6.BÖLÜM

18.8K 945 277
                                    

Merhabalar nasılsınız?

Seveceğiniz bir bölüm olur ❤️

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum ❤️

Keyifli okumalar ❤️

Keyifli okumalar ❤️

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Geçmiş

Umutsuzluk, yüreğimin ortasına yerleştiğinden beri bu hayatta yaşamak için hiçbir amacım yokmuş gibi hissetmeye başlamıştım. Her şey tek düze, her şey standarttı benim için. Bazen durup düşündüğümde kalbimin bir işlevi yokmuş gibi hissederdim. Öylesine bir organdı, beni ayakta tutuyordu. Bir kalbimin olduğunu hissetmeyeli çok uzun zaman olmuştu.

Bazen kızıyordum. Beni bu hale getirdiği için anneme, en çokta toyluğuma... Geri dönmek, bazı şeyleri değiştirmek mümkün olsaydı hayatımdan Selin ile evlendiğim dönemi siler atardım. Sevdiğimi ve sevildiğimi sanmış, sonucunda birçok senemi çöpe atmıştım. Şimdi tekrar bir şansımın olduğunu ya da olabileceğini düşünmüyordum. Giray Aslan, artık yalnız bir adamdı. Bundan sonra da hiçbir umuda kalbinin kapılarını aralayamayacak kadar yıpranmış durumdaydı.

Karşımdaki aynadan göz göze geldiğimde yansımamdan gözlerimi ayırdım ve önümde saç kesimi için bekleyen adamın koyu kumral renkteki saçlarına indirdim. Elimdeki tarağı taramak için adamın ıslak saçlarına daldırdığımda gözlerim hemen yanında dikildiğim camekanın ardındaki sokağa kaydı.

Sokak normaldi, her zamanki gibiydi. Karşıdaki bakkalın önünde yine Veysel amca ve Sadri amca tavla atarak çaylarını yudumluyorlardı. Sokakta çocuklar koşturuyor, seslerini tüm mahalleye duyuruyorlardı. Ama sokağın ortasında, küçük bir kız çocuğunun önünde diz çökmüş o kadın normal değildi.

Saçları. Saçları, ateş kadar kırmızıydı. Dolgun ve gür saçları küçük kız çocuğuna doğru eğildiği için yüzünün tamamını kaplamıştı. Bu yüzden görebildiğim tek şey kızıl dalgalardı... Boğazımın ortasına bir kuruluk yerleştiğinde adamın saçlarının arasında ki tarak tutan elim duraksadı.

İçimde sonu gelmez bir merak peyda olduğunda nefesimi tuttuğumu bile fark etmemiştim.

Hadi, diye fısıldadı derinlerimden benim bile yabancısı olduğum bir ses, kaldır yüzünü.

Ve kaldırdı. Tamı tamına 2 dakika sonra saçlarını geriye doğru savurdu, eğdiği yüzünü gün yüzüne çıkardı. En tepedeki yakıcı öğlen güneşinin ışıkları ay gibi bembeyaz tenini parıldattı. Hala daha önünde duran kız çocuğuna kıpkırmızı duran dudaklarını araladı ve kocaman gülümsedi.

Gülümsemesi... Kalbimde tatlı bir sızı dolanmaya başladı. İnce ellerinden birini kız çocuğunun saçlarına attı, yavaşça okşadı ve hiç beklemediğim bir anda gözlerini dükkana çevirdi.

ZERDAWhere stories live. Discover now