1. Bölüm 'Duran Zaman'

962 389 612
                                    

Şarkı: maNga - Dursun Zaman, Chase Atlantic - Slide

Zamanın Melodisi'nin bir parçası olmaya hazır mısın?

Zamanın Melodisi'nin bir parçası olmaya hazır mısın?

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Üniversite sınavını atlatalı dört gün olmuştu. Sıkıntıyla zamanın akmasını beklediğim, birbirini kovalayan dakikaların her saniyesinde boğulduğumu hissettiğim tarif edilemez dört gün... Koskoca bir yılı erken kalkarak geçirdiğim için bugün de saat 05.30'da kalkmak hiç şaşırtıcı olmadı. Tek kişilik yatağımda bir sağa bir sola dönüp dururken çok düşünmenin verdiği stres daha sabahın ilk saatlerinden vücudumu ele geçirmeye başlamıştı. Sınava hazırlanırken motivasyonuma güneşi selamlamayı ekliyorken son dört gün en nefret ettiğim şey güneşin doğuşu olmaya başlamıştı.

Sınav anında çalışmalarımın karşılığını veremediğimi çok iyi bildiğim için bir yıl daha bu sınava hazırlanma korkusu birkaç gündür içimi kemiriyordu. Çoğu kişi gibi 'Ya olmadıysa?' diye düşünemeden 'Bu yıl nasıl çalışsam acaba?' diye sorular sormaya başlamıştım bile. Nasıl hissettiğimi bilmemekle birlikte belirsizlikten nefret eden biri olarak bu süreç beni çok yıpratmıştı. Eskiden büyük bir zevkle yaptığım şeyleri bu birkaç günde hiç haz almadan yapmaya çalıştığımı görmek beni daha çok üzüyordu. Sonunu tahmin edemediğim, heyecanla izlediğim sürükleyici dizileri izleyemiyor, okuduğum ve dünyasına tanık olduğum kitap karakterlerinin hiçbirini severek okuyamıyordum.

Birçok kişi çok iyi bilir. Eğer ailedeki beklentileri yüksek tutan sizseniz, sırtınızda yazılı olmayan ama manevi değeri yüksek olan yükleri taşımak zorundasınızdır. Ne kadar zor veya yorucu olsa da... Aynı zamanda aile ile anlaşmakta zorluk çekmek gibi sorunlar, hiç bilmiyor olsam da, cehennemle eş değer olmalı. Bu öylesine bir sorun değildi. Kısıtlamalar, kurallar ve rahatsız edici olaylarla çevrili yaşamanın zor kılındığı sorunlardı.

Günlerdir peşimi bırakmayan yorucu düşüncelerimi yanıma alıp banyoya ilerledim. Çeşmeden akan soğuk suyu yüzüme çarparken biraz olsun stresimi üzerimden almasını diledim. Biraz olsun düşüncelerimi sakinleştirmesini istedim. Tabii ki öyle olmadı. Stresle bütünleşmiş vücudum için gereksiz ve işe yaramaz olduğunu bildiğim bir dilekti.

Sıra diş fırçalamaya geldiğinde neredeyse bir aydır gerçekleşmeyeceğini bilmeme rağmen delicesine istediğim şey aklıma geldi. 'Keşke bugünümü hatırlayarak geçmişe geri dönsem.' Rahatlatıcı ve bir o kadar da imkansız olan bir istekti. Bunun gerçekleşmesine umut bağlayacak kadar büyük ama hayalini kuracak kadar küçük olduğumu fark ettiğimde aynadaki görüntüme gülümseyip fısıldadım. "Biliyor musun? Bazen çok aptal olabiliyorsun."

Zaman zaman kıvırcık olmasından şikayetlendiğim saçlarım oldukça karışık görünüyordu. Bu kıvırcık, kahverengi saçları bazen çok sevsem de son birkaç gündür hiç sevmediğim şeyler arasında yer alıyordu. Uzun süredir beni terk etmeyen göz altı morlukları ile berbat bir haldeydim. İyi ki sabah herkesten önce kalkıyordum. Gerçi herhangi bir fiziksel kusurla evde durmak sıkıntı değildi.

ZAMANIN MELODİSİ (Tamamlandı) Where stories live. Discover now