Yirmi Dört

9.4K 736 335
                                    


Selamlar, Hayırlı Ramazanlar 🌺

Müthiş uzunlukta bir bölümle geldim. Acaba nasıl yorumlar gelir, çok heyecanlıyımm..

Hee bu arada bugün dönemin ilk stajına gideceğim inşaAllah. İsterseniz bana dua edebiliyormuşsunuzz :)

KARŞINIZDA:

KANIKARA 24

Gün doğalı biraz olmuştu. Memed, uyandıktan sonra biraz oyalanıp ardından sobalı odaya girdiğinde, Mustafa'yı elindeki ince çubukla sobayı karıştırır gördü. Uşak belli ki uyanıp buraya geldiği vakit sıcaklığı fark etmiş, sobanın içindeki közleri görünce de şaşırmıştı. Havalar epey sıcaktı, bu mevsimde hele hele Balamirlerin evinde soba mutfaktan gayrı yerde yakılmazdı.

Amma Mustafa bilmiyordu ki Memed dün gece hem aşktan, hem sudan sırılsıklam ola ola gelmiş de hastalanmamak için sobayı yakmıştı. Aslında biraz da küldürtü çıkarmıştı kütük atarken ya, deli oğlan, uykusu demir gibi ağırdır. Duymamış olacaktı.

Mustafa'nın mavi gözleri abisini gördü, hürmetle durdu. Memed şöyle bir etrafı kolaçan edip sordu,
"Uyanmadı mı paşamız daha?"

"Uyanmadı."  dedi Mustafa. Memed usulca dişini gıcırdattı. "Sen sobayı niye yaksın dün gece? Sıcak artık havalar."

Göz göze geldiler tekrar. Memed, alay dolu bir öfkeyle kollarını açıp konuşmaya başladığında, dün geceki an, Aldemir’in o sırıtışları tekrar gözünün önüne geliyor ve avuçları tam anlamıyla kaşınıyordu.
"Hiç, hiç oğlum, hiç Mustafa'm..."  dedi, "Niye yakacam... Senin o pek sevdiğin enişteciğin var ya, başımdan aşağı bir külek su döktü de, damat olamadan zatürre olmayayım diye geldim bahar ayında soba yaktım."

Mustafa'nın ağabeyi gibi masmavi gözleri büyümüştü.
"Ne etti ne etti?"

Yarım yamalak gülüyordu çocuk. Büyüdükçe epey de yakışıklı oluyordu. Beni geçecek adı batmayası diye düşündü Memed, ardından sıkıca kardeşinin omzunu tuttu:
"Mustafa senden mi çıkarayım hıncımı aslanım?"

Mustafa bu kez başka bir soru sordu:
"Oraya mı gittin sen dün gece?"

Memed duraksadı. Kardeşinin gözlerinde sinsi, eğlendiği bariz olan pırıltılılar yanıp sönüyordu. Mustafa'nın bir, 'iyi ki bi nikahınız kıyıldı, bi gece bari duramadın soluğu yenge hanımın yanında aldın' demediği kalmıştı. Sırıtan ağzını toplayacak oluyor, toplayamıyordu. Memed bir an utanacakmış gibi hissetti ama, sonra boş verdi gitti.
"Saa ne?"  diye sordu tersler gibi.

Elini çocuğun omuzundan alıp yere, minderin üzerine otururken, Mustafa hafif hafif sakal çıkmaya başlamış çenesini ovalayarak, bu yolla da gülmesini gizlediğini sanarak,
"Hıı.. Baa ne, baa ne de..."  dedi, ardından elbette ki lafını da esirgemedi: "Eniştem kız tarafı oldu artık. Vakti zamanında çektirdiklerinin intikamını almış."

Memed birden kaşlarını çattı. Bu çocuktaki bu enişte sevgisi oldum olası ifrit ediyordu onu. Bununla birlikte hoşuna da gidiyordu. Aldemir onların üçüncü kardeşi gibiydi, zamanında Memed askerdeyken gözünü kırpmamış Mustafa'ya sahip çıkmıştı, falandı filandı ama yine de Mustafa, onu abisi kadar sevemezdi!

"Mustafa, ne diyon la sen?"  dedi etrafında çocuğun üstüne atmaya bir şey ararken. "Hak etti de ettim. Hemi de sen kimin tarafındasın? Senin ağam benim ben. Hergele!" Mustafa, ağzına hayali bir fermuar çekti, ardından komutanından emir alan bir asker gibi abisine selam çaktı. Arkasını döndü ama hâlâ gülmeye devam ediyordu. Memed kendi de sırıtsa da yine azarından eksik kalmadı. " Mustafaaa.. Gülme! Edepsiz."  birden doğrulup üstüne oturduğu minderi kardeşine doğru fırlattı. "Gülme lan!"

KanıkaraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin