7.Bölüm

11.7K 616 218
                                    

Müslüm gürses-- Nilüfer :))))
***Sürekli yazıyorum biliyorum ama karıştırmamanız için yazmam gerekiyor. Şarkıların bölümlerle alakası yok. Şu an bu şarkıyı dinlediğim için yazdım. Bir öneri olarak da düşünebilirsiniz.

Siz de bir şarkı önerebilirsiniz burayaa--->

Unutmadan, bu bölümde ufak da olsa Dilay da olacak. Dilay kanser hastası bir birey. Karaciğer kanseri hakkında araştırma yaptım fakat yine de yanlışlarım olabilir. Bu hikâyenin bir kurgu olduğunu, eğlence amaçlı yazıldığını unutmayın lütfen. Eğer bu konu hakkında bilgi sahibi olan okuyucum varsa da beni de bilgilendirsin lütfen.

Hepinizi çok çok çok seviyorum! ♡

E hadi bölüme koş, koş, kooşş! Ndpemcpeödpe

🎡

Zaaflarına bir gece, hatalarına bir nilüfer, sevgisizliğine bir kalp verdim.

Sürekli beynimin içinde dönen sözler beni mental olarak her an çökertebilirdi. Daha ne kadar çökeceğim bilmesem de...

"Ya!" Dedim çığlık atar gibi. Arabadaki gerginlik hoşuma gitmiyordu. Eray garip davranıyordu ve daha ne olduğunu anlatmamıştı. "Dilay'ın sevgilisi mi var?" Bakışları hızla bana döndü. "Önüne dön. Anladım yok. Eee ne oldu o zaman ya?!"

"Sizi tanıştırmak istiyordum ama bu kadar erken ve bu şekilde olsun istemiyordum." Dedi derin bir nefes vererek.

"Eray söylesene be çocuk, ne oldu ne?!"

"O bir kanser hastası bunu biliyorsun. Kanser hastaları için her şeyden önemlisi kendi moralleridir. Onların morali bozulduğunda bu onların umutlarını da en aza indirir, belki de yok eder." Sessizce onu dinledim fakat o konuşmak yerine ellerini saçlarından geçirdi. Sıkkın bir nefes verdiğinde "Dilay'ın öz ailesi bulundu." Dedi.

"Nasıl yani? Benim gibi mi?" Başını salladı. İşte şimdi anlamıştım. "Bu zamana kadar kaldığı ailesi peki? İki aile arasında mı kaldı yoksa-"

"Dilay küçükken vefat etmişler." Dedi. Yüzündeki ifade sakin değildi fakat sesi sakin çıkmıştı. Başka bir şey olduğunu fark etsem de sesimi çıkarmadım.

"Peki diğer kız?" Dedim düşünceyle. Dilay'ın üvey ailesi, o kızında öz ailesi vefat etmiş oluyordu.

"Evli, onu bağlayan pek bir şey yok yani." Anladım der gibi salladım kafamı.

"Nasıl tepki verdi Dilay ilk öğrendiğinde?"

"Vermedi." Sesi ağlayacak gibi çıktığında bir an ne yapacağımı bilemedim. "Hastalığını öğrendiği gün ki gibiydi. Eski Dilay geri gelmiş gibi hissediyorum. Benimle beraber verdiği tepkiler bile bir anda yok olmuş gibi."

Araba hastanenin otoparkında durduğunda arabadan indim. Eray'ın sesini böyle duymak garibime gitmişti. Kesinlikle bir daha böyle konuşmamalıydı. Yakışmıyordu yani, ondan.

Eray ilerledikçe peşinden gittim. Üç kat çıktıktan sonra koridor da 305 numaralı odanın kapısına baktı bir süre.

"Burada mı?"

"Evet." Dedi gözlerini kapıdan ayırmadan.

"Ya uyuyorsa?"

"Uyumaz." Dedi kendinden emin olarak. Ona omuz silkerek kapıya ilerledim. Unutmadan ikazımı da yaptım.

"Sen gelme, ben onunla tanışacağım ve erkek sinek dahi istemiyorum." Kapıya tıkladım birkaç kez ama ses gelmedi. Tekrar tıkladım ama yine ses gelmedi. Emin olamayarak Eray'a döndüğümde 'tepki vermiyor' dedi dudaklarını oynatarak. Kapıyı birden açtığımda yatakta yatan bedene değdi gözlerim. Yüzü solgundu, yatakta yatıyordu fakat gözleri açık odaya çat kapı giren bana bakıyordu. Rahatsız olmasından korkarak onu incelemeyi bıraktım. Kapıyı kapattığımda, "merhaba." Diye mırıldandım.

ALEDA İZEMWhere stories live. Discover now