4.8

534 79 40
                                    

Hyunjin o gece geliyor. Sonunda geliyor bana. Yanıma. Koşarak aşağı iniyorum, mesajını görmemle.

Saat gece bire geliyor. Neredeyse bir buçuk olacak. Zemin kata gelmeden adımlarımı biraz daha sessizleştiriyorum. Minho hyung ve mavinin uyanmasını istemiyorum. Odalarının önünden geçerken ek çaba sarfediyorum.

Kapıya ulaşıyorum sonra.
"Hoşgeldin." Suratımda kocaman bir gülüş var. Hyunjin de bana gülüşünü hediye ediyor. Sarılıyorum. Portakal kokusunu içime çekiyorum.
"Hoşbuldum bitanem."

"Seni çok özledim." Hyunjin iyice sarıyor kollarını bana. Biraz daha sıkarsa nefes almakta zorlanmaya başlayacağımı hissediyorum.
"Ben de seni çok özledim. Kocaman hem de."
Dudaklarına buseler bırakıyorum. Ayrılıyoruz daha sonra. Odama götürmek için onu ben önden gidiyorum, o ise beni takip ediyor. Birinci kata çıkıyoruz ilk.

Fısıldayarak konuşmak zorundayız.
"Burası, Minho hyungun ve mavinin odası. Ayrı kalmıyorlar sanırım, bilmiyorum ama şu ikisi."

Hyunjin bakışlarını odaların kapılarına çeviriyor. Sonra bana bakıyor kaşlarını çatarak.
"Jisung, odanın üstünde senin adın yazıyor."
Biliyorum. Yazıyor fakat ben orada artık kalmıyorum, Hyunjine de bunu söylemek için ağzımı açtığımda, mavinin odasının kapısı açılıveriyor.

"Jis- hey bu Hyunjin mi?" diyor kapıdan çıkan kişi. Bu kişi Minho hyung. Uykulu gözüküyor. Üstünde de bir tişört yok. Şortla duruyor.
"Uhm hyung evet, neyse iyi geceler. Biz yatsak iyi olur."

Hyunjin şaşkın fakat bir yandan da bunları beklemiş gibi dikiliyor arkamda. Ellerini belime sarıyor, Minho hyung da bunu farkediyor. Fark ettiği anda, "Hyunjine benim odamı verebilirsin. Orada kalsın."  diyor gözlerini ovuşturup.
Ben Hyunjinin benimle kalmasını istediğim için buna karşıyım. "Yok, teşekkür ederim hyung ama o benimle kalacak." Kaşları çatılıyor.
"Pekala. Ses yapmayın." Banyoya doğru adımlıyor. Arkasından da o kapıdan çıktıktan sonra mavi beliriyor. "Oh, sevgilini getirmişsin."
Maviliye bir türlü ısınamıyorum. İyi biri olmasına rağmen ki büyük ihtimalle pek değil, ben ısınmak hiç istemiyorum. "Hm." diyip odama çıkıyoruz.

Hyunjin odamdan içeri girdiği an odamı övmeye ve odamın ne kadar güzel olduğundan bahsediyor. "Burası çok güzel." O kelimelerini söylerken o kadar güzel gözüküyor ki anlatamıyorum bile kendime. "Hm. Hadi gel. Sana pijama çıkartmıştım."

Pijamaları giydikten sonra, yatağa giriyoruz.
Ona sarılıyorum sımsıkı.
"Biliyor musun Minho hyung gelmemeni söyledi." Dudağıma öpücük kondurup geri çekiliyor. "Öyle mi dedi? Bu kadar kötü biri olacağını düşünmezdim." Kafamı göğsüne koyuyorum. "Ben de. Son zamanlarda aslında bazen iyi de davranmıştı." Ellerini saçlarımda hissediyorum.

"Hm, ama pek de iyi değildi. Rol yaptığı çok belli oluyordu, sen pek anlamadın bence."

"Ha bana salak mı diyorsun sen?" Gülüyorum ona doğru.
"Yo, ben öyle bir şey der miyim bitanem?"
Saçlarımı karıştırıyor.
"Dersin dersin, ya bı- ya bıraksana saçlarımı karıştırma, bozulacak." Fakat devam ediyor yapmaya.
"Ne bozulacak? Yarın zaten uyandığında bozulacak ki?"
"Olsun ben güzel uyumak istiyorum."
Gülüyor yine. Kıkırdamalarımız karışıyor birbirine.

"Hyunjin, yarın günlüğümü yakalım mı?"

"Hm? Aniden? Neden?"

"Bilmem. Artık bende olmasını istemiyorum. Yarın sabah erkenden kalkıp yaksak, veya çöpe atsak ama dur çöpe atamayız biri okuyabilir."

"Pekala, pekala. Yakalım o halde."
Kıkırdıyorum. Aslında endişeliyim, ona belli etmemeye çalışıyorum.
"Hyunjin, eve gidince, biz yani başka yere taşınabilir miyiz? Nasıl olsa üniversite sınavına çok yok, ondan sonra yani tanışamaz mıyız?"

iktsuarpok : minsungWhere stories live. Discover now