KURAL 21: İyi Dostlar Biriktir!

96 10 3
                                    

YENİ SEZONU AÇMIŞ BULUNMAKTAYIZ... BEKLENTİLERİ KARŞILAYAN BİR SEZON OLMASI DİLEĞİYLE

//////////////////*////////////////////


Ekim ayında yapılabilecek en mantıklı hareketi yapmış kendimi kampüsün yeşilliğine bırakmıştım. Havalar soğumaya başlıyordu ve böyle bir fırsata sonraki bahara kadar sahip olamayacaktık. 

Elimde çizim defterine karşımdaki manzarayı karalıyordum. Öyle kötü günlerden geçmiştik ki içimdeki stresle başa çıkamıyordum. Ben de herkes gibi birçok yeni hobi edinmiş ve sadece çizim konusunda yeteneğimi gösterebilmiştim. 

Liseyi geride bırakıp, üniversiteli olunca sandığımın aksine sancılı bir süreçten geçmemiştim. Cengiz Amcanın -ki amca demeye bile utanıyorum- davası sonuçlanmamıştı. Beklediğimin aksine polislerle o günden sonra çok az yakın temasa girmiştik, hatta son bir aydır hiç sesleri çıkmıyordu. Bu sessizlik bazen korkutsa da Melih'in yanımda olduğunu bilmek rahatlatıyordu.

Liseden mezun olduktan sonra sınava girdik ve ikimizde aynı üniversiteyi kazandık. Kötü anıların ana vatanı Eroğlu kolejini de yalısını da geride bıraktık. Birlikte sıradan bir villada yaşamaya başlamıştık. Melih babasından kalan hiçbir şeye dokunmamıştı, annesinin ona bıraktığı miras dışında hiçbir şeyi kabul etmemişti. O miras bile ona yeterde artardı, zira annesi de az zengin değilmiş.

Lisede olduğu gibi üniversiteyi de tam burslu bir şekilde kazanmış, bu konuda aileme yük olmamıştım. Onlar yine de beni dinlemiyor, her ay hesabıma fazladan para gönderiyordu. Amerika ikisine de iyi gelmişti. Olanlardan sonra bir süre bizimle kalmış, ısrarlarıma dayanamadıkları için geri dönmüşlerdi. Yanlarında beni de götürmek istedilerse de başta Melih olmak üzere herkes karşı çıkmıştı. Sonuç olarak burada kalmama karar vermişlerdi.

Karşımdaki manzaraya dalmış bir şekilde bakarken gözlerimin üzerindeki baskıyı hissetmemle birlikte her yer kararmıştı. Biri gözlerimi kapatmıştı. 

''Bil bakalım ben kimim?'' diyen yumuşak tınıyla dudaklarım yukarı kıvrıldı. Küçük bir oyundan kimseye zarar gelmezdi.

''Ivana Sert!'' dedim heyecanla. Elleri, gözlerimin üzerindeki yerini terk etmiş ve alnıma bir fiske yemiştim. 

''Bir kerede pislik yapma ya!'' diyen Sera çoktan yanıma yerleşmişti. Ona doğru döndüm.

''Sen de bu oyunundan vazgeç o zaman.'' dedim gülümseyerek. Israrla aynı şeyi tekrarlıyordu ve her seferinde benzer cevaplar veriyordum.

''Vazgeçmeler bize göre değil canım ya!'' diyen Sera her zamanki saç savurma hareketiyle ortamı aydınlatmıştı.

''Yavaş kızım ya, saçın ağzıma girecek!'' dedim. Biraz gerilediğim için kucağımdaki defter çimlere düşmüştü ama önemsemedim. Şu an Serayla uğraşmak en büyük eğlencem olmuştu.

''Seninki gibi dalin kokmuyor diye üzüldün mü?'' dedi. Sesinin şiddetinin normalden daha az çıkması dikkatimden kaçmadı.

''Diğer kimyasal deposu şampuanlar mahvediyor, n'apiyim?'' dedim. Ne zaman başka bir kimyasal kullansam saçım bozuluyordu.

''Yaaa minnoşum, bir de açıklama mı yapıyorsun sen bana? Dur bakiyim!'' diyip elini saçıma attı. ''Bıcı bıcı yapmışsın dalinle, ipek gibi olmuş saçların.'' dedi ve gülmeye başladı. Son zamanlarda aramızdaki tatlı didişme rutinimiz haline gelmişti.

''Aaaa Sera!'' dedim hafif sesimi yükselterek ve sonra etraftakiler duymasın diye ona yanaştım. ''Saçının şu tarafı hep kepeklenmiş ya.'' dedim gizli bir sır verircesine.

Masum: İntikam [BxB]Where stories live. Discover now