43. Bölüm

140K 6.6K 4.7K
                                    

Yine ben geldim.

Sizi bekletmeyi sevmediğimi biliyorsunuz ama elimizde olmayan aksilikler olabiliyor. Annem rahatsızdı şekeri normalin üç katı doktor bu şekilde devam ederse beyin kanaması ve kalp krizi riski çok yüksek dedi. Ben bu psikolojiyle bölüm için anca fırsat buldum. Neyse sizi de kendimle üzmek istemiyorum.

Ve beklenen bölümle gelmiş olabilirim.

Watpad hesabımı takip etmeyen arkadaşlar lütfen şurayı Jutenya_ tıklayarak takip edin. Bazen bildirim almayınca kızıyorsunuz.

Şimdi beklenen bölüme geldik ama yazar sen göster ama elletme yapıyorsun dediğinizi duyar gibiyim ama haklısınız...

Şaka yaptım kalbinize inmesin.

Bölüm safiyemacutayinal

Ve dikenli_kelebek aşklarıma geliyor.

Keyifli okumalar.

Bilinmeyen hayatlar, dile dökülmeyen yaşanmışlıklar vardı.

Bazen susmak insanın kendisine biçtiği en büyük cezaydı.

İnsan ufkunun çizilmeyen sınırları vardı.

Azad'ın tek çizgisi Hálin'di.

Ne yaşarsa yaşasın günün sonunda tek gerçeği Hálin kalıyordu.

Hálin! Azad'ın tek dünyası,

Nefesi, oksijeniydi.

Azad kollarında ki kadını hayranlıkla izliyordu. Kaç saattir onun uyumasını bekliyordu. Dudaklarını karısının anlına bastırıp sessiz bir şekilde ayağa kalktı.

Onun dalıp uyumasını bekliyordu.

Bunun için hayatının en güzel gecesini olacak olan anı bekletmeyi göze almıştı.

Sessiz ve hızlı adımlarla giyinme odasına geçip üstünü giyindi. Aynı sessizlikte elinde kol saati ile yatak odasına geri döndü. Bakışları yatakta uyuyan karısını bulduğu an dudakları yukarı doğru kıvrıldı.

Karısı senin olmak istiyorum demişti ve gitmesi gerektiği için yaralıyım bahanesini arkasına sığınıp geri çekilmişti.

Karısının yüzünde anlayış olsa da Azad'ın içinde kopan fırtınadan haberi yoktu.

Sessizce kapıya ilerleyip kapıyı açtı ve çıktı.

Hızlı adımlarla kattan çıkıp aşağı indi.

Konakta ki herkes uyuyordu.

Biri hariç.

Bakışları avluda tek başına oturmuş babasını görünce yüzünü somurtup konağın kapısına doğru ilerledi.

Ona göre babası gözünde yüzleşmeyecek kadar değersizdi.

Konak Kapısına doğru attığı bir kaç sonra onun "oğlum" diyen sesiyle adımları durdu ve elini yumruk yaptı.

Hayır onun oğlu değildi.

Bu hitap şeklini kendisi için kullanmamalıydı.

Onun oğlu değildi.

Ya da onun oğlu olmak istemiyordu.

Kafasını çevirmeden "Ben senin oğlun değilim, bir daha bana bu șekil de seslenme" dedi.

Oysa çocukluğun da, onun her kapıdan gelmesiyle bayramın sabahını bekleyen sabırsız çocuklar gibi beklerdi.

O kelime hiçbir zaman onun ağızdan çıkmayınca, Azad içinde kalmış her şeyi bir daha açmamak üzere tozlu kapılar arkasına sürükleyip üstüne 7 kilit vurduktan sonra arkasına bakmadan çıkıp gelmişti. Mehmet Saruhan onun mazisin de bile yer almamalıydı.

Mardin'e Tutsak. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin