Bölüm 2-Part 2-

42K 2K 157
                                    

MEDYA: Armi





Armi'den

Üç gündür... Tam üç gün oldu. Miray yok. Hazal kendisini odasına kapatmıştı. Böyle bir durumda Miray olsaydı soğukkanlı davranırdı kesinlikle.Bizimde şuan yapmamız gereken şey soğukkanlı olmaktı.

Hazalı o odadan çıkarıp Mirayı bulmak için bir şeyler yapmalıydık.

Ne kadar ağlamamamız gerektiğini bilsemde kendimi tutamıyordum.

Böyle boş boş oturarak bir halt edemezdik.

Hızlı adımlarla Hazallara gittim. Hazalın evi benimle Mirayın evinin arasındaydı.

Bu yüzden sürekli Hazalların evinde buluşurduk.

Elimi kapının ziline götürünce birden durdum. Kapı aralıktı. Kapıyı ittrip içeri girdim. Evden bağırma sesi geliyordu.

Hazalın sesiydi bu. Hızla içeri girdim.

Bİr dakika Hazal babsına mı bağırıyordu.

Şooook!

Tamam Hazalla babası iyi anlaşırdı. Ama Hazal bir kere bile babasına sesini yükseltmemişti. Bir dediğini de ikilettirmezdi.

"Mirayı neden hala bulamadınız.Polissin sen İşini düzgün yap."

"Elimden geleni yapıyorum Hazal zamana ihtiyacımız var."

"Hayır baba elinden gelenden fazlasını yap...Ona birşey olursa seni affetmem baba."

SOnra koşarak odasına gitti. Bende Olduğum yerden çıkıp Okan amcaya selam verdim.

Yüzü kaskatı olmuştu. Tek kelime etmeden Hazalın odasına doğru koştum.

Odasına girdiğimde onu yatağa yüzüstü birşekilde uzanmış görünce iç geçirdim.

"Kalksana burada uzanarak Mirayı bulamayız."

Yatağından doğrulup kırmızı gözlerle bana baktı.

"NApıcaz ki? Napabiliriz Armi babam bile onu bulamıyor."

"Kanka bizim Mirayı bulmaya ihtiyacımız var. O yüzden onu aramalıyız."

Elleriyle gözünü sildi. Gözlerinin yeşili biraz daha ortaya çıkmıştı.

"Ne yapacağız??"

Güzel soru. Bunu daha önce düşünmemiştim.Ben cevap vermeyince gözlerini devirdi.

"Şİmdilik bişey düşünmedim. Ama eve gidip birşeyler düşüneceğim. Senin bu suratını görünce aklıma bişey gelmiyor. Sende burda otur düşünme. Tamam mı? Sonra dersin aman ne yapacaz?"

Hazalı kucakladıktan sonra evden çıktım. Gözlerim hemen yan eve Mİrayın evine takıldı. Belki gelmiştir diyerek eve gittim. Kapılarının önünde durdum ama hiçbir değişiklik yoktu. Ne yanan bir ışık nede bir ses..

Tam eve gidecekken arka bahçeden bir telefon sesi geldi. Akşama doğru olduğu için hava kararıyordu. Ve ben budurumdan dolayı tırsmıştım ama yinede bahçeye doğru yürümeye başladım.

Bir adam bahçede durmuş telefonla konuşuyordu.

"Adam eve uğramadı bir iz yok."

Karşı taraftan cevap gelince "Tamam beklemeye devam edeceğim sen merak etme." dedi.

Adam daha telefonunu kapatmadan ben toz olmuştum.Hızla evime doğru koştum. Eve girince derin bir nefes aldım.

İçimden bir his bu adamın bizi Miraya götüreceğini söylüyordu. Odama koşup çantama bir kaç şey koyup annemden Hazallarda kalmak için izin aldım.

Hazalın odasına girince onu yine yatakta görünce ensesine şaplağı indirdim.

"Yaaa ne yapıyorsun?"

Ona gülümsedim. İneğin trene baktığı gibi bana bakıyordu.

"Mirayı buldum."

Yataktan fırladı

"ne nerde?"

Dolabını açıp siyah pantolan ve kazak çıkarıp ona verdikten sonra ayağa kalktı.

"Nasıl buldun Birşey söylesene."

Ona gördüğüm adamı anlatınca ağzı bir karış açıldı.

"Yani o adamın kaçırdığından emin değilsin."

Haklıydı. Ama denemeden bunu bilemeyiz.

"Evet ama büyük ihtimalle o ve hislerime göre..."

"Hislerimize göre hareket edemeyiz Armi akıllıca davranmalıyız."

Bunu söyleyen Hazal mıydı?

"Bu bir fırsat olabilir Hazal. Denemeliyiz."

Oflayarak ona verdiğim pantolonla kazağı giydi. Bende siyah pantolon ve kazak giydikten sonra saçımı atkuyruğu yaptım.

Hazala döndüğümde üstüne renkli ve paletli bir hırka giydiğini görünce şok oldum.

"Ne yapıyorsun sen O hırka ne?"

"Siyah siyah çok sade oldum. Hem niye sipsiyah oluyoruz."

Lan harbiden üçümüzde normal değildik.

"HAklısın kanka hem o hırkayla daha çabuk yakalanırız ne güzel değil mi?"

Gözlerini devirip hırkayı çıkardı.

"Böyle savunmasız gidemeyiz yanımıza ne aldın?"

Evden getirdiğim çantayı elimle işaret ettim. Eğilip çantayı açınca gözlerini kocaman açtı.

Çantadan bıçağı çıkarıp havaya kaldırdı.

"Meyve bıçağı cidden mi? Bununla mı kendimizi koruyacağız?"

İkinci kez çantaya baktı. Bu seferde getirdiğim tavayı çantadan çıkarıp havaya kaldırdı.

"TAVAAA!!!"

Bunu daha şaşkın bir ifadeyle söylemişti. Kaşlarımı kaldırıp kendimi savunma pozisyonuna geçtim.

"Ne yapsaydım? Bizim ev cephane deposu mu?"

3 TATLI BELA(TAMAMLANDI.)Where stories live. Discover now