Kitabım Töre değil mahalle kitabıdır.
"Zerda..." diye başladı, aynı hevesle.
"Allah şahidim ki bana nasip ettiği emanetine şu can bedenden çıkana kadar gözüm gibi bakacağım, kendi canım gibi kollayacağım. Sana söz veriyorum."
Mahalle hikayesidir...
Bölümü atacağım dedim atamadım sebebi telefonumu tamire verdiğim için artık o tamire gitmekten ben vermekten bıkmış durumdayım. İnşallah bir daha bozulmaz.
Öncelikle eleştiriye her zaman açığım ama lütfen ilerisi olmasın biraz saygılı olsak keşke.
Benim kimseden bir üstünlüğüm yok. Bölümü konuşmak için her zaman yazabilirsiniz instagram hesabımdan beklerim.
Keyifli okumalar ❤️
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Yüzümdeki gülümsemeyle derin bir nefes aldım. Gözlerimi yavaşça araladım. Öyle huzurlu bir uyku çekmişti ki ruhum, bedenim. Kafamı yukarı kaldırdığımda huzur içinde uyuyan kocama baktım. Parmaklarımı yanağının üzerine varla yok arası sürttüm.
Ağzından birkaç uyuşuk mırıldanma döküldüğünde elimi hemen çektim. Beni sarıp sarmalayan kollarının arasında olan bedenim salgıladığı sıcaklık sayesinde tekrar uykuya dalmak istese de buna direndim ve dikkatli bir şekilde kollarının arasından çıktım. Boşluk hissini fark etsede inip kalkan göğsü hala daha uyuduğunu gösteriyordu. Komodinin üstünde duran telefonumu ve Giray'ın telefonunu alarak parmak uçlarımda, sessiz olmaya çalışarak odadan çıktım.
Onun telefonunu sessize alırken kendi telefonumdan abimin ismini buldum. Bugün Giray'ın işe gelmeyeceğini birlikte vakit geçirmek isteğimizi, aramamasını yazdım. Utansam da bugün kocamı hiç bir yere gönderesim yoktu. Onu bugün şımartmak istiyordum.
Telefonları masanın üzerine bırakarak banyoya girdim, elimi yüzümü yıkadım. Mutfağa giderek ocağın üstündeki demliği aldım. İçine su doldurarak altını yaktığım ocağın üstüne bıraktım. Dolaba yönelerek kapağını açtım. Üst rafta olan küçük tabaklardaki kahvaltılıkları masanın üzerine teker teker yerleştirdim.
Yirmi dakika sonra her şeyi hazırlamış, tek cayın demlenmesini bırakmıştım. Masaya son kez baktığımda her şey çok güzel ve hazırdı. Midemde uçan kelebeklerin kanatları kendi bedenime takılmıştı sanki. Heyecanla odamıza doğru yürüdüm.
Yarım açık olan kapıyı biraz daha açtığımda, Giray hala daha uyuyordu. Benim yastığımı kollarının arasına almış, burnunu yastığa dayamış halde yatıyordu. Aklıma gelen şeyle dolabın kapağını açarak çekmeceden olan ince dizime kadar gelen kenarında yırtmacı olan geceliğimi elime aldım.
Üzerimdeki pijama takımını çıkartarak çabucak geceliği giydim. Boynuma, göğüs oluğuma parfüm sıktım. Yanına doğru ilerlediğimde yattığım yere uzandım. Ona yaklaşmamla bunu hissetti ve bedenimi çabucak kollarının arasına aldı.
"Giray," diye seslendim. Tepki vermemişti, uyuyordu.
Saçlarını, yüzünü ellememe rağmen gözlerini açmadı. Yüzüne doğru eğildiğimde dudaklarımı dudaklarının üstüne bastırdım. Sanki bunu bekliyormuş gibi dudaklarım onun tarafından ele geçirildi.
