KURAL 2: Yılanın Başını Küçükken Ez!

637 50 15
                                    


MEDYA: MELİH EROĞLU

Pazar atıcam diye söz vermiştim.Düzeltmeden atıyorum. Rahatsızlık için şimdiden özür. Neys devamkee..

$$$$$$$$$$$$$$$

Hiç hayatım tam bitti derken yeniden başladığınız oldu mu? Benim oldu. Hayal mi yoksa gerçek mi? Başımdan beri çözmeye çalıştığım tek şey bu. Her ne kadar başta bana hayal gibi gelse de artık biliyordum. Gördüklerim hayal değildi. Tanrı bana ikinci bir şans vermişti. Yaptığım hataları tekrarlamamam gerekiyordu. Ben, Sera veya ailem. İçimizden birinin ölümüne sebep olan o yollardan tekrar yürümeyecektim. Gerekirse kendi yolumu kendim inşa edecektim. Şu an yaptığım gibi.

Mertle aynı yatakta çıplak bir şekilde yatıyor olmam kendi oluşturduğum sarmaşıklarla dolu yolun başlangıcıydı aslında. Mert'i bu işe her ne kadar bulaştırmak istemesem de yaptıkları aklımdan çıkmıyordu. Sanki ruhum yavaş yavaş çekiliyor da bedenim boşlukta sallanıyor gibiydi. Yaklaşan ayak sesleriyle yanımdaki bedene daha çok sokuldum. Karşılığında ondan da büyük bir sarılma aldım. Hala kendine gelmemişti. Bu da benim işime gelirdi. Sonunda odanın kapısı açıldı. Gözlerimi de kapattım. Bir kaç saniye sessizlik oluştu. Acaba geri mi dönmüştü? Melihten bunu beklemiyordum. Etrafa bakmak için gözlerimi açacaktım. Son anda gelen ses, bu fikrimden vazgeçmemi sağladı.

''Ne oluyor lan burada?!''

İşte şimdi başlıyoruz.

Yanımdaki beden benden rahatsız olmuş olacak ki daha çok sarmalandım. Burası sıcak mı oldu ne? Sıcaklığın yerini birden keskin bir soğukluk alınca titredim.

''KALKIN LAN! NE YAPTINIZ SİZ?''

Elimle gözlerimi ovuşturup yeni uyanıyormuş gibi yaptım. Yerde boylu boyunca uzanmış ve şaşkınlıkla saniyede 20 defa göz kırpan Mert'i görmemle gelen kahkaha isteğimi zorla bastırdım. Şu an olmazdı. Oynayabildiğim kadar oynamam lazımdı. Aksi taktirde oyunum başlamadan biterdi.

''Ne oluyor ya?'' dedim uykulu sesimle. Ellerimle gözlerimi ovmayı ihmal etmemiştim. Bakışlarım önce Melihi buldu. Alnının ortasında kocaman damarlar oluşmuştu. Yumruk yaptığı ellerse cabası. Onu daha önce hiç bu kadar sinirli görmemiştim. Yerdeki Merti görmemle yüzüme sahte bir şaşkınlık yerleşti. Gözlerimi açabildiğim kadar açtım. Kabul. Biraz abartmış olabilirdim.

''M-mert?'' dedim. Kekelemek ilk defa bana avantaj sağlıyordu. Onun üzerindeki çıplaklığı es geçip kendi üzerime baktım. Aman tanrım ben neden çıplaktım(!) Yatağın üstündeki pikeyi üst tarafımı da kapatmak için aldım. Melihin gözlerinin üzerimde dolaşmasıyla afallaması benim hayal ürünüm müydü? Zaten sadece bir kaç saniye sürdü.

''Mert! Kardeşim bunu yapmadın değil mi? Yapmadım de!'' Melihin çaresiz çıkan ses tonu planımın başarıyla ilerlediğini gösteriyordu. Mert bana baktı ve kafasını eğdi. Ondaki kafa karışıklığını çok iyi anlıyordum. Ben de zamanında aynı şeyleri yaşamıştım. O kirlenmiş çarşafların arasında uyandığımda ne hissettiysem şu an Mert'inde aynı şeyleri yaşadığına eminim. Mertle birlikte olmamıştık. Böyle görünmesini ben istemiştim. Bunu benden başka bilen de yoktu.

''Melih bak biz-'' Sanki her şeyi açıklamak ister gibi aniden ayağa kalktığımda popoma bir ağrı girmiş gibi inledim. Melihin bakışları iç çamaşırımı buldu. Gözleri şaşkınlıkla açıldı.

''Hem de benim iç çamaşırımla...'' Evet. Onun imzasını taşıyan iç çamaşırı. O sabah üzerimdeki baksır yüzünden hakaret etmişti bana. Çıkarmaya çalışmış, kirli olduğunu ima etmişti. Eeee Melih bey, asıl kirletmek nasıl oluyormuş gör bakalım.

Masum: İntikam [BxB]Où les histoires vivent. Découvrez maintenant