Yedi

9.4K 811 210
                                    

Muhtar nikahında muhtemelen aile cüzdanı verilmiyor ama siz oraları veriliyormuş gibi okuyabilirsiniz bence ahjdhdhd

Karşıınızdaaa ; Kanıkara 7:

Her şey o kadar patır kütür oldu ki, şaşırmaya, neler oluyor diye durup düşünmeye bile vakitleri kalmadı. Gazâl ve Fadik, Gazâl'in en yeni elbiselerinden birini Süreyya'ya giydirdiler. Memed de bin zorla gidip üstüne başına güzel, uygun bir şeyler çekti. Sonra muhtar geldi. İkramda bulundular. Sonra imzalar atıldı birer odada. Yan yana bile durmadılar.
Muhtar, Memed'in eline aile cüzdanını verince, aklı başına geldi. Saatlerdir, kendini bile unutmuş, Süreyya'nın verdiği müjdeyi düşünüp duruyordu. Söz bozulmuş diyordu. Söz bozulmuş... Söz bozulmuş... Söz bozulmuş... Masalcı sözlü değil. Seymen'in sözlüsü değil.

Neşelenmişti... Heyecanlanmıştı... Kurumak üzereyken can suyu verilmiş fidan gibi olmuştu Memed...

Sonra, muhtar eline bir şey verdi. Bir aile cüzdanı.

Bir aile cüzdanı!

Memed ile Süreyya'nın evliliklerinin elle tutulurluğu, gözle görülürlüğü.

Memed elindeki cüzdana bakarken,
"Hayırlı olsun oğlum. ALLAH utandırmasın." deyiverdi muhtar. Memed'in masmavi irisleri, hâlâ o cüzdanda.. Memed'in beyaz, büyük, kuvvetli elleri, hâlâ o cüzdanda... Memed, kendini zorlayarak kıpırdattı dudaklarını ve ciddiyetle;

"Amin, muhtar ağa..." diyebildi.

Süreyya onun çift nikahlı karısıydı artık. Yıldız gibi parlayan, uçurum gibi bakan, her sözü bir ok olup Memed'in aklına saplanan kalan... Süreyya. Süreyya Balamir idi artık... Ama bir haftalığına... Ama biraz daha fazla... O, Memed'in soy adını almıştı. Süreyya Balamir. Memed Balamir'in, çift nikahlı karısı.

Koca Memed'in içi titredi. Ürperdi durduğu yerde. Evliydi. ALLAH affetsin... Sahteden evlenmek dahi bir adamı bu hale koyuyorsa, gerçekten evlenmek nasıl olurdu acaba?! Bir karısı vardı Memed'in. Ona ait olan, ve ona ait olduğu. Herkes böyle biliyordu en azından. Bir karısı vardı. Bir dünyalığı... Bir ömürlüğü... Evlilik buydu.

Muhtarı yolculadılar. Sonra Memed, bir göz işaretiyle Mustafa'yı yanına çağırdı.. Aile cüzdanını ona verdi. Ve,

"Al," dedi, "yengene götür."

Süreyya dememiş, o kız dememiş, 'yengen' demişti Mustafa'ya. Çocuk ta, Memed'in kendisi de şaşıp kaldılar bu lafa. Ama üstünde duramadılar pek fazla. Memed, Masalcı'nın bozulan sözünü düşünmek istedi. Düşünüp biraz daha mutlu olmak. Ama o aile cüzdanını eline aldığından beri o kadar garip bir haleti ruhiye içerisindeydi ki... Masalcı'nın mutluluğuna geri dönemedi. Ne tuhaf işti... Ne sıkıntılı ikilem! Sanki darağacı pazarındaydı Memed. Darağacı seçip beğeniyordu ölmeye. Öyle tuhaf... Öyle can yakıcı.

Masalcı hür... Süreyya da öyle. Ama Masalcı uzaklarda... Süreyya ise içeride. Ve elinde, Memed'in karısı oluşunun resmiyeti. Ve adının önünde, artık Memed'in soyadı. Balamir... Süreyya Balamir.

Mustafa gidip, kapıdan aile cüzdanını Gazâl'e verdi. Gazâl ise tazecik yengesine.

"Besmele çek," dedi verirken. Süreyya çekti. İnce, uzun, küçük ve narin parmaklarının arasına aldı aile cüzdanını.

O Memed gibi uzun uzadıya düşünüp hissedemedi bu elindeki hakkında. Aklı da, gönlü de bambaşka bir yerdeydi. Kafası uğulduyor, beyni yanıyordu.

Diğer yandan, öteki odada Memed, Aldemir'in ciddi ciddi söylediklerine karşı durdu öylece.

"Haydi.. Bize geçelim..." diyordu eniştesi. "Karın erimesini beklemek gerek Gürpınar'a çıkman için... Yoksa gelinimizi yengenle, emmioğlunla da tanıştırman icap ederdi ama... Ee. Biz de senin bana ocağın sayıldığımıza göre bu görev bize düşüyor."

KanıkaraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin