2. Kitap 3. Bölüm 'Çilekli Pasta'

519 186 66
                                    

Bölüm Şarkısı: Young The Giant - Mind Over Matter, mavi - deniyorum, ama

'Tutması zor sözler sadece yalanlardan ibarettir.'

"Sina gerçekten kostüm almak zorunda değiliz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Sina gerçekten kostüm almak zorunda değiliz. Evdekilerden bir şeyler ayarlasak olmaz mı?"

"Olmaz Nisan, bu bizim katıldığımız ilk etkinlik. En iyi şekilde hazırlanalım." Oflanarak başımı cama yasladım. Sina tek eliyle direksiyon hakimiyetini sağlarken bana sürekli aynı itirazı sunmaktan bıkmamışa benziyordu.

Neredeyse iki haftadır Sina sürekli olarak yanı başımdaydı. Bir an olsun ayrılmayıp sürekli kayda değer etkinlikler yapmaya çalışıyordu. Uzun süre sonra ilk defa onunla tekrardan sinemaya, tiyatroya gitmiş sayamayacağım kadar fotoğraf çekip gülüp gülmediğim bir sürü espiri işitmiştim. Doğruyu söylemek gerekirse bu durum beni son zamanlarda en mutlu yapan şey olmuştu. Rahat rahat gülüp onunla zaman geçirmenin keyfini çıkarıyordum.

Savaş'ı, sporu, derslerimi, hatta Gökhan'ı bile ertelemiştim bu kısa zaman içerisinde. Fark ettim de Sina ile gülüp eğlenmeyi gerçekten çok özlemişim. Onunla geçen her saniye hayatta olduğumu hissediyordum.

"İşte geldik." Sina'nın arabayı park etmesini beklerken etrafımı inceliyordum. Oldukça nostaljik havası olan bir yerdi. Kokusunun nasıl olduğunu bilmesem de buram buram tarih kokuyor gibi hissetmiştim. Üç katlı bir binanın altındaki dükkanın önünde duruyorduk. Kapısı açık olan dükkanın önünde birçok çiçek vardı. Arabadan inip Sina'nın elimden tutmasıyla onu takip etmeye başladım.

Dükkandan içeri girdiğimizde sol tarafımızda kalan kasa dışında her yer çeşit çeşit kostümlerle doluydu. Kendimi tarihi bir dizi setinde gibi hissetmiştim. Tüm kostümler o kadar büyüleyiciydi ki... Kabarık etekli, deri ceketli, yer yer dekolteli sayamayacağım kadar çok farklı kostüm vardı.

Yabancı ama tanıdık bir ses duymamla Sina'nın elini bırakıp kostümlere odaklanmış olduğumu fark ettim. "Sina buraya geleceğini biliyordum." Gözlerimi sesin geldiği tarafa çevirdiğimde kaşlarımı çattım. Bu çocuğu kesinlikle bir yerde görmüştüm. Sina ona karşılık gülerek "Buradan başka kostüm satan yer bilmiyordum." dedi. Sina'yla aramda üç adım kadar mesafe vardı ve arkadaşı da tam karşısında duruyordu.

Gözlerimi kısıp hatırlamaya çalıştığım çocuğu baştan aşağı süzdüğümde o da bana aynı şekilde baktı. Aramızdaki mesafeyi kapatmak için birkaç adım atıp Sina'nın yanına geçtim. "Beni hatırlamıyor, değil mi?" dedi yeşil gözlerini benden ayırmadan. Sesi ciddi değildi ve açık açık dalga geçiyordu. Sina konuşmak için dudaklarını araladığında ona fırsat vermeden kollarımı birbirine bağlayıp konuştum. "Hatırlanacak biri olmaman benim problemim değil."

Evet, kesinlikle karşılaşmıştık bu çocukla ama asla hatırlamıyordum. Çocuk sağ elini kalbine götürüp "Bu kız çok kırıcı Sina." dediğinde kaşlarımı çattım. "Kırıcı değilim, önce sen dalga geçtin."

ZAMANIN MELODİSİ (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin