2. Kitap 17. Bölüm 'Bir Varmış'

531 184 46
                                    

Şarkı: Çağan Şengül - Çok Yazık, Gökhan Türkmen - Seninle Ben

'Nerede olursak olalım, ne halde bulunursak bulunalım, bir şekilde yeniden buluşalım.'

Elimde Sina'nın kimliği vardı, oturduğum yerde ise iliklerime kadar hissettiğim soğukluk

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Elimde Sina'nın kimliği vardı, oturduğum yerde ise iliklerime kadar hissettiğim soğukluk. Karşımda ameliyathane yazısı dururken bakışlarım donuklaşmış, hiçbir şeyin önemi kalmamıştı.

Uzay tam zamanında yapmıştı o iğneyi. Uyanmıştım, Banu ölmüştü ve Volkan benim öldüğümü zannetmişti. Tutuklandığı ana kadar bir sıkıntı yoktu. Taa ki Sina çatışma esnasında vurulana kadar. Uyandığımda olayları anlamam o kadar uzun sürmüştü ki beni kendime getiren şey Sina'nın kanının sıcaklığı olmuştu.

Ambulansla hastaneye gelene kadar bir kez kalbi durmuştu. Ben onun nasıl hissettiğini anlayayım diye durmuş gibiydi. İstediğimi alsam da hesaba katmadığım detayın yüzüme vuruş şekliydi.

Zarar görmüştü ve bu sefer sadece benim yüzümdendi.

Uzay yanımda oturmuş sırtına duvara yaslamıştı. Konuşmuyordu ya da konuşamıyordu. Birkaç saattir öylece ameliyatın sonlanmasını ve Sina'nın çıkmasını bekliyorduk. Ağlayamıyorduk bile, çünkü suçluyduk.

Dakikalardır baktığım kimliğe bakmaya devam ettim. Sina Vural yazmıyordu. Vural soyadı silinip gitmiş yerini Keskin'e bırakmıştı. Ne ara olmuştu haberim dahi yoktu ama Sina soyadını değiştirmişti ve ben bunu hastanede kaydını yaparken öğrenmiştim.

"Neden?" diye fısıldadım sonunda. Konuşmak o kadar zor geliyorken ilk kelimeyi dökebildiğim için kendimi şanslı hissettim. Uzay dönüp bana baktı. Yüzü kireç gibiydi ve göz altları kızarmıştı. Bacaklarını iyice kendine çekti. "Neden soyadını değiştirmiş ki?" Belki bu sorunun cevabını ben de biliyordum ama o an düşünemiyordum. Düşünebildiğim tek şey Sina'nın şu an savaş verdiği dışında hiçbir şeydi.

"Sen gittiğinde anlatmıştı." dediğinde tüm dikkatimi ona verdim. O da benim gibi sessizce konuşuyordu. "Sana evlenme teklifi etmeye hazırlanıyormuş. O adamın soyadını taşımayı istemezsin diye değiştirmiş. Zaten o da sevmiyordu. Değiştirdiği için mutluydu."

Titreyen elim ağır ağır yukarı kalkarak dudaklarımı örttü. Kalbimin tam üzerine ne kadar ağırlığı olduğunu anlamadığım ama ezdiğini hissettiğim bir yük çöktü. Görüşüm daha da bulanıklaşırken Uzay aynı sakinlikle anlatmaya devam etti. "Evlenme işi için hevesli olmadığını biliyordu ama zamanın ne getireceği belli olmaz, diyerek ertelemek istememişti." Kendimi daha fazla tutamayıp ağlamaya başladığımda Uzay bedenini bana çevirip aramızdaki mesafeyi kapattı. Kollarını etrafıma sardı ve sırtımı sıvazlarken "Ağla Nisan, sorun değil ağla." dediğinde hıçkırıklarımın ardı arkasını tutamıyordum.

"Nasıl affederim kendimi? Onu oraya ben çektim. O kurşunu benim yüzümden bedeninde taşıyor. Kaç saat oldu hâlâ ameliyatta. Ya dayanamazsa?"

"Şşt, Sina çok güçlü biri. Çabucak bırakmayacak seni. Hayalleri var onun seninle. Öylece gitmeyecek."

ZAMANIN MELODİSİ (Tamamlandı) Where stories live. Discover now