Yoktan Var Oluş

115K 7.7K 5.7K
                                    

Merhaba evet yine ben.

Cimri keklerim lütfen okumadan önce yıldıza basıp sayfayı parlatın.

Wattpad hesabımı takip etmeyen arkadaşlar lütfen şurayı Jutenya_ tıklayarak takip edin.
Kitaplar hakkındaki duyuru ve alıntılardan böylelikle haberdar olabilirsiniz.

Bölüm alıntısı panomda geliyor Wattpad hesabımı takip etmeyenler alıntılardan haberdar olamıyor ne yazık.

Bundan sonra her cumartesi Mardin’e Tutsak olacak.

Unutmayın hepiniz benim hayal dünyamın evreninde dünyama değinen yıldız tozlarısınız ve hepinizi çok seviyorum.

Keyifli okumalar.

Gün geceye,

Gece de güne hasretti.

Kimi kavuşmalar beklenen ama hasreti bitmeyen türdendir. Azad’ın hasreti bir türlü bitmiyordu. Bu hasret hem aşık olduğu kadına hem de çocuklarınaydı. Duygularını göstermek istemiyordu ama içinde kocaman bir boşluk ve kırgınlık vardı.

Dokuz yaşında ki Azad , ondan çocukluğunu alanlara kırgındı.

32 yaşında ki Azad ondan çocuklarını, anılarını yaşanmamışlıklarını alanlara kırgındı.

Suskundu!

En çok suskunluğundan korkmaları gerekiyordu. Çünkü dünya yansa önünde durup , sigarasını keyifle içecek vaziyete gelmişti.

O sigarayı illa o ateş ile yakacaktır.

Ondan alınan çok fazla şey vardı. Karısının hamileliğini o ilk duyguyu an yoktu. İlk așermesi eksikti.İlk tekmesi bebeklerin  , noksandı. Kısacası ilk hayalleri her şey elinden alınmıştı.

Doğumu, karısının çektiği sancılarda yanında olamayıșı her şeyden mahrum kalmıştı. Boğazında düğüm düğüm olanlara susuyordu.

Bir de karısı vardı.

Nazlısı narin sevgilisi, aslında ona kızgındı. Onca şey yaşanırken içine atma anlat demişti lakin o susmaktan yana kullanmıştı o hakkını.

Bir de onsuz yaşadığı kayıp olan ziyan olan o yıllar, çocuklarını bilmeden sadece karısına duyduğu özlem. Karısı hâlen burnunun dikine gidiyor yaşadıklarını içine atıyordu.

Susuyordu!

Ve buda senin cezan demişti. Azad düşündü bir ceza alacak ne yapmıştı. Gözünün içine bakarak intihar eden kendisiydi. Ablası o an olanları anlatmasa onu bırakmak gibi bir düşüncesi yoktu. Ablasını dinlememiş olsa bir çok yanlış yapılmamış olacaktı.

Hastane koridorlarının yoğun bakım ünitesinin önünde geceyi sabah, sabahı da gece etmişti. O an hiçbir şey düşünecek durumda değildi. Bir tek karısının yaşama umuduna sarılmıştı. Günden güne umudunu kaybedip elinde ki altın kurşun ile ne yapacağını kara kara  düşünmüştü. O an onun için ölümle yaşam çizgisi içeriden gelecek tek bir habere bağlıydı. Ağır bir suskunluk vardı.

Kimsesizliği yine orada hissetmişti , çünkü onun her şeyi içeride yatan kadındı. Bir hastane koridorunda 40 gün düşünmüştü. 40 uzun gece 40 uzun güne saniyeleri saatte saatleri güne dönüşmüștü.

Belki ömrünün yarısı orada geçmişti.
Saçlarına çektiği acılar , duyduğu korkular yüzünden aklar düşmüştü.
O yoğun bakım kapısının önünde çektiği ızdırapı anlatacak bir cümle yoktu. Kelimeler yan yana gelse bile anlamlarını yitiriyordu.

Yanında duran oğluna çevirdi harelerini dudakları sevgi ve şefkat ile kenara kıvrıldı. Artık canından can olan iki çocuğu vardı. Murat ve Serçe ile bir çok duyguyu tatsada bu iki küçük duygularını karma karışık yapıyordu. Elini bebek koltuğunda olan oğlunun saçlarına uzatıp karıştırdı.

Mardin'e Tutsak. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin