2.bölüm: Yaralar

463 43 52
                                    

Şarkıyı açıp dinleyebilirsiniz

Bu arada iyi okumalar ❤

2. Bölüm: Yaralar
Biz beş çocuktuk farklı yaraları olan, biz beş çocuktuk yaralarını birlikte saran..

***

Adalet olmadığı yerde hiçbir şey olmazdı bana göre. Adalet her şeyin temeliydi ama bu sokaklarda herkes kendi adeletini kendi sağlardı. İyi bir adalet olmadan herkes adalet sağlamayı çalışırdı. Dün olanlardan sonra aklım orada kalmıştı.

Zengin insanlar bile işlerini sokak çocuklarına yaptırırdı. Sonra iyiyim deyip geçinirlerdi. O çocuklarda işte ekmek parası için yapardı. Düşünceler beynine akın akın gelirken yatağımda oturur pozisyonda duruyordum. Kalkalı beş dakika bile olmamıştı ama uzun zamandır görmediğim bir olayla karşılaştığım için biraz gerilmiştim. Yatakta öylece durmuş düşünürken içeri Aslı girmişti, dün bizde kalmıştı. Bütün gece bana bir şeyler anlatıp dedikodu yaparken uyuya kalmıştık.

"Günaydın." dedi aşırı enerjik bir sesle. Harfleri uzatmıştı, bu sabah enerjisini nerden aldığını bilmiyordum ama Adana'nın bu sıcağında nasıl böyle enerjik olduğunu anlamıyordum. Keşke damda yatsaydim, uyurken o kadar terlemiştim ki şuan kendini koklayan bir kedi kendimi kokluyordum.

"Günaydın." dedim sakin bir sesle.

Yataktan kalktığım gibi banyoya gidip kısa bir duş aldım, bu havada duş almasaydım kokuşmuş peynir gibi etrafta dolandırdım büyük ihtimal. Duştan sonra üzerime beyaz tişörtümü altıma da mavi kotumu giymiştim. Saçlarımı salmıştım, çünkü bu sıcakta en az on dakikaya kururdu.  Aşağı indiğimde sofra kurulmuş annem çayları döküyordu.

"Günaydın kızım." dedi yüzünde ki o mükemmel gülümsemesiyle. Anneme her zaman hayrandım, o kadar şey yaşamıştı ama o yüzün de ki gülümsemeyi hiç eksitmemişti bana karşı.

"Günaydın annem." dedim. Onun arkasından geçerken saçlarına öpücük bırakıp başta ki koltuğa geçtim. Ben yavaş yavas kahvaltımı yaparken benim aksime Aslı hızlı hızlı yiyordu sanki bir acelesi vardı.

"Aslı yavaş ye boğulacaksın!" dediğimde sadece başını geçiştirmek için kafasını salladı. "Hayırdır bu acelen ne?" Sormuştum. Ben hiçbir zaman merakıma engel olamazdım. Acelesi olduğu belliydi ama nereye gideceğini bilmiyordum.

"Kumru ablaya gideceğim. Erken gel dedi istersen sende gel." Kumru ablayı çok özlemiştim ama şimdi anneme yardım etmediğim için de vicdan azabı çekerdim. Neyse Kumru abla kacmiyordu sonuçta.

Cıklayarak kaşlarımı kaldırıp indirmiştim. "Anneme yardım edeyim. Kadın tek yapamaz, yarın görürüm ben Kumru ablayı." diyerek kendimi açıkladım. Annem elimin üzerine elini koydu ve gülümsedi.

"Yok kızım sen git. Kadir abin aradı sabah evin tadilatı için birilerini gönderecekmiş. Hem temizlikçide ayarlamış ben yorulmayayım diye. Ah merhametli oğlum benim. Bugün beni çarşıya götürecek eve bir şeyler almam için bende evde olmayacağım." dedi, sesinde ki hayranlık barizdi. Kadir abi annemin üzerine çok düşerdi, kendi annesi kanserden öldükten sonra annem onun üzerine düşmüştü. Şuan kısasa kısas yapıyordu belki de.

Yemeği yedikten sonra ben çantamı ve telefonumu almak için odaya çıkarken Aslı ben seni dışarda bekliyorum diyerek dışarı çıkmıştı. Odaya geldiğimde kenarda duran siyah çantaya uzandım. Odada göz gezdirirken cam kenarında duran telefonum gözüme çarpmıştı. Bir kaç adımda cam kenarına gidip telefonu almıştım ama dışarda Aslı'yla o -dün ki adamı- yani Ali'yi görmüştüm. Aslı bir şeyler derken o da dinliyordu. Elinde kehribar renginde bir tesbih vardı, giydiği siyah gömlek üzerine tam oturmuştu. Saçlarını bu sefer alnına doğru yatırmıştı. Dün tam görmemiştim ama şuan daha net görüyordum. Oldukça heybetli bir adamdı, boyu en az bir doksan vardı. Aslı gülümseyerek elini omzuna koydu. Ali baş selamı verdikten sonra yürümeye başlamıştı arkasında bir kaç kişi daha vardı, mahallenin gençleriydi.

Geçmiş Ve GelecekWhere stories live. Discover now