KURAL 22: Birlik ol!

76 8 0
                                    

Yazma hevesimi kazanmışken bir an önce final vermek istiyorum. Bölümleri hızlı hızlı yazmayı ve yayınlamayı düşünüyorum. Emeğime karşılık oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen. İyi okumalar.

//////////////***********////////////

Üzerimdeki ince battaniyenin getirdiği sıcacık hisle uzandığım kanepede elimdeki kitabı okuyordum. Ayaklarımı Melihin kucağına koymuştum, daha doğrusu kitap okuduğumu gören Melih ayağımın ucuna oturmuştu. O da karşısındaki televizyonu izliyordu. Bakışlarım arada bir ona kayınca göz göze geliyorduk. Karşısındaki televizyon sadece göstermelikti, o sadece beni izliyordu. Oflayarak kitabıma döndüm. İzlemekten keyif aldığım Yüzüklerin efendisi serisinin bana göre tanıtımı olan ''Güç yüzüklerine Dair'' kitabı bayağı etkilemişti beni.

''Elendil ve Gil-galad birlikte divan topladılar, çünkü artık Sauron'un çok güçlendiğini, karşısına birlik olarak çıkmazlarsa onun teke tek savaşlarda tüm düşmanlarını yenebileceğini anlamışlardı. Böylece Son İttifak diye anılan bu Birlik'i kurdular.''

Bu paragraf dikkatimi çekince bir süre okumaya ara verdim. Tolkien'in burada vermek istediği mesaj ilgimi çekmişti. Ortak düşmana karşı yapılmış ittifaklar hemen ortaya çıkardı ama ya bu ittifak üyeleri tahmin edilemez kişiler olursa, yine de ortaya çıkar mıydı?

Polisler her an ensemde dolaşırken bir şeyler yapmam gerektiğini biliyordum. Mutluluğuma hiç kimse, hiçbir olay gölge düşüremeyecekti. Vicdanımı susturamasam da polisleri susturmanın bir yolunu bulmalıydım. 

Adalet bir suçlu arıyordu ve onu er ya da geç bulacaktı. Damla olsa muhtemelen adaletin yerini bulmasını isterdi. Peki ben buna hazır mıydım?

Koca bir HAYIR.

Hayatım rayına yeni yeni oturmuşken tekrar raydan çıkmasına sebep olamazdım. Üzgünüm ama kaçabileceğim kadar kaçacaktım. En azından emin olana kadar durmayacaktım.

''Bu seste gerçekten kitap okuduğunu söyleme.'' diyen Melihin sesi daldığım düşüncelerden sıyrılmamı sağladı. Televizyonun sesi çok yüksek değildi ve konsantrasyonumu bozacak onca şey varken bir kutudan çıkan sesleri sorun edecek değildim.

''Okuyorum.'' dedim elimdeki kitabı göstererek. Son paragrafa kadar okuyordum.

''On dakika boyunca aynı sayfada kaldın. Üniversitelisin sen, bu kadar yavaş okuyor olamazsın.''

''Belki de kelimeler hoşuma gitmiştir ve defalarca okumak istiyorumdur, ha!'' dedim. Ayağımı hareket ettirirken yanlış yerlere temas etmesiyle inlemişti.

''Hassiktir ya, benimde hoşuma giden şeyler var'!'' diyip yüzüne en hin gülümsemesini yerleştirdi.

''Oynama Melih ya!'' dedim yeniden kitabıma dönerken. Ayaklarımı kendime çekmiştim ve artık yüzünü görmüyordum. Gelen hışırtıları kulak ardı edip devam etmeye çalıştım.

''Oynayan ben miyim sence?'' dedi. Sorudan çok cevap cümlesiydi. Battaniyenin göğsüme kadar çekilmesiyle bacaklarım aralanmış ve Melihin başı görünmüştü.

''Freddy Krueger misin sen? Ne bu havalar?''

 Kitabı açık bir şekilde göğsüme yerleştirdim. Melih omuzlarıyla beraber göğsünü de gözler önüne serdi. Üzerindeki tişörtü çıkardığını fark ettim. Bacaklarımı araladığında fark ettiğim şeyle heyecanlandım.

''Çıplaksın.'' dedim utanarak. Sadece tişörtünü değil, bütün kıyafetlerini çıkarmıştı. Kasıklarımı zorlayan uzunluğu fark edilemeyecek gibi değildi. Üzerimizdeki battaniye yüzünden bir şey göremesem de hissediyordum.

Masum: İntikam [BxB]Where stories live. Discover now