Yirmi Üç

7.2K 760 287
                                    

Selamlaaarr.

Kanıkara'nın yeni kapağı nasıl hoşş değil mii? İnce düşünceli wcerrahlila  yapmışş ben de hemen kapak yapayım dedim :) 💖

Bölümümüz kendisine ithaf olunur tekrardan teşekkürler!

Karşıınızdaaa

KANIKARA 23

Halil kapıyı usulca kapatıp, şaşkın şaşkın kızın karşısında durdu. Nasıl işti bu, gecenin bu vaktinde bu gencecik sesli kızın kapıda ne işi vardı? ALLAH'tan yalnız değildi. Neydi, kimin nesiydi? Eliyle kenarı gösterdi. Evden biraz gerilediler. Sonra kız,

"Sen az geride bekle gardaşım,"  dedi genç oğlana. Oğlan biraz, yani konuştuklarını duyamayacak kadar geriledi, kız da yüzünü açıp Halil’in karşısında dikildi.

Mavi gözler, ak bir beniz. Halil görür görmez kaşlarını çattı. Ben seni bir yerden tanıyorum, diye geçirdi içinden, bir iki saniye sonra da çıkardı ve elinde olmayarak yaygarayı bastı:
"Sen..!"

Genç kız tebessüm etti.
"Ben ya, ben. Tanıdın mı beni enişte?"

Enişte. Halil’in kanında birkaç maytap patladı. Enişte. Bu kızı Tecir Kenan'ın evinde görmüştü. Gerçi Alçin'e hiç benzemiyordu ama benzi onun gibi ak, gözü onun gibi maviydi. Bir de üstüne üstlük enişte demişti! Gidinin kızı... Sevdiğinin akrabasıydı işte.

İyi de, bu gece, burada, ne alaka?!

"Tanıdım."  dedi, ne olursa olsun şu an hassas bir andı ve ciddiyeti elden bırakmamak lazımdı. "Amma kimsin bilmem."

Kız biraz durdu, anlaşılan o ki karşısındaki adamı ölçüp tartıyordu. Halil onu tanımıştı, Tecir Kenan'ın evinde gördüğünü hatırlamıştı. Az çok Alçin'e akraba olduğunu da çıkarmış olmalıydı. Buna rağmen tedbiri, ciddiyeti, hele hele adabı asla elden bırakmıyordu. Deli dedikleri, kardaş katili dedikleri adama bak diye geçirdi içinden Billur. Ulan Tecir Kenan, dayım olmasan sana iki çift lafım vardı ya, neyse...
Sonra devam etti Billur çünkü vakti dardı ve bu giriştiği iş pek tehlikeliydi:
"Billur'um enişte. Alçin'in hala kızı Billur."

Alçin ismini duyunca, genç adamın hepten eli ayağı boşaldı. Yutkunmak istedi, boğazına acı bir şey takıldı, yutkunamadı. Solumak istedi, ciğeri kasıldı, soluyamadı. Bir an her şey işlevini yitirdi Halil’de, sonra yavaşça yerine geldi. Bu kız, burada... Alçin'in babasının ona bağıra bağıra kardaş katili dediği günün gecesinde... Karşısında, Alçin diyordu.

Ne haber getirdin bana Billur, dedi içinden.

Dışındansa, kendini olabildiğince sakin göstermeye çalışarak, gözleri karanlık gecede, uzaklara doğru çivi gibi yükselen dağlarda... Sordu:
"Gecenin bu vaktinde.. Te oradan buraya.. Neye geldin Billur?"

Kız başını yere eğip güldü,
"Te nereden buraya? Tepeköy'den mi?"

"Tepeköy'den."

Birbirlerine artık pek bakmıyorlardı. Fakat kız öyle bir şeyler şakıdı ki Halil kaşlarını çatıp suratına odaklanmasını engelleyemedi, sonrasında hemen gözünü çekse de:
"Ne Tepeköy'ü enişte? Biz başka şehirde otururuz. Te oradan buraya geldim." Billur, Halil’in şaşkın bakışını yakalayınca sordu: "Ne? Alçin benim canım. Onun için her şeyi yaparım."  kısaca ekledi:  "Günahtan başka...

Billur Alçin ile her şeyi konuşmuştu. Halini görmüştü. Billur Alçin'in sırrının, senelerdir süren sevdasının, nasibinin onu bulmasının şahidiydi.  Bugün Alçin'i öyle donuk, ağlamaya bile takat yetiremez bir şekilde, kolu kanadı kırık görmek Billur'un o kadar ağırına gitmişti ki daha fazla dayanamamıştı. Hızlı fakat işler bir plan kurmuşlardı. Alçin başta direnmiş, nasıl olur demişti. Sonra kendi kendine düşünmüş ve kesin karara varmıştı.

KanıkaraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin