"Merak"

35.6K 1.8K 388
                                    

Gün doğuyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Gün doğuyordu. Sanki bir gece değil de uzun bir yıl geçirmişim gibi, nihayet gecenin üzerine gün doğuyordu. Güneş henüz aydınlatmıyordu hiçbir yeri ama uzakta bir yerlerde doğduğunu görebiliyordum, gökyüzü artık fazla karanlık değildi ve yıldızlar kaybolmuştu. Yatağımın ucunda oturuyordum ve hemen yanımdaki camdan bahçeye doğru bakıyordum, bahçe kapıda bekleyen adamlar dışında bomboştu Geceden beri bir saniye olsun kapatmamıştım gözlerimi, başımı yastığa koymamıştım. Boş bahçeye bakarken dün gece olanlar canlanıp durmuştu gözlerimin önünde. O uğursuz silah sesi ve Azad'ın annemi korumak için vuruluşu, hiç gitmiyordu korkmayım diye bana göz kırpışı gözlerimin önünden.

"Nida, hadi gel." diyerek uykusunun arasında mırıldanıp diğer tarafa doğru dönmüştü Buket. Gece olan şeylerden sonra ailesine yanımda kalmak istediğini söyleyerek izin almıştı. Bir süre benimle otursa da ben ne onunla konuşmuştum ne de ona bakabilmiştim. Tek yaptığım şey camdan bahçeye doğru bakmaktı. Üzerimde dün giydiğim elbise duruyordu, saçlarım aynı şekilde yapılıydı, makyajım duruyordu. Yavaşça oturduğum yerden kalkıp Buket'in az önce açtığı üzerini kapatmıştım. Sonra tekrar bahçeye bakmıştım. Gökyüzü çok genişti, ama benim yüreğim neden geceden beri yere göğe sığamıyordu? Biri dokunsa ağlayacakmış gibi, boğazım düğüm düğümdü. Gözlerim buğuluydu. İçimde kör, karanlık bir kuyu varmış gibi hissediyordum. Gece bir doktor gelmiş ve iki saat sonra çıkıp gitmişti konaktan, başka gelen giden olmamıştı. Konağın kapısı dışında feci bir izdiham olduğunu biliyordum, bazen gelen sesler kulaklarıma doluyordu. Bütün köy Azad'ın vurulduğunu öğrenmiş olmalıydı ve hepsinin sesi çok öfkeli geliyordu. Hepsi bu aileyi çok benimsemişlerdi, bunu yapan kişiyi bilseler onu parçalayacak gibiydiler.

Sabah ezanı okunmaya başlamıştı, gözlerim uykusuzluk ve yorgunluktan zar zor açık duruyorlardı ama yüreğimin beni uyutmayacağını biliyordum. Ama neden böyleydim? Vurulan benim annem değildi, Azad sayesinde odasında mışıl mışıl uyuyordu annem. Yine de neden sanki bir çölün ortasına düşmüşüm de bir bardak su bulamıyormuşum gibi içim kavruluyordu. Gözlerimi boş bahçeden alıp parmağımdaki alyansa doğru indirmiştim. O an da Azad'ın dün elimi tutan elinin sıcaklığını hissetmiştim avucumda. O sıkı ama nazik tutuşunu anımsamıştım, annemi kurtarıp hiç tereddüt etmeden kendini önüme siper edişini tekrar tekrar hatırlamıştım ve derin bir iç çekmiştim.

Merak ediyordum. Ama kim bu halde olsaydı merak ederdim değil mi? Sonuçta o vurulmuştu ve bu benim annemi korurken olmuş bir şeydi, şimdi nasıl olduğunu merak etmem tuhaf olmazdı, en azından olmaması gerekirdi ben öyle düşünüyordum.

Gözlerimi boş bahçeden alıp Buket'e doğru bakmıştım, uyuyordu. Annem ve babam da bu saatte uyurlardı, yarım saat sonra namaz kılmak için kalkacaklardı. Konakta da hiçbir ışık yanmıyordu, orada da herkes uyuyor olmalıydı. İlerleyip masanın üzerinde duran telefona bakmıştım, Arayıp nasıl olduğunu sorsam tuhaf olur muydu? Belki de bu saatte onu rahatsız ettiğim için bundan hoşlanmazdı. Ani bir kararla odamın kapısını yavaşça aralamış ve anne babamın odasına doğru bakmıştım, onlar da henüz uyuyorlardı. Ne yaptığımın ben bile farkında değildim ama çoktan evden çıkmıştım. Bahçeden konağın kapısına doğru ilerlerken büyük bahçede sadece ben vardım. Siyah elbisemin etekleri geriye doğru sürülürken, uzun saçlarım sabah rüzgarlarıyla geriye doğru uçuşuyordu. Konağa doğru attığım her adımda kalbim sıkışıyordu. Onun nasıl olduğunu görmek istiyordum ama kötüyse eğer diye korkan bir tarafım vardı. Herkes birileri için endişelenebilirdi, değil mi? Sonuçta o benim annemi korurken vurulmuştu ve ben ailemle birlikte evime gitmiştim, onun nasıl olduğunu bilmek istiyordum sadece. Biz de diğer herkes gibi eve çekilmek zorunda kalmıştık çünkü tehlikenin nereden geleceğini ve ne zaman geleceğini bilmiyorduk, benim aklım gitmiş gibiydi ama babam beni tuttuğu gibi eve götürmüştü. Gecenin belli bir saatine kadar yanımda dursalar da sonra yatacağımı söyleyerek anne ve babamı odalarına göndermiştim, Buket de daha fazla dayanamamış ve uyumuştu. Benim istediğim de buydu. İçimdeki tuhaf kargaşayla yalnız kalmak, onun derinine inip çözmek istemiştim ama indikçe daha da derinleşmişti. O kargaşanın bir sonu yoktu, o kargaşa insanı mahvediyordu ve bilinmezliklere sürüklüyordu.

SEVECEKSİN  (Köy serisi I ) TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin