yaktı. Nefesini dışarı verirken "Ben bağımlı değilim." Dedi umursamazca. Jin'le ikimizde benzer tepkilerle ona baktık. Jin sinirden güldü. "Peki ya o arkadaşın?" Diye sordu. Joon tekrar içine çekip konuşurken dumanı dışarı verdi. "Hangisi?"

SUGARMAN | YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin