2. Bölüm 'Yeniden'

806 356 476
                                    

Şarkı: Soner Avcu - Yeniden, Shiloh Dynasty - Again

'Senin için neler yaptığını henüz bilmiyorsun fakat bu, senin onu korumak zorunda olduğun gerçeğini değiştirmez.'

"Hadi, kalkın artık! İlk günden geç kalacaksınız

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


"Hadi, kalkın artık! İlk günden geç kalacaksınız." Annemin koridorda yankılanan yüksek sesiyle açtım gözlerimi. Yatakta esneyip ellerimle gözlerimi ovuştururken eski odamda olduğumu fark ettiğimde hızla yerimden kalkmam bir oldu. İlk günden geç kalkmak mı?

Anılarım hafızama hücum ettiğinde elim ayağım birbirine dolanmadan telefonumu alıp tarihe baktım.

14 Eylül 2020 Pazartesi.

Ağzım açık bir şekilde odama göz gezdirdim. Henüz test kitaplarıyla dolmamış on bölmelik kitaplığım, çalışma masam ve tek kişilik bir koltuğun bulunduğu, lila ile beyaz rengin hakim olduğu odamdaydım. Burası bizim eski evimizdi. Doğru ya! Biz on birinci sınıfın yaz tatilinde taşınmıştık. Zamanın durup sokaklarda tek başıma kaldığım o aralık, Arem ve kitap... Rüya değil miydi?

Üzerimdeki şoku atlatamadan odamdan çıktım. Bacaklarım anın yarattığı heyecan ile titriyordu. Annem aynıydı ama küçük kardeşim Ekim, aşırı minik göründü gözüme. O ise ana sınıfına gitmek için hazırlanıyordu. Normalde ikinci sınıfı bitirmişti.

Hem şaşkınlık hem de duygusallık ile bakıyordum etrafıma. Yüzümün aldığı şekli tahmin dahi edemiyordum. Bunların hepsinin gerçek olması... Bir yandan akıl sağlığımdan şüphe ederken bir yandan da gerçek olduğunu düşünüyordum. Dileğimin gerçekleşmiş olmasına alışmak cidden zaman alacaktı.

"Hadi Nisan, daha elini yüzünü yıkamamışsın." Annemin sözleri ile üzerimdeki afallığı atmak için başımı sağa sola salladım. Arem denen zaman koruyucusu gerçekten beni geçmişe getirmişti, hâlâ her şey birer rüyaymış gibi hissediyordum.

Hızlı adımlarla banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Daha sonra mutfakta beni hazır bir şekilde bekleyen kahvaltı masasına geçtim. Babamı biraz daha genç gördüğümde şaşkınlığım daha da artmıştı. Sakalı ve saçları arasındaki beyazların neredeyse hiçbiri yoktu. Henüz otuz sekiz yaşındaki babam iki yılda çok yorulmuş olmalıydı. Ev halkına çaktırmadan sıradan bir kahvaltıymış gibi devam etmeye çalıştım. Hatırladığım kadarı ile babamın gülümsemeyen sert ifadesi, annemin huzursuz bakışları, kurdukları her cümle aynıydı. Kelimesi kelimesine her cümle aynıydı. On birinci sınıfın üniversite sınavı için önemli olduğu sıkı çalışmam gerektiği falan... Zaten uzun süredir duyduğum bu cümlelerin başlangıcına dönmüştüm. Bundan hoşlanmasam da şikayet etmiyordum. Elimden geldiğince ilk defa duymuş gibi cevaplamaya çalıştım.

Benim için alışması zor olan bu faslı bitirdikten sonra hazırlanıp evden çıktığımda hâlâ içinde olduğum durumu tuhaf buluyordum. Deja vu denen olayı tüm gerçekliğiyle yaşamak oldukça garipti. "Arem." diye seslendim sadece kendimin duyabileceği bir ses ile. "Efendim!" diye bir anda yanımda belirmesi ile sokağın ortasında korkudan çığlık atmam bir oldu. Etrafımdaki insanların bana anlamsız bakışlarıyla boğazımı temizleyip başımı öne eğdim. "Hem beni çağırıyorsun hem de gelince korkuyorsun, alınıyorum ama. Benim gibi yakışıklı birinden nasıl korkabiliyorsun?" Sözlerinin ardından eliyle alnına düşmüş siyah saçlarını arkaya yatırdı. Cidden kendisini bu kadar sevmesi tuhaf gelmemişti. O dışarıdan mükemmel görünen biriydi. Siyahlar içindeki bu adamı sanırım hep yanımda götürecektim.

ZAMANIN MELODİSİ (Tamamlandı) Where stories live. Discover now