3.9

757 113 76
                                    

"Yalnız olmadığını unutma, Ji." Beni benden alan, hayatımda unutmayacağım sözler bunlar.

O, o gece yaralarını bana gösterdikten sonra ağlamam hala aklımda. Üstünden bir buçuk hafta geçmiş olsa bile aklımda kalıyor. Birbirimizin vücutlarına ellerimizi uzatıp, gözlerimizin içine bakarak hiç konuşmadan izin istememiz, parmaklarımızı sırtımızdaki göğsümüzdeki yaralarımızda gezdirmemizi unutmuyorum.

Hyunjinin o gece montunun cebinden kalem çıkarıp yaralarıma yıldızlar çizmesini atlatamıyorum. Kimseye de anlatamıyorum. Dünyanın en hoş hissi oluyor bu. Birinin size değer verme hissi. Bunu hissetmeniz.

Ölmeyi her şeyden isteyen, hayattan vazgeçen ben, bir anda bu sevgi ile iyileşmeye başlıyorum.
İlerleyen günlerde Minho hyungu görmüyorum. Arkadaşı Changbin hyungda kalıyor olabilir ya da Seung. Tek düşünebildiğim şey Hyunjin.

"Hey Ji cheesecake yemek ister misin?" diyor.
"İsterim ama neli?"  Gülümsüyor. "En sevdiğinden, limonlu." En sevdiğim limonlu olan. Bu onu biliyor. Biliyor.

Biliyor. Biliyor. O bunu biliyor. Ne.

"Hey bana da bırak!" diyerek almaya çalışıyor tabağımdaki limonlu cheesecake'i. "Hyun, birlikte yememiz teklif eden sendin, hem üstelik bayıldığımı limonluya biliyorsun." diyip kahkaha atıyorum. "Biliyorum Ji, dalga geçiyorum ama bana bir çatal yedirsen hayır demezdim." Gözlerime bakıyor. Öyle bir bakış atıyor ki ben eriyorum. Yediriyorum. Yedirdikten sonra sohbet ediyoruz, ayrılıyoruz o resim kursuna gidiyor ben ise dans kursuna. Kurslarımız farklı yerde fakat ikimizde aynı kurslara gidiyoruz sadece günlerimiz farklı  O dans ve resim kursuna gidiyor, ben de.

Ben ek olarak ondan piyano dersi alıyorum. Haftanın 2 günü onlara gidiyorum ya da o bana geliyor. Bazen onun odasında kalıyorum. Yatağında uyuyorum. İyiyiz. İyiyim. Bunu hissediyorum.

Telefonum titriyor.

Hyunjin : Kursa vardığında bana mesaj atmayı unutma.

Jisung :  Tamam ^^

Kursa doğru yürüyorum. Kursun önüne geldiğimde kapının önünde Minho hyungu görüyorum. Unutuyorum onun da bazen dans kursuna gittiğini. Kaç zamandır gelmeyen o, geliyor. Tesadüf.

Tesadüf mü? Böyle tesadüfü sikeyim.
Neyse  Jisung küfür yok.

Yanından geçerken kolumu tutuyor.

"Konuşabilir miyiz?"

Ona bakıyorum. Gözlerimde ve suratımda duygu yok. Dümdüz bakıyorum suratına.

"Hayır hyung." Kolumu çekmeye çalıştıkça daha çok çekiyor. Benden kuvvet olarak güçlü olduğunu biliyorum, bundan nefret ediyorum.
"Hyung! Bırak!" Bırakıyor kolumu. "Kolumu acıttın."

Yaralarım olduğu için kolumu acıyor yine. Yine hyungum canımı yakıyor. İsteyerek veya istemeyerek yine yakıyor canımı.

"Özür dilerim."

"Hyung, lütfen benimle bir süre konuşma."
Gözlerinde hayal kırıklığı var.
"Neden?" "Hyung sadece dediğimi yapamaz mısın?" Kaşlarını çatıyor.

"Hyunjin yüzünden mi? O mu dedi yoksa?"

Bu kadar çirkinleşeceğini bilmiyordum hyung.

"Hyung. Hayır. Bu kadar çirkinleşme lütfen."

"Ne öyleyse?"

"Hyung ben sana neden Seungla barıştığım soruyor muyum? Sen de sorma!" diye sesimi yükseltiyor ardından kolumdaki saate bakıyorum. Dans dersinin başlamasına 2 dakika var.

"Sen..?"

"Nereden mi biliyorum? Hyung saklamakta o kadar kötüsün ki. Ayrıca o Seung mı anlamadım sesi çok kalın geliyordu erkek sesi gibi. Bana laf attıktan sonra erkek sevgili yaptıysan pes sana."

Keskin sözlerim var bu sefer ona karşı.

"Jisung açıklayabilirim, evet o kişi kız değil ama sana kim olduğunu söyleyemem, çıktığım biri yok da diyemem ama söyleyemem."

"Hyung umurumda değil." diyip binaya giriyorum ve Hyunjine mesaj atıyorum.

Jisung : Vardım^^

"Jisung! Bekle!" desene arkamdan çoktan binaya giriyorum, ve hızlıca merdivenleri çıkıyorum. Sınıflarımızın farklı olması beni mutlu ediyor çünkü onunla aynı sınıfta bu konuşmadan sonra ders yapamam.

Jisung, işte sevdiğin biri mide bulandıran birine dönüşüp bu kadar çirkinleşebiliyormuş.

Eşyalarımı dolaba kitledikten sonra getirdiğim temiz ayakkabıları giyiyorum, sınıfa doğru ilerliyorum. Bu günü anlatmayı umuyorum.


The Neighbourhood - Leaving Tonight dinleyerek okuyabilirsiniz. Bu bir öneri.


Yeni bölüm! Umarım iyisinizdir. Su içmeyi unutmayın. Ben her zaman buradayım. Kendinize dikkat etmeye çalışın. Öpüyorum kocaman.

iktsuarpok : minsungTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang