On Beş

8.2K 819 297
                                    

Selamlar!

Bu bölümü yazarken tıpkı Memed ve Süreyya gibi kalbim sancılandı, boğazım acıdı, nabzım hızlandı. Ne şaşırtıcı! Galiba ben de Kanıkara'dan biri oluyorum :)  sizin de beğendiğiniz yerleri, olaylarla ilgili görüşlerinizi çok merak ederim paylaşırsanız da çok sevinirim :)

Evet efendim karşınızdaaa:

KANIKARA 15



Birkaç dakika oldu olmadı. Halbuki yüzlerce asır orada kalmış gibiydi. Beyni uyuşuyor, vücudundaki her zerresi diken olmuş canına batıyordu. Memed yavaş yavaş başını gömdüğü yorgandan kaldırdı. Burnunda Süreyya'nın çiçek kokusu... Ama Memed onu doyasıya ciğerlerine alamadı. Gözleri kıpkırmızıydı. Kendini durduramadan kasılıp duruyordu.

Süreyya, Masalcı'ydı.

Masalcı, Süreyya!

Yavaşça doğruldu, dizlerinin üzerinde hareket ederek geri çekildi, yere, tahta döşemenin üzerine oturdu bu sefer. Ellerine baktı. Sonra yorganın üzerindeki deftere ve mektuba. Ahırdan çıkar çıkmaz ellerini kürünün soğuk suyunda yıkamıştı. Sonra saman almaya gitmişti. Sonra Gökkuş'u duymuştu. Buraya gelmişti. Süreyya'nın defteri ıslaktı. Süreyya o izleri görecek miydi? Defteri eline alana kadar kuruyacak mıydı? Bu, Memed'in düşündüklerinin ve yüreğinde duyduklarının yanında devede kulak bir mevzu idi. Ama Memed buna takıldı. Çünkü diğerlerini düşünüp duyarsa, Memed çıldıracaktı...

Süreyya Masalcı'ydı!

Uyuşan zihni canlanmaya başladığında Memed içinden kendi kendine ağız dolusu hakaret etti. Sonra bir sürü tövbe. Sonra öfke krizi.. Memed, kendi kendini tıpkı elini parçaladığı gece gibi parça parça yapmak, tuzla buz etmek istedi.

Süreyya Masalcı'ydı!

Masalcı yanı başındaydı. Memed onu tanıyamamıştı...

Sevdalandığı kızın, özüyle sözüyle, yüzüyle sesiyle sevdalandığı kızın Masalcı olduğunu anlayamamıştı!

Utançtan yerin dibine girecekti. Kulaklarını kapadı. Kulaklarında sesler.. Gözlerinde görüntüler vardı şimdi. Tüm taşlar birleşiyordu. Şimdi, şu an, daha yeni! Nasıl bu kadar gecikirdi Süreyya'ya... Memed kızıl yalımlarda yanıyordu.

Seymen'in sesi kulaklarında, kumral yüzü gözünün önündeydi şimdi. Ona mektupları uzatıyordu. Sonra Seymen, Süreyya'yı almaya geliyordu. O anki bakışları.. Aralarındaki o garip, ikili dil.. Hani Memed'in anlayamadığı.. Hani.. Hani kıskançlıktan kıvrandığı! Evet.. Memed hissetmiş gibi Süreyya'yı Seymen'den kıskanmıştı. Ah.. Doğru. Doğru Seymen, Süreyya'nın sözlüsüydü. Tüyleri diken diken oldu Memed'in.

Sonra ezberlerindeki mektupları, masalları bir bir kafasından tekrar etmeye başladı. Evet... İnsanın konuştuğu dille yazdığı dil bir olmazdı.. Ama o masallar Süreyya'ya aitti. O masallardaki kadın kahramanlar hep direnirdi. Süreyya gibi... O masallarda birileri birilerine kıyar, bazıları da yardım ederdi. Süreyya'ya kıyanlar gibi, ve de Seymen gibi...

Gökkuş. Gökkuşlu kısmı fısıldayarak tekrar etti Memed.

Süreyya Masalcı'ydı.

Nasıl anlamamıştı?!

Ona sorduğu zaman çay bardağını devirdiğini hatırladı. O şangırtı dünyanın en kuvvetli sesiymiş gibi kulaklarını tırmaladı. O şaşkınlık.. O kelimelerini seçe seçe kullanma.. Sonra sen nereden tanıyorsun, sen onu tanıyor olamazsın diye soruşu.. Israrı.. Mektupları eline aldığında donup kalması.. Gidiyorum diyerek kapıya koşması!

KanıkaraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin