"Darmadağın"

18.1K 1K 215
                                    

Arkadaşlar sorun 3 gündür çözülebilmiş değil maalesef. Ben artık yayınlayıp bırakıyorum, kütüphane kısmına girip sayfayı yenilediğiniz zaman bölüme ulaşabileceksiniz.
Ulaşabilenlere iyi okumalar diliyorum.

Dünden beri belki de 20. kez yayınlıyorum, umarım bu sefer hepinize ulaşır. Lütfen bol bol yorum bırakın, şimdiden teşekkürler.

"Azad bey, geçmiş olsun dilemekten başka elimden bir şey gelmiyor ne yazık ki."  Demişti Doktor, hüzünlü bir şekilde başını yere doğru eğerken. Azad'ın kaşları çatılırken, yüreği endişeyle dolup taşmıştı. Nida'ya bir şey oluyordu ve o buna engel olamıyordu. Küçücük bir alana sıkışıp kalmış gibiydi.

"Ne demek bu?" diyerek doktora doğru bakmıştı Azad. Sesi yüksek çıkmıştı, elinde değildi. Kaşları çatılmıştı, elleri sıkı birer yumruk haline gelmişti. Kötü bir şey duymak üzere olduğunu biliyordu ve bu tarif edilemez bir acıydı. Nida'yla ilgili duyacağı en ufak kötü şey ölümden beterdi. "Karımın nesi var?" diye sormuştu aynı ses tonuyla. Doktor gözlerini yerden alıp karşısında dimdik duran adama bakmıştı. Sesi bu kadar acı doluyken, o nasıl böyle dik duruyordu bilmiyordu ama Azad'ı uzun yıllardır tanıyordu. Onu her zaman o tedavi etmişti, bu eve bir çok kez gelip gitmişti ama Azad'ı yaralandığı zaman bile bu kadar acı içindeyken görmemişti. Şu an ki hali çok farklıydı.

"Eşiniz iyi, birkaç güne kendini toparlar ama..." bir doktorun söyleyebileceği en acı şeydi bu. Sesini kaybetmiş gibi hissetmişti doktor kendini.

"Ne ama, ne?!" diyerek bağırmıştı Azad, daha fazla kendini tutamayarak. Her saniye içine daha da derinden işleyen acımasız bir korku onu boğmaya başlamıştı. Siyah gözleri öfkeyle parlıyordu karşısındaki doktora bakarken.

"Ne yazık ki bir düşük gerçekleşmiş, tahmini 3 haftalık bir bebek." 

Azad afallayarak gözlerini kırpıştırmış, sertçe yutkunmuştu. Bir bebek diyordu karşısındaki adam, bir bebek... Sümeyra'yı kaybettiği gün yaşadığı acının yüz kat daha fazlası birden yüreğine çökmüştü. Nefes alamıyor gibi hissetmişti. O doktorun yüzüne siyah incileriyle bakmaya devam ederken ağzından tek kelime bile çıkmamış ama yumruk olan elini yüreğinin tam üzerine sıkıca bastırmıştı. Tonlarca ağırlık vardı bu derinin altında, tonlarca acı.

Ne olduğunu bile anlayamadan elini sertçe göğsüne vurmuştu, nefesi kesiliyordu.

"Git." Demişti dokta kısa bir bakış atıp arkasına dönerken. Doktor hiçbir şey söylemeden evden uzaklaşmıştı, Azad'ı tanıyordu. Bir şey söylediği zaman yapılması gerektiğini biliyordu.

Azad, elini duvara doğru götürüp destek alırken, birden Nida'nın odasının kapısı aralanmıştı. Koridorda konuşmuşlardı doktorla, Nida baygındı.

Kapıyı aralayan Nida'ydı. Şok olmuş bir halde Azad'a doğru bakıyordu. Mavi gözlerinden nehir gibi yaşlar süzülüyordu, kolundaki serumu çıkarıp atmıştı.

"Bebek?" diye fısıldamıştı, Azad'a doğru bakmaya devam ederken. Azad elini duvardan çekerken, kendi acısını unutarak Nida'nın yaşlı gözlerine bakmıştı. Her şeyi duyduğu belliydi, kaybettiği parçasından haberdardı.

"Ne yaptın sen?"

Nida'nın yüzüne öfkeyle bakarak söylediği bu iki kelime, Azad'ın duyguları talan etmişti. Nida yavaş adımlarla kendisine doğru geliyordu, her adımında gözyaşları daha da artıyordu. Uzun saçları iki yandan dökülmüş, zayıf bedeni halsizlikle zar zor adım atıyordu.

"Ne yaptın sen!" diye bağırmıştı Nida, Azad'a doğru saldırırken. Tüm gücüyle ellerini onun sert göğsüne bastırıp ittirmişti. Azad direnmemişti, savunmamıştı kendini. Bunları yapabilecek gücü bile yok gibiydi. Nida'nın onun ittirmesiyle geriye doğru birkaç adım yalpalamıştı, oysa ki kuş kadar hafif bir dokunuştu ama Nida'nın sözleri, onun o yaralayıcı bakışları yeterince ağır bir darbe vurmuştu.

SEVECEKSİN  (Köy serisi I ) TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin