"Yaralanma" part II

36.8K 1.5K 387
                                    

Odama girer girmez yatağımın üzerine bırakılmış olan yeni bir elbiseyle karşılaşmıştım, sonra da Buket Azad'ın gönderdiğini söylemişti. Hiç sorgulamadan giymiştim, Buket arkama geçip fermuarını kapatmıştı. Saçlarımı dümdüz yapmıştı, hafif bir makyajla da mutsuz yüzümü gizlemişti. Çünkü ikimiz de biliyorduk artık Azad'ın bana yaptığı bu demir kafesten kaçış olmadığını. Evlenmiştik, artık nereye gidersem gideyim onunla evliydim, neden bir kez daha boş hayallere kapılarak kaçmaya çalışacaktım? Bu bana ne kazandırabilirdi? Sadece daha fazla acı verirdi böyle bir şey herkese.

"Çok güzel oldun..." demişti Buket dolu gözlerle bana bakarken. Aynaya bir kez olsun dönüp bakmamıştım, normalde hayranlıkla bakacağım bu elbisenin üzerimde olması gram umurumda değildi. Kapı yavaşça tıklatılmış, ardından da aralanmıştı, odaya giren babamdı. Onu görür görmez gözlerim dolmuştu, babam en sevdiğim takım elbisesini giymişti, benim verdiğim karara öyle saygılıydı ki içi kan ağlamasına rağmen beni gördüğünde gülümsemeye çalışmıştı.

"Benim kızım prenses gibi." diye fısıldamıştı babam başını hafifçe yana doğru yatırırken. Annem de hemen onun yanında duruyordu, o da ona hediye edilen elbisesini giymişti, saçlarını yapmıştı. Bu kararı aileme kabul ettiren bendim, mecbur bırakılmıştım ve onları da kabul etmeleri için mecbur bırakmıştım. Beni istemezler, bu evliliği bir şekilde engelleyemediğim için beni artık sevmezler diye deli gibi korkmuştum. Kendimi onlara nasıl anlatırım diye tir tir titremiştim ama babam bana destek olunca annem de kabul etmek zorunda kalmıştı. Hepimiz kabul etmek zorundaydık, Azad bize başka bir çare bırakmamıştı.

***

"Evlilik mi?" diye bağırarak oturduğu yerden kalkmıştı Dilber hanım hiddetle. Yeşil gözleri iri iri açılmıştı, başı dönmüştü. Azad bütün ailenin karşısına geçmiş o kızla evlendiğini söylüyordu.

"Evet, neden bu kadar şaşırdınız?" derken oturduğu yerde rahat bir tavırla arkasına yaslanmıştı Azad. Ailesinin bu nişanı onu geçiştirebilmek için kabul ettiğini biliyordu, ailesi bir şeyi kolayca kabul edebilecek insanlar asla değillerdi. Bu köydeki insanların da, Nida'nın ailesinin de ve kendi ailesinin de tek çaresiz kaldığı durum nikahtı. Nida'yı kaybetmeyi asla göze alamazdı, bu yüzden hiç istemediği şeyleri yapmak zorunda kalmış ve yapmıştı. Nida için daha neler yapardı kendisi bile bilmiyordu.

"Biz nişan için topladık bu insanları oğlum." diyerek araya girmişti halası şaşkınlıkla. Bahçe baştan sonra bir sürü insanla doluydu.

"Nişan ya da nikah ne fark eder?" demişti Azad basit bir konuymuş gibi. Konunun ciddiyetinin kendisi de farkındaydı ama asıl farkında olması gereken o değil, ailesiydi. Nida'yı kimse ondan çekip alamazdı, onu kimse geçiştiremezdi ve şimdi hepsi bunu öğrenmek zorundaydılar.

"Azad, ne dersin sen!" diyerek bağırmıştı Ahmet bey büyük bir öfkeyle.

"Oğlunuz evlendi ama bir hayırlı olsun diyen yok,"  diyerek babasının gözelerine bakmıştı Azad, gözlerini bile kırpmadan Ahmet beye bakıyordu. Herkes anlayacaktı, herkes öğrenecek ve herkes görecekti. Nida'yı ne kadar çok sevdiğini hepsine öğretecekti.

"Böyle bir şeyi kabul edemeyiz biz!" diye bağırıyordu annesi, Azad ona doğru bakarak gülmüştü. Hayatının en mutlu gününde bu saçmalıklarla uğraştığı için etrafı kırıp dökmek geliyordu içinden.

"Kafayı yemişsin sen Azad!" diyerek bağıran bir diğer kişi Berfin olmuştu. Ağlayarak salona dalmıştı, Ömer onu tutmak istese bile Berfin delirmiş gibi Azad'a doğru koşmuş ve yakasına yapışmıştı.

SEVECEKSİN  (Köy serisi I ) TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin