3.2

974 148 29
                                    

Konu sen olunca kendime pekte güvenmiyorum
Geri dönmene izin veriyor, affediyor ve unutuyorum
Ama sonra yaralanıyorum
Sadece kendimi suçluyorum
Sanki her şey benim suçummuş gibi, işe yaramaz olduğumu düşünüyorum
Kendinin bile inanmadığı bahaneler uyduruyorsun

Birkaç kez okuyorum Minho Hyungun mesajını. Neden bir anda uyuyup uyumadığımla ilgileniyor. Bir yanım cevap vermek isterken diğer bir yanım ise hiç istemiyor.

"Evet." Yazıyorum uzun düşüncelere daldıktan sonra. Bilmiyorum bana nasıl cevap verecek, kalbimi yine kıracağından korkuyorum.

"Uyku düzenin kötüleşmeye başladı."

Neden bunu umursuyor? Onu unutmaya başladıktan sonra her şey, yaptığı her hareket bana tam tersini yaptırmaya çalışıyor sanki.

"Sorun yok. Düzeltebilirim."

"Sınavların başlayacak o zamana kadar düzeltsen iyi olur, yani senin için?"

Nefesimi veriyorum sıkıntı ile. Bunu gerçekten söylemek zorunda mı? Neden? Neden?

"Hyung uyuyacağım iyi geceler!" Bunun onu susturmasını umuyorum. Ne olursun, yazma artık bana, konuşmayalım, paramparça oluyorum diyemiyorum çünkü.

"Bulut'a gel sana bir şey vereceğim."

Bulut, bizim eskiden beraber vakit geçirdiğimiz, çatı katının ismi. Hatırlamasına şaşırıyorum. Ben tam 'hayır' yazacakken bir anda tekrar bir bildirim geliyor Minho Hyung'dan.

"Hayır deme. Öyle bir hakkın yok. Gel. Lütfen."

Yataktan kalkarak gidiyorum. Üstümde şort ve 91days tişörtü var. Seungmin ile konuştuktan sonra üstüme geçirdiğim tişört. Onun bana hediye ettiği tişört. Kapıyı açıp, merdivenlerden yavaş yavaş çıkıyorum. Ulaşıyorum 'bulut' adlı yere.

"Hyung ne vereceksen ver, uykum var, uyumak istiyorum." Diyorum kapıdan içeri girerken.

Gözlerim gözleriyle buluşuyor. Gözlerimi kaçırmıyorum bu sefer. Gözlerine doğrudan korkusuzca bakıyorum. Sinirliyim biraz, üzgünüm, Seungmin ile aralarında ne geçtiğini öğrenmek istiyorum içten içe. Hakkım varmış gibi göğsüm kabarık.

Gözlerim elindeki kutuya takılıyor.

"O ne Hyung?"

"Bu senin."

O kutunun içinden benim zamanında düşürdüğümü farketmediğim ama sonradan delilerle aradığım bilekliğim çıkıyor. Kaç aydır bileğimde olmayan bilekliğim. Gözlerim buğulu.
Görüşüm gidiyor yavaş yavaş.

"Hyung...Teşekkür ederim."

"Sorun değil. Biliyor musun aynısından benim de vardı, onu da buldum. Bak!" Diyerek bileğini gösteriyor. Gözyaşlarım düşmeye başlıyor o sıra işte. İstemiyorum. Böyle olmak istemiyorum. Onu düşünmek. Başka birini seven bir insanı düşünmek istemiyorum. Acı çekmek istemiyorum. Cehennemde yaşamak istemiyorum.

"Güzelmiş hyung." Ağlayarak söylediğim sözlerle birlikte bilekliği alıp arkamı dönüp koşmaya başlıyorum. Odama gitmek, kafa dinlemek istiyorum. Seungmini aramak onunla konuşmak istiyorum. Ona sarılmak istiyorum. Onunla beraber iyileşmek istiyorum.

"JİSUNG!" Bağırıyor arkamdan.

"HYUNG YAPMA, GELME İŞTE. ARKAMDAN GELME. BAĞIRMA. BENİ ÇAĞIRMA. CANIM YANIYOR. SENİ ANLAMIYORUM. SENİ ÇÖZEMİYORUM."

Uzun zamandır demek istediklerimi bir anda döküyorum ona karşı. Pişman olacağımı bile bile, yanacağımı bile bile diyorum.

"Jİ- JİSUNG N-NE diyorsun böyle."

Anlamamazlıktan mı geliyor, ne yapıyorsun çözemiyorum. Bıkıyorum artık. Nefret ediyorum. Eski onu alttan alan Jisungu yok etmek istiyorum, değişmekten korktuğumu bile bile korkularımın üstüne gitmek istiyorum.

"Ne dediysem o. Hyung yalnız kalmaya ihtiyacım var. Lütfen beni rahat bırak."

İçimden, seni sevmeyi bırakacağım hyung ne olursa olsun neye sebep olursa olsun, diyerek odama bir hışımla koşuyorum. Artan anksiyetem ve bozulan nefes alış verişim ile arkama bakmayarak.

Ve ben o geceden sonra eski Jisungu, herkese iyi davranan, kimseyi üzmemek için yalan söyleyen, şekilden şekile giren Jisungu öldürüyorum.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Alaina Castillo- i don't think i love you anymore

[selam,nasılsınız? su içmeyi unutmayın. sizi seviyorum. dikkat edin kendinize. umarım beğenirsiniz bu bölümü. yorumlarınızı bekliyor olacağım. 💌 ]

iktsuarpok : minsungWhere stories live. Discover now