4.2

639 100 47
                                    

Portakal kokusuyla mest olarak uyanıyorum. Her taraf buram buram portakal kokuyor. Hyunjin sayesinde. Yastığım, yatağım, odam. O kadar güzel kokuyorki, kendimi cennetteymiş gibi hissediyorum. Yanımda uyuyan Hyunjine baktıktan sonra yataktan kalkıp mutfağa doğru adımlarımı atıyorum. Evde kimse olmuyor. Bir ses duymuyorum. Minho hyung olsa bile odasından çıkmadığını biliyorum. Salonda oturmayı sevmeyen biri.

Bardağa su doldurup, içiyorum. Hastaneye gideceğim için gerginim fakat boğazımın ve başımın ağrısını çekemiyorum. Tekrardan yukarı doğru adımlarımı çevirip odaya gidiyorum. Hyunjinin alnına bir öpücük bırakıyorum. Saçlarını okşuyor, seviyorum. Kokusunu iyice içime çekiyorum. Daha sonrasında ise yanına bir not bırakarak ayrılıyorum evden. Benim büyük ihtimalle hastaneye gideceğimi biliyor.

Hastaneye vardığımda ise direkt acile geçip muayene oluyorum. İlaçlar yazılıyor bir takım ilaçlar. İlaç içmeyi küçüklüğümden beridir sevmediğimi hatırlıyorum bir anda. Daha sonrasında ise kantine gidip kuruyan boğazım için su almaya gittiğimde ise koridorda birini farkediyorum . Mavi saçlı birini. Biraz daha yakına gidip suratına baktığımda ise çilleri olduğunu görüyorum. O beni farketmiyor. Bu iyi bir şey. Kafasını çevirecekken ben hemen kafamı çeviriyorum.

Neden hastanede karşılaşmak zorundayım ki?

Biraz daha dikildikten sonra tam gidecekken mavi saçlının yanında Minho hyung beliriyor. Anlam veremiyorum. İçimden, "Bu sevgilisi demek. Bana var da diyemem yok da diyemem dediği kişi sanırım üstelik beni tehdit eden kişi de bu mavi saçlı olmalı." Tekrardan üstümde bakış hissetmediğim farkettiğimde o tarafa bakıyorum. Mavi saçlı beni yine farketmiyor, gözleri sadece Minho hyung'a kenetli bir şekilde. Öyle bir bakıyorki, bir zamanlar benim hyung'a baktığım gibi bakıyor. Evet, geçmiş yıllarda benim hyung'a baktığım gibi. Şimdi ben başkasına atıyorum o bakışları, o başkası da bana atıyor.

Aklıma mavi saçlı hyunga bakınca bir sürü onuncu sınıftayken ve onbirinci sınıftayken yaşadığım olaylar ve bir takım yaşattığım şeyler geliyor.

Birincisi, ben Seungminin bana olan sevgisini görememiş, onun yardım çığlıklarını duyamamıştım. Bunu çok net hatırlıyorum.

Seungminin hala geri gelmemesine kendimi sebep gösteriyorum yine.

İkincisi ise Minho hyungu sevdiğim halde onun bana yaptıkları için kendime zarar verdiğimi.

Kendi içimde konuşmaya devam ediyorum. Hala köşede onları izlerken.

Dünyanın en iyisi olmasam bile çabalıyorum en azından. Hyunjin var. O var. Yalnız değilim. Belki Seungmin de gelir. diye düşünüyorum.

Mavi saçlıya o kadar dalıyorum ki çillerinin birkaçını yıldız gibi olduğunu, bir tanesinin kalpli olduğunu farkediyorum.

Minho hyung gerçekten güzel birini seviyor. diye düşünüyorum.

Benim gibi olmayan birini sevdiği için mutlu oluyorum, mutlu olsun ve ben de olayım istiyorum. Kırmayalım birbirimizi artık istiyorum.

Son kez gözlerimi ayakkabılarımı çevirip mavi saçlıya baktıktan sonra dönüyorum eve. Dönmeden önce, mavi saçlıya baktığım anda ise o Minho hyungu yanağından öpüyor. Bunu görüyorum, hem de çok iyi bir şekilde. Suratımda masum bir gülüş oluyor.

Minho hyung o kadar da yalnız biri değil artık.
Minho hyung birini seviyor, hem de çok güzel bir şekilde. O mutlu gibi gözüküyor.

O mavi saçlı birine sahip, ben ise sanata sahibim.

İçimde bir yerlerde uzun bir süre, o çocuğun, mavi saçlının da sanata benzediğini bir türlü kabul edemiyorum.

O gece, hastane gecesinden sonra eve gittiğime kendime zarar veriyorum. Bunu neden yapıyorum bilmiyorum. Belki de biliyorum ama kendime itiraf edemiyorum.

Sebebini ise aylar sonra fark ediyorum. Sebebi Minho hyungun bana temastan nefret ettiğini söyleyip o çocuğun yanağını ölmesine izin vermesi ve buna karşılık onunda öpüp koklaması.

Ve ben o kadar kötü biriyim ki, bunu düşünüyorum, buna üzülüyorum, bunun için kendime zarar veriyorum. O kadar kötü biriyim ki Minho hyung veya okuldaki diğer çocuklar bana sevgi vermemekte o kadar haklı diye düşünüyorum.

Hyunjini çok seviyorum ama Minho hyungun bana bıraktığı travmaları unutamıyorum.

----

Hyun bana o geceden sonra daha çok yanımda duruyor, fiziksel ve mental anlamda. Beni tehdit edenin mavi saçlı olduğunu söylüyorum yine ona, konuşuyoruz, o hastane gününü anlatıyorum. Bana, "Kendine zarar verdiğin için sana kızmıyorum, kızdığım nokta sana bunları hissettirmeleri. Hissettiğin üzüntü ve kırgınlık o kadar fazla ki Jisung ben bazen...üzülüyorum. Sana yardım edememekten çok korkuyorum. Gidersin diye çok korkuyorum. Beni anlıyor musun?" Ağlıyor. Hyunjin ağlıyor. Konuşamıyorum uzun bir süre. Sadece gözlerine bakıyorum. "Hyunjin, üzgünüm sürekli aynı konuları konuştuğum için ama iyiyim gerçekten."

"Biliyorum Ji, endişelenme. Her aşamanda burada olacağım, sen gitmediğin sürece gitmeyeceğim tamam mı? Bir de konuş. Atlatamadığını biliyorum ve Minho ile ilgili çoğu şeyi bana anlatmadığını...sorun değil. Kendine anlattığın zaman, sindirdiğin zaman bana anlayacağını biliyorum seni zorlamayacağım."

Sarılıyorum ona, acıyan kollarıma rağmen, sımsıkı sarıyorum. Ben Hyunjinle mutluyum, onu kırsam da o da beni kırsa da mutluyum. Çünkü Hyunjine, ona göre elbette birbirimizi kırmamız gerek, baharın gelmesi kışı göze almak demek, bu yüzden biz yavaş yavaş iyileşiyoruz, aceleye gerek yok.

Uyuyoruz. Birlikte. Sabah, başımıza ne geleceğini bilmeden uyuyoruz. Umursamazcasına.







[Herkese merhaba? Nasılsınız? Yemek yediniz mi? Su içiyor musunuz? Umarım yapıyorsunuzdur. Bu bölümü yazarken çok düşündüm ama olmuştur umarım diyip yayınladım. Bahar geldi, bahar ayı geldi, geliyor. Baharda görüştük diyebilir miyiz? Diyebiliriz sanırım. Bu bölümde birkaç bakış açı yazdım. Sanırım bir 3 veya 4 bölüme hikayeyi bitirmeyi ve noktalamayı düşünüyorum. Belki bazılarınız için istediği olmadı, bunun için üzgünüm. Bazen hayatta bazı şeyler istediğimiz gibi olmaz, bazen ise doğru insan değilizdir, değillerdir ama bu demek değil ki hiçbir zaman mutlu olamayacağız. Umut etmek en güzeli. Kendinize iyi bakın, bakamazsanız da Hyunjin ve Jisung sizi destekliyor. Yavaş gitseniz de iyi gidiyorsunuz. Yaralarınızdan, lekelerin, mental sağlığınızdan, hastalığınızdan asla utanmayın, kişiliğinizden suratınızdan bunlar sizi siz yapan şeyler. İyi günler dilerim. Yorumlarınızı bekliyorum. Kendinize iyi bakmaya çalışın. Bir şey olursa ben buradayım, yorum atmanız yeterli. Size internet sarılması sunarak gidiyorum.]

iktsuarpok : minsungWhere stories live. Discover now