17.Bölüm: Savaş

56 5 12
                                    

17. Bölüm: Savaş
"Ali limansa ben deniz olmaya razıydım. Deniz zaten ateşi kabul etmezdi."

Medya Ali Tekelioğlu

Bölüm şarkısı: Mabel Matiz-Fırtınadayım

İyi omumalar'

Gözlerimde ki ifadeden okunuyor muydu bilmiyorum ama içim beni felakete sürüklemişti. Gözlerimin yandığını hissediyordum ama sadece gözlerim değil bedenim yanıyordu. Donuk bakışlarımdan hiçbir şey hissedilmezdi.

Kendine gel Yaprak diyordu sürekli iç sesim felaket çanları bizim için çalarken nasıl kendime gelebilirdim.

"Yaprak Hanım."

Nikah memurun sesi düşüncelerimin arasına bir bomba gibi düşerken derin bir nefesi içime çektim. Dakikalardır sanki nefes almıyormuş gibiydim.

"Yaprak Hanım soruyu tekrarlıyorum. Yaprak Ayvaz kendi özgür iradenizle, hiç kimsenin ve baskısı altında kalmadan Ali Tekelioğlu'nu eş olarak kabul ediyor musunuz?" Nikah memuru ile göz göze geldim. Yanımda ki Ali gergin bir şekilde ayağını sallıyordu.

"Evet." Bir ip asılmıştı tavana ben sandalyenin üzerine geçirip kalın ipin urganını boynuma geçirdim. Gözlerimin onu buğulanırken bana uzatılan kalemle benim adamın altında ki yeri imzaladım ve sandalyeyi ayağımla ittim.

Kendi ölüm fermanımı verdim.

3 GÜN ÖNCE

"Yaprak benimle evlenir misin?"

Dudaklarım kurumuş, ellerim terlemeye başlamıştı. Kafamın içinde çoktan bir isyan başlamış her şey birbirine girmişti. Sorunun üzerinden saniyeler geçmesine rağmen gözlerimi bir an onun gözlerinden çekmedim.

"Ne diyorsun?" Boğuk ve korkak sesimi sanki ben duyuyordum sanki.

"Benle evlenmeni istiyorum," derin bir nefes çekerken gözlerinde ki yıkımı daha iyi görüyordum.Cümlesi beni getirirken kaşlarım çatılmış öfkeli şekilde ona baktım.

"Saçmalama Ali! Bu nasıl soru!" dedim az önce ki sesime nazaran. Ben arkamı dönmüşken Ali benim kolumdan hafifçe tutup durdurmuştu. Ona baktığımda yanlış anladığımı belirten bir ifade görmemle duraksadım.

Allah'ım ne oluyor şuan?

"Yanlış anladın! Öyle değil," dedi ve bir kaç saniye sustu. "Bak ben senin yanındayken beni Timur aradı ve ben kalkıp gittim." Yutkunurken beni korkutan onun oraya tek gitmiş olmasıydı. Sağ olması beni umutlandırmamış aksine az önce gözlerinde gördüğüm yıkım beni bitirmişti. "Beni senle tehtid etti, seni almakla falan senin kendi soyadında olmanla o seni sürekli bulurmuş. Aslında bana orda bir fikir verdi. Sen kendi soyadını taşımazsan benim seni kaçırmam daha kolay olur."

Kaçırmam. Tehtid. Her şey üzerime gelirken sessiz kalıp Ali'yi dinledim.

"Bak benim istediğim Timur şerefsizini bitirene kadar senin ortalıktan kaybolman ama bu mümkün değil çünkü, ben senin tedavin için bir doktorla konuşuyorum bir işlem yapsam açığa çıkacaksın." Ali'yi sakince dinlerken sözleri, cümleleri beni bir uçuruma sürüklüyordu.

"Timur benim için basit bir yem değil," dedi ve cebinden sigara paketini çıkardı. "Eğer yemin ederim basit bir adam olsa seni böyle bir şeye sürüklemem ama burda söz konusu sen ve senin hayatın." Ali çakmağı çıkarıp sigarayı yakmak isterken ellerinin titrediğini fark ettim. Sigarayı yakamayınca sinirlenip yere attı. "Sikeyim!" Derin nefesler alırken eliyle alnını ovdu. Bu kararı aniden vermediği belliydi. Bu karar onu da gererken Ali'nin bakışları bana döndü.

Geçmiş Ve GelecekWhere stories live. Discover now