11.Bölüm: Zaman

66 10 67
                                    

11.Bölüm: Zaman
"Ama aşk dostluğun önüne geçememişti."

Bölüm şarkısı: Ben olmalıydım-Gülden karaböcek

Medya: Baran Akdağ

İyi okumalar..

__

Zamanı tutamazdık, zaman bir nehir misali akıp giderdi ama bizi en çok yaralayan belki de zamandı.

Zamanın içinde yaşanan zorluklar, hayat koşulları belki de umutsuzluklar.

Zamana bırakalım diye bir söz vardır. Belki herkesin onayladığı ama benim zamana bırakmaktan korktuğum bir söz. Sen bir şey yapmadığın sürece su gibi akan zaman hala akmaya devam ederdi. Keşke dersin içinden zamanı geri alabilsem de şu hatayı yapmasam ama tabii ki çoktan olan olmuştur. Her şeyi zamana bıraktığın için o yüzden her zaman zamandan korkardım. Zamana bırakmaktan da.

Zaman kısıtlıydı ve benim ömrüm altı aylık bir zamana mahsurdu.

Dışarı çıkmış kapının önünde oturup Aslı'yla çekirdek kola yapıyorduk. Ali'ye sarıldığım günden beri onu bir türlü iyi görmemiştim. Önceden çocuklarla top falan oynardı, şimdi gözlerine bir perde inmiş dudaklarına ise gülmemek için bir pranga bağlamıştı.

O gün ise uyuşturucu satanları dağıtmaya gittiklerini Aslı'dan öğrenmiştim. Ali'nin iki adamı sakat bıraktığını öğrendiğimde uzun zaman kendime gelememiştim. Buraya geleli iki ay olmuştu ve ben gittikçe bir adamın kendini kaybedişini izliyordum. Bundan bir hafta öncede benle arasına bir duvar koyduğunu fark ettim. Onu iyileştiremezdi kimse o kendini zehirliyordu.

"Ne düşünüyorsun öyle kara kara?" Yanımdan gelen sesle Aslı'ya döndüm. Çekirdeği o kadar hızlı çitliyordu ki ona yetişemezdim.

"Hiç aynı şeyler işte." O he he der gibi kafasını salladı.

"Yer mi la anadolu kızı? Söyle bakalım ne düşünüyorsun?" Derin bir nefes verdim. Ona Ali'nin neden böyle olduğunu soramazdım, yanlış anlaşılırdı ama bir adamın gözümün önünde yitip gitmesine gönlüm el vermiyordu.

"Ne düşüneceğim Aslı. Her zaman ki gibi boşver işte ya," dedim sitemle. Onun şuan benim ne düşündüğümden vazgeçmesi lazımdı. Fazla zorlarsa iyi sonuçlar çıkmazdı.

"Sevgilini düşünüyorsun diyeceğim de," dedi bakışları benim tersime bakarken. "Senin ki geliyor." Bakışlarımı sağ tarafıma çektiğimde Baran'ı gördüm. Siyah gömlek siyah pantolon takımıyla yanıma doğru gelirken ayağa kalktım. Tam yanımda durduğunda kafamı kaldırıp ona baktım.

"Hoş geldin de," dedim duraksayarak. "Mahalleye niye geliyorsun? Ali bugünler pek iyi değil. Beni arasaydın gelirdim. Niye böyle bir şeye kalkışıyorsun?" O benim endişeli halimin aksine elimi tuttu.

"Hoş buldum gülüm. Geldiğim için burnumdan getirme güzelim. Özledim geldim işte niye sorguluyorsun." Aslı oturduğu yerden tedirgin bir şekilde bizi izliyordu.

"Eniştecim bölüyorum ama Yaprak'ın dediği gibi Ali iyi değil hadi burdan gidin. Hadi, hadi!" Bizi mahalleden kovduğunda güldüm. Baran'ın elini tutup geldiği yöne doğru yürürken bütün mahalle bizi izliyordu. Baran abinler öğrendiyse onlardan saklamaya gerek yok diyerek rahat davranmaya başlamıştı.

Mahalleden çıktığımızda etrafıma bakındım. Biz nereye gidecektik? Baran'a doğru döndüğümde yüzünde ki sırıtışı yakaladım. "Nereye gideceğiz?" Sorumla birlikte bu sefer o önden ben biraz arkasından yürüdüm. Büyük ihtimal o da mahalleye plansız bir şekilde gelmişti. Dünden beri görüşemediğimiz için aklına esip yanıma gelmişti.

Geçmiş Ve GelecekWhere stories live. Discover now