8. Bölüm

10.9K 585 286
                                    

Merhabalaaar! Nasılsınız??

Bir önceki bölümde size Eriz'den mi yoksa Erez'den mi anlatılsın diğer bölüm demiştim ve hepiniz o kadar kararsız kaldığınız için yorum yapmadınız biliyorum. (Benim kendimi avutma şekli dlemxprdomepc)

Bende dedim ki nimetler arasında seçim olmaz, o yüzden ikisi adına da yazacağım dneomdoem

Neyse hadi hadi geçin bölüme.

Mavi Gri, Ahmet Hatipoğlu ---Ölümle Yaşam Arasında ***ben bu şarkıda kaldım arkadaşlar kurtaramıyorum kendimi... (sorun bakalım kurtulmak istemiş miyim?? Rormdpxnxpstabiikihayırnxosmxke)

🎡

EREZ TUNALI

Zamanında çok dua etmiştim. Onca kalabalığın içinde, yalnız kaldığımda çıkmıştı kız kardeşim yaşında olan bir kız çocuğu. O zaman ki bana o kızın senin kardeşin olması için gecelerce dua edeceksin ve yıllar sonra o kız kardeşin çıkacak, deselerdi götümle gülerdim. Ama hayat bana götüyle gülmüş ve o kız ilk önce arkadaşım, sonra sırdaşım, daha sonra da kız kardeşim olmuştu. Aramızda kan bağı olduğunu bilmeden.

Kendimi bildim bileli Rüya ile anlaşamazdım. Ki benden bir küçüğüm, Ural'ım da öyle. Nedenini bilmezdik ama en çok bizimle uğraşır, en çok bize zehrederdi hayatı. Kıskançtı, ailemizi bizimle paylaşamazdı. Belki o kadar büyük bir şey yapmamıştı. Diğer insanlara göre. Ama bana göre, Ural'a göre, bize en kötüsünü yaptı. Ailemizi bizden aldı.

Babamla günlerce tartışmamızı unutmuyorum, onun yüzünden olan, onun sessizce gülerek bizi izlediği tartışmamız. Babam bir kez olsun elini kaldırmamıştı bize karşı. Fakat o gün, Rüya için, laflarıyla duvardan duvara vurmuştu beni. Kızının haksız olduğunu ise sadece birkaç gün sonra Ural sayesinde öğrenmişti. Özürler de dilemişti benden ama kızına gidip neden böyle yaptın dememişti. Neden abine böyle davranıyorsun, bile dememişti. O gün küçük bir çocuk gibi ona sığınmıştım yine. Yine ve yine. Her başım sıkıştığında anneme gidiyormuşum gibi hep ona giderdim. Ablama sarılıyormuş gibi sarılırdım. Kız kardeşime anlatıyormuş gibi anlatırdım her şeyi. İzem'e. Aramızda kan bağı olduğunu bilmeden kardeşim dediğim kardeşime.

O gün ona her şeyi anlattığımda hem babama hem de Rüya'ya çok kez sövmüştü. Bunların hepsi unutuldu, düşünmeyi bırak. O da unutmadı.

Rüya yüzünden. Değil. Onun yüzünden. O gün İzem ile buluşacaktım. Heyecanlıydım çünkü ona söz verdiğim gibi kimseye anlatamadığım bir şeyi ilk kez ona anlatacaktım. Heyecanlıydım çünkü tepkisini merak ediyordum. Biraz da korkuyordum çünkü çok kıskançtı. Fakat o gün evde bir kıyamet kopmuş, yanan sadece ben olmuştum. Yedirememiştim kendime, pılımı pırtımı toplayıp gitmiştim babaannemlere. Aylar sonra aramız düzelse de gelmek istememiştim. O kızın olduğu o evde yaşamak istememiştim.

Zaten İzem de kalamazdım. Onu öylece bırakıp gitmiştim ve bir kez olsun haber verememiştim. Birkaç gün sonra anca kafamı toparladığımda ona ulaşmak istemiştim ama o ona ulaşabileceğim tüm yollara taş koymuştu. Taş boyumu geçiyordu, üstünden atlayamamıştım.

"Sana çok öfkeli," dedi telefonun diğer ucundan, abim. "Ruh halini çözemiyorum. Bir günde çok fazla duygu geçişi yaşıyor."

"Öyle o," dedim gülümseyerek. "Nerede şimdi?"

"Arkadaşlarına geldi." Sıkıntılı bir nefes verdi abim. Çok bile dayanmıştı aslında. Biliyordum, geldiğimi onlara söyleyecekti. "Senin geldiğini söyleyecek sanırım ama fazla gerildi." Muhtemelen piç Eriz yüzündendi. O şerefsiz mahlukat kız kardeşimi alacaktı bizden. Biliyordum birbirlerini sevdiklerini... Ama İzem ile kaybettiğimiz zamanı toparlasaydık ve o bizle kalsaydı olmaz mıydı? "Ledleri sökmeyecekmiş ama bir daha böyle bir şey yapmayacakmışsın."

ALEDA İZEMOù les histoires vivent. Découvrez maintenant