2. Kitap 11. Bölüm 'İki Ceset Bir Katil'

522 180 74
                                    

Bölüm Şarkısı: Chase Atlantic - Consume, Kolpa - Son Nefesim

Her ayrılık bir sondu. Giden arkasında birçok anıyı bırakıp kalanı öldürürdü. Kalan gittiği için gideni öldürürdü.
Her son iki intihar demekti.
Her son iki cinayet demekti.

Her zaman bir kovalayanım olduğu için kaçmayı planladığımı düşündüm

Oups ! Cette image n'est pas conforme à nos directives de contenu. Afin de continuer la publication, veuillez la retirer ou télécharger une autre image.

Her zaman bir kovalayanım olduğu için kaçmayı planladığımı düşündüm. Kaçarsam kurtulurum ve nefes almaya devam ederim sandım, fakat durum hiç de öyle değildi. Kovalayan da kaçan da bizzat bendim. Ruhum ikiye ayrılıyordu. Benliğim ve benliğimi esir altına almak isteyen düşüncelerim. Kaçan benliğimdi, kovalayan ise düşüncelerim.

Fazla düşünmek insan öldürürdü.
Fazla düşünmek ruhun intiharı ile eşdeğerdi.

Kaybettiklerimi, sahip olamadıklarımı, boşa çabalayışlarımı, artık içimde barındırmadığım güzel duygularımı, tek koruyabildiğim nefretimi düşünerek her gün azala azala yaşadım. Ne yazık ki bugün de tükenmedim ve yaşamaya devam ediyordum.

Sina, Arem, Alesa... Hayatıma aniden girip sonrasında öylece beni bırakıp giden herkes, bana yaşamamı söyledi ama neden..? Neden hiçbiri nasıl yaşamam gerektiğini söylemedi?

Her ayrılık bir sondu. Giden arkasında birçok anıyı bırakıp kalanı öldürürdü. Kalan gittiği için gideni öldürürdü.
Her son iki intihar demekti.
Her son iki cinayet demekti.

Ruhumun alevini şişelerce içki içerek söndürebileceğimi sandım ama bu gece, en karanlık gecelerden biriyken birinin ruhunun yanıp etrafı aydınlatması gerekiyordu. O kişi bendim. Sönmeyen ateşimin her kıvılcımı beni eritirken yıldızsız gökyüzüne bakıp gülümsedim. "Tüm yıldızlarını Sina çaldı, değil mi? Yanımda olmasa da bir yerlerde gözleri hâlâ parlıyor olmalı. Keşke biraz önce hayaletini kovmasaydım. Ona ihtiyacım vardı." Durup gözümden akan yaşı sildim. "Arem, şimdi kim benim düşüncelerimle sohbet edecek?"

O kadar içmeme rağmen hâlâ sızıp kalmadığım için sinirle küfrettim ve oturduğum yerden kalktım. Etrafımdaki şişelere tekme savurup önümden çektim. Adımlarımı kontrol etmekte zorlanıyordum ve midemin yanması her an kusacakmışım gibi hissettiriyordu. Umursamadım, içki dolabındaki son birayı alıp tekrar bahçeye çıktım. Teneke kutuyu açmayı başaramadığımda aynı yere oturup yüzümü ellerimle kapattım. "Bunu açmaktan bile acizsin şu an..." diye mırıldandım.

"Nisan, sen ne yapıyorsun?" Sesin sahibini tanımaya çalıştığımda Uzay olduğunu anlamak için uzun uzun bakmıştım. Ona cevap vermeden hemen önce son biramı aldı ve kenara attı. Yerdeki şişeleri gösterip "Hepsini sen mi içtin? Kafayı mı yedin sen!? Midenin ne kadar hassas olduğunun farkında değil misin?"

"Ne olmuş?" dedim zorla. "Ne olmuş içtiysem?" Derin bir iç çekip saçlarını karıştırdı. Sonra da kolumdan tutup beni kaldırmak istediğinde buna engel oldum. "İçeri girmelisin. Burası soğuk ve iyi görünmüyorsun." Kafamı sağa sola sallayarak itiraz ettim. "Ben bu gece..." diye söze başladığımda sesim titremeye başlamıştı. Zorla devam ettim. "İki kişiyi daha kaybettim. O yüzden şimdi beni kendi halime bırak. Kendi cehennemimde beni benimle bırak."

ZAMANIN MELODİSİ (Tamamlandı) Où les histoires vivent. Découvrez maintenant